Seninle ilk buluşmanız.
Dipper: Birlikte yakınlardaki bir kafeye götürürdü. Sıcak çikolatalarınızı yudumlarken sohbet ederdiniz. Kafeden çıkarken ayağı takılırdı ve kapıya çarparak düşerdi. Ona yardım etmeye çalışırken bir yandan da gülmemek için kendini zor tutardın. Sonrasında caddede dolaşmaya başlardınız, birlikte etrafı izlerdiniz. Ayrılma vakti geldiğinde Dipper, her ne kadar seni eve bırakmakta ısrar etsede sen kabul etmezdin.
-Şey, aslında yarın bir işim yok istersen sana uğrayabilirim ya da bir yerlere gidebiliriz, bilmiyorum yani eğer istersen.
Güvensizce gülümsedi.
Sen de onun çok sevdiği kocaman gülümseni verdin.
-Tabii, yarın bana uğrayabilirsin. Birlikte film izleriz ama yanında abur cubur getirmen gerekir.
Dipper güldü.
-Peki... Yarın görüşürüz o halde.
-Evet, görüşürüz.
Evlerinize doğru giderken ikinizde yüzünde aptal bir gülümseme vardı.
Mabel: Seni şehirdeki karnavala götürürdü. Birlikte pamuk şeker yiyip karnaval oyuncaklarına binerdiniz. Atış oyunu oynarken Mabel için pembe bir tavşan kazanırdın. Tüm gün çok güzel zaman geçirirdiniz. Hava kararmaya başladığı zaman ayrılma vaktinin geldiğini düşünmüştünüz.
-Çok eğlendim (S/A)! Yarın seni yeniden görürüm değil mi?
Yanakların kızardı.
-Tabii ki! Ne zaman istersen.
İkiniz evleri farklı taraflardaydı. Ayrılmadan önce yanağına nazik bir öpücük kondurdu. Onun gidişini izlerken elin yanağında gülümsedin.
Bill: Kesinlikle normal bir buluşmasını istemiyordu, ama çok abartılı olmasını da istemiyordu. Senin için muazzam bir şey yapması gerekiyordu. Bu seni farklı bir gezegende bir pikniğe götürmüştü. Dünyadan biraz daha farklı bir yerdi.
Dama desenli piknik örtünüzü mavi çimlerin üzerine serdiniz, pembe şelanın yanında hoş bir yer seçmiştiniz. Mor gökyüzünde tek bir bulut yoktu.
Pek fazla acıkmadığınız için (En azından sen pek fazla acıkmadığın için)
Doritos yiyip (Sorry not sorry) manzarayı izlemeye karar vermiştiniz.
Bill elini senin elinin üzerine koymuştu.-Beğendin mi?
Ağzındaki Doritosları zar zor yutarak cevap verdin.
-Evet, burası harika.
Bill'in sürekli elindeki doritosu incelediğini fark etmiştin.
-Merak etme Bill, bu üçgenler canlı değil.
Bill baharatlı cipse bakarken kaşlarını çattı.
-Yine de biraz rahatsız edici.
Güldün.
Tüm günü yemek yiyip konuşarak ve etrafı izleyerek geçirdiniz. Yeşil güneş yavaş yavaş kararmaya başlayınca siz de kalkmaya karar verdiniz.
-Teşekkür ederim Bill! Bu inanılmazdı.
-Beğenmene sevindim civciv. Hadi şimdi eve gidip daha fazla doritos yiyelim!
Gülerek sordun.
-Hani rahatsız ediciydiler.
-Ama çok lezzetliler.
Güldün.
-Tamam eve gidince daha fazla doritos alırız.
(O kadar yediysek sabaha 2 kilo almış uyanırız valla.)
Tad: Seninle birlikte sahilde bir buluşma hazırlardı. Elinizde sepet, plaj kıyafetlerinizi giyip sahile giderdiniz.
Sen denizi görür görmez ona doğru koşardın. Tad başta suya girmek istemezdi ama sen onu kolundan tutup denize çekince mecbur kalırdı.
Birlikte suyun için de oyun oynardınız. Sudan sıkılınca üstünüzü değiştirip kumlara uzanırdınız. Yanınıza getirdiğiniz abur cuburları yeyip sohbet ettiniz. Hava kararmaya başlayınca da sahilden ayrıldınız ve Tad seni evine bıraktı.-Yarın beni ararsın değil mi?
Gülümseyip Tad'e sarıldın.
-Tabii ki!
_________
Merhabalar.
Son günlerde bölümler pek romantik ben bile kendime şaşırıyorum. Veeee yarın belki bir bölüm daha atabilirim.Sevgiler hepinize
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gravity Falls| Tepkiler
عشوائيTepkiler (yine ehe) ~Sfw, Fluff, angst yazıyorum ~Nsfw ve şiddet içerikli şeyler yazmıyorum ~İsteklerinizi söyleyebilirsiniz, ama bunu saygı çerçevesinde yapın. "Bill yazsana lan" ya da emir verir gibi "Dipper, Mabel" gibi tek şeyler yazarsanız b...