Okuyan herkese teşekkür ederim 💜 Güzel yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum. Keyifli okumalar 🌸🌸🌸
Akşamın ilerleyen saatlerinde, sokak köpekleri huzurlu sessizliği bozarken, iki katlı, eski taş evin kapısı sakince açıldı.
Işık açık olduğundan Jongin ailesinin uyumadığını biliyordu. Kapıyı açtığı gibi sakince kapatıp içeri girdi ve başını mutfak kapısından uzattı.
Yemek masasını toplayan annesi yüzündeki sıcak gülümsemeyle oğluna döndü.
"Geç kaldın. Merak ettik oğlum." Jongin annesinin yanağına küçük bir öpücük kondurdu ve daha gününü anlatmaya başlamadan, babası o bilindik aksi suratıyla odaya girdi.
"Evin yolunu buldun sonunda." diye söylendi eski, tekli koltuğa geçerken. Jongin bir şey demedi. Babasıyla uğraşacak gücü yoktu, hem tartışıp annesini de üzmek istemiyordu. Doğruca kardeşiyle birlikte kaldıkları odasına yürüyüp sessiz olmaya dikkat ederek eşyalarını bıraktı ve üstünü değiştirdi.
O dönene kadar annesi dolapta bulduğu yiyeceklerle ona bir tabak hazırlamıştı. Bir parça kurumaya yüz tutmuş ekmek ve iki gün önce yedikleri tavuğun kemikli kısmından küçük bir parça tabakta duruyordu. Geçen hafta, biriktirdiği parasıyla aldığı, pek de kaliteli olmayan bir fincan çay da tabağın yanındaydı. Halka neredeyse altı aydır şeker dağıtılmıyordu o yüzden çayını şekersiz içmeye alışmıştı.
Jongin derin bir nefes alıp, gocunmadan annesine teşekkür etti ve hazırlananları yedi. O hiçbir zaman isyankar bir çocuk olmamıştı.
Ama bu gece son derece huzursuzdu. Ailesine okul teklifini bir şekilde söylemeliydi. Annesinin itiraz edeceğini sanmıyordu fakat babası...
Önündekini bitirip tabağını ve fincanını yıkadıktan sonra hâlâ koltukta oturan babasının yanına yürüdü. Bütün gün silah fabrikasında çalışmış olan orta yaşlı adamın alnı kırışmış, gözlerinin etrafındaki derin çizgiler iyiden iyiye belli olmaya başlamıştı.
Jongin babasının dikkatini çekmek için hafifçe öksürdü.
"Bir şey mi isteyeceksin Jongin?"
Genç derin bir nefes çekti ve başını olumlu anlamda salladı.
"Baba... biliyorsun bugün bir boks maçım vardı. İyi gidiyordum ama bir aksilik oldu ve kaybettim. Rakibim bir Napola öğrencisiydi. Maçtan sonra eğitim koçlarından biri beni görmek istedi. Beni okullarında görmek istiyorlar baba. Sporcu bursu alacağım. Bu çok büyük bir şans." Tek nefeste konuştu ve bekledi. Zorlukla yutkundu.
"Olmaz." Babası düşünmedi bile.
"Ama baba!"
"Olmaz dedim! O insanlarla hiçbir ortak yönümüz yok. Oraya gidip beynini yıkatmana izin vermiyorum!" Rahatsız koltuğundan kalkmış oğlunun karşısına dikilmişti.
Babasını ilk kez kızgın görmüyordu, bu hallerine fazlasıyla aşina idi. Bu yüzden biraz daha zorlamanın sorun olmayacağını düşündü.
"Baba bir sürü fırsat sunuyorlar! Bütün hayatımız kurulabilir. Biz-" aniden suratına inen tokatla sesini kesti Jongin.
Annesi şaşkınlıkla koşup babasına bağırırken, Jongin elini cayır cayır yanan yanağına koymuş, başını eğmişti. Dudağını ısırmıştı.
"Burası benim evim ve siz beni dinleyeceksiniz! O okula gitmeyeceksin. Bu dövüş muhabbeti de bir son bulacak. Yarın sana fabrikada iş ayarlayacağım. Şimdi defol git odana!" Öfkeyle soludu ve kendini tekrar koltuğa bıraktı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
NAPOLA || Kaisoo
Fanfiction1945 yılında, işçi bir ailenin büyük oğlu olan, boks yapmayı seven Kim Jongin, yetenekleri sayesinde Napola Askeri Okulu'na davet edilir. İktidar Partisi'nin bölgesel liderinin oğlu olan Do Kyungsoo ise ailesinin zoruyla geldiği bu okulda hayatını d...