9¿

1.3K 82 31
                                    

Hasta olursun.

Dipper: Heyecanlı heyecanlı sana yeni keşfettiği zıplayan kunduzları anlatmaya gelirken seni onun yatağında yüzün solgun, halsiz bir halde buldu.
Elindeki kağıtları ve kitapları, çantasıyla beraber yere bırakıp yanına koştu.
"(S/A), hayatım sen iyi misin?"
Zar zor başını kaldırarak onun endişeli mavi gözlerine baktın.  (Bence Dipper mavi gözlü çünkü ben öyle istiyorum.)
"Sorun yok iyiyim, biraz grip oldum sanırım."
Kelimeler ağzından zar zor çıkmıştı, her kelimede boğazının parçalandığını hissediyordun.
"Bunun sadece grip olduğunu sanmıyorum."
Elini senin alnına koyup ateşine baktı, korkuyla göz bebekleri büyümüş halde sana baktı.
"Tanrım! (S/A) yanıyorsun!"
Hızla ayağa kalktı.
"Kendimi yorma, uzan, ben geliyorum."
Kapıyı tam kapatmadan odadan çıktı, merdivenden inişini duyabiliyordun. Başın çok ağrıyordu, dünya sallanıyormuş gibi hissediyordun.
Merdivenden yukarı gelen telaşlı ayak seslerini duydun.
Dipper elinde tepsi, üstünde biraz ilaç, su ve bir bezle geldi. Ayağıyla kapıyı kapatıp üstündeki dağınık kağıtlara ve kalemlere aldırmadan tepsiyi komodinin üzerine yerleştirdi.
"Hadi, ateş düşürücü içersen daha iyi olacaksın."
Seni yavaşça yatakta doğrultu, kemiklerinin koptuğunu hissediyordun.
Yaslanırken vucüdünün ağrısıyla inledin
"Agh."
"Ağrın var biliyorum ama biraz dayan, şimdi ateşini düşürmemiz gerek."
Sana uzattığı ilacı ağzına attın, onun yardımıyla üzerine biraz su içtin.
Seni tekrar yatağa yatırdı, başına tepsideki ıslak bezi koydu.
Yattığın yatağın yanına bir tabure çekip elini tuttu.
Ateşinin düşmesiyle beraber biraz kendine gelir gibi oldun.
"Teşekkür ederim Dipper ama yanımda durmak istediğine emin misin? Pek rahat değil gibi."
Dipper gülümsedi.
"Ben rahatım, sen dinlenmene bak. Ateşin düşüyor, biraz sonra da ağrı kesici içersin."
Gülümseyerek başını salladın.
"Seni seviyorum Dippy."
"Ben de seni seviyorum (S/A)."

Mabel: Mabel ile birlikte alışverişe gidecektiniz, bu sabah kendini pek iyi hissetmiyordun ama Mabel'i kırmamak için zorla yataktan kalkıp hazırlandın. Kulübeye vardığında daha da kötüleşmiştin, başın dönüyor, vücudundaki tüm kaslar sızlıyordu.
Mabel kocaman bir gülümsemeyle kapıyı açtı ama seni o halde görünce hemen gülümsemesi soldu.
"(S/A), hiç iyi görünmüyorsun!"
"Hayır, ben iyiyim sadece biraz yorgunum o kadar."
Uzun zamandır kulübeden çıkmamıştınız, Mabel'in hevesini kırmak istemiyordun.
"Hayır, iyi değilsin!"
Elini tuttu, ateş gibi yanıyordu.
"Şuna bak, ateşin ne kadar yükselmiş! Hemen içeri gir." itiraz etmek istedin ama konuşacak gücün yoktu.
İçeri girdiniz, seni odasına çıkarıp yatağına yatırdı.
"Burada kal, ben biraz ilaç ve ateşini düşürmek için ıslak bez alıp geliyorum."
O gitmeden elini tuttun.
"Buna gerek var mı? Biraz ilaçla ile iyi olurum ben, dışarı çıkmayı çok istiyordun, hala çıkabiliriz."
Mabel gülümsedi.
"Şapşal olma! Sen çok daha önemlisin, şimdi rahatça yat ve dinlen, başka bir gün çıkarız."

Bill Cipher: Süzülerek, seni görmek için birlikte paylaştığınız odaya gidiyordu.
"Ah, benimle sevimli, biricik (S/A)'m ne yapıyormuş bakalım?"
Seni yatakta bitik halde görünce o neşeli halinden eser kalmadı, hemen yanına gitti.
"(S/A), bebeğim ne oldu?"
Öksürdün.
"Biraz hasta oldum sanırım."
Nefes alamıyordun, gözlerini açmak bile işkence gibi geliyordu.
"Hayır, hayır çok kötü hastalanmışsın, fırın gibisin şuna bak!"
Elini ateşten kızarmış yanağına koydu.
Saniyeler içinde yatağın yanında üstünde ilaç, su, biraz yiyecek ve ıslak havlu dolu bir tepsi arabası belirdi.
"Merak etme hayatım, yakında iyileşeceksin." alnına bir öpücük kondurdu.
"Seni hasta görmek beni çok üzüyor, çilekli kekim."
Tepsiden ıslak bir havlu alıp alnına koydu.
Gülümsedin.
İlaç içtikten sonra hemen uykuya dalmıştın.
Bill'de seni hiç bırakmadı, yatağın yanındaki koltuktan saçlarını okşayıp uyurken seni izlemedi.

Ted:" Meleğim ben geldim! "
Kapıyı arkasından kaparken sana seslendi ama geri cevap alamadı.
"Hayatım?"
Hala senden ses yoktu, endişelenmeye başlamıştı.
Oturma odasına vardığında seni yorganların içinde yatarken buldu.
"Meleğim, iyi misin?" gözlerini açıp sevgiline baktın.
"Hoşgeldin Ted."
Doğrulmaya çalıştın ama ağrıyan kemiklerin buna izin vermedi.
"Hayır, hayatım kendini zorlama."
Seni tekrar yerine yatırdı.
"Hiç iyi görünmüyorsun. Bu kadar hastaysan neden beni aramadın?"
Gözlerini açmaya çalışarak konuştun.
"Rahatsız etmek istemedim, hallederim diye düşündüm."
Ted, iç çekip sana sarıldı.
"Meleğim, sakin bir daha böyle bir şey yapma. Hiçbir iş senden önemli değil."
Yavaşça başını salladın.
"Şimdi biraz çay hazırlayayım, sonra da ağrıyan yerlerine masaj yaparım olur mu?"
Gülümseyerek başını salladın.
"Seni çok seviyorum Ted, sen olmasan ne yapardım?"
Ted gülümsedi.
"Ben seni çok seviyorum aşkım, hayatımda başıma gelen en güzel şeysin."

_______
Merhaba!
Ölmedim!
Tatlış bir bölüm yazmak istedim umarım beğenmişsinizdir.
Umarım daha sık bölüm atabilirim aslında bundan sonra birkaç bölüm daha yazacağım, özlemişim be buraya yazmayı.
Hepinize kocaman sevgiler~

 Hepinize kocaman sevgiler~

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Gravity Falls| Tepkiler Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin