Eğik yazıyla yazılan kısımlar anılardaki konuşmalar.
"Seungmin nereye gidiyorsun?"
Seungmin beni takmadan yürümeye devam ederken hızla yanına gidip onu kolundan tutup durdurdum. Seungmin'in bedenini kendime çevirdiğimde gözlerinden yaşlar aktığını gördüm.
"Seung-"
Etraf birden aydınlandığında kendimi odamda buldum. Neler olduğunu anlamaya çalışırken gözümün önüne Seungmin ve benim bedenim geldi.
"Sana söylüyorum Seungmin!"
Karşımdaki Hyunjin sinirle bağırdığında Seungmin onu umursamadan masanın üzerinde duran çizim defterimi alıp incelemeye başladı.
"Bu çizimi hatırlıyor musun Hyunjin? Yeni evimizi çiziyordun bende yanında durup sana içinde neler olması gerektiğini söylüyordum."
Seungmin kıkırdayıp diğer sayfaya geçti.
"Seungmin konumuz bu değil!"
Seungmin diğer sayfayı yüzündeki tebessümle inceledi.
"Şuna bak. Bunu da ileride evlat edineceğimiz kızımız için çizmiştin. İçindeki eşyalara beraber karar vermiştik. Hatırlıyorsun değil mi?"
Hyunjin sinirle Seungmin'in elindeki defteri aldı ve yere attı. Seungmin üzgünce yerdeki defteri izlerken Hyunjin bu sefer Seungmin'in kolunu sıkıca tutmuştu.
"Beni dinliyor musun?!"
Seungmin Hyunjin'e kırgınlıkla bakıp kolunu Hyunjin'in elinden kurtarıp kapıya doğru ilerlemişti fakat bir anda herşey donmuştu.
Hyunjin sinirli bir şekilde yere bakıyordu. Üzgünce gözlerimi Hyunjin'de gezdirdim. Neden böyle yapmıştı ki?
Gözlerimi Seungmin'e çevirip ona doğru ilerledim ve önüne geçtim. Gördüğüm şeyle gözlerim kocaman açılmıştı.
"Seungmin."
Üzgünce konuşup elimi uzatıp Seungmin'in yanağından dökülen göz yaşlarını silmek istemiştim fakat olmadı.
"Orada güzel şeylerden bahsederek kavgayı bitirmeye çalışmıştım."
Seungmin'in sesi kulağımı doldurduğunda kafamı yana çevirdim. Seungmin yanıma gelip üzgünce karşıdaki bedenine bakmıştı.
"Ama başarısız olmuştum."
Gözlerimi tekrar Seungmin'in karşıdaki bedenine çevirdim ve üzgünce baktım.
"Ama artık bir önemi yok değil mi?"
Yanımdaki Seungmin gülümsemeye çalışarak konuştuğunda başımı hızla iki yana salladım.
"Var."
Seungmin arkasını dönüp ilerlediğinde bende peşine takıldım. Etraf yine aydınlandığında kendimi trende buldum.
"Seungmin, o da neydi öyle?"
Rüya falan mı görüyorum acaba? Şuan bir rüyanın içinde miyim?
"Şunu görüyor musun?"
Seungmin hevesle konuşup ileriye doğru koştuğunda şaşkınca arkasından baktım. Kendime gelip bende peşinden ilerlediğimde etraf yine aydınlanmıştı.
Etrafıma bakındığımda oturma odasında olduğumuzu gördüm. Başımı önüme çevirdiğimde Seungmin'in elinde kedi oyuncağı olduğunu gördüm.
"Bu Ponny'nin oyuncağı."
Seungmin gülerek oyuncağı salladı. İçindeki zil çalarken Seungmin etrafına bakınıyordu. Bende yüzümdeki tebessümle onu izliyordum.
"Ponny neredesin?"
Birden etrafta pati sesleri yankılandı ve Ponny Seungmin'in kucağına atladı.
Seungmin gülerek Ponny'nin beyaz tüylerini okşadı.
"Buradaymışsın."
Ponny'i elleriyle yüz hizasında kaldırdı. Daha sonra Ponny'nin burnuna bir öpücük kondurdu.
"Bak burada ne var?"
Seungmin Ponny'yi yere bırakıp eline kedi oyuncağını alıp salladı. Ponny miyavlayıp pençesiyle oyuncağı yakalamaya çalıştı.
Seungmin gülümseyerek oyuncağı Ponny'den kaçırırken ben kollarımı göğsümde bağlamış onları izliyordum.
"Hyunjin sende katılsana."
Seungmin bana dönüp baktığında kollarımı göğsümden ayırıp yanlarına gittim ve yere oturdum.
Seungmin gülümseyerek kedi oyuncağını bana uzattı. Kedi oyuncağını elime alıp salladığımda Ponny yanıma gelip oyuncağı yakalamaya çalışmıştı. Gülerek oyuncağı kaçırdım.
Gözlerimi Seungmin'e çevirdiğimde onun da gülümsediğini gördüm. Daha sonra ayağa kalkıp kapıya ilerledi.
Arkasından şaşkınca bakıp elimdeki oyuncağı yere bıraktım ve bende ayağa kalktım. Kapıya ilerleyip dışarı çıktığımda etraf yine aydınlık olmuştu.
Gözlerimi etrafa çevirip bakındığımda yine trende olduğumuzu gördüm. Seungmin neredeydi? Seungmin'i göremiyordum.
Korku ve endişeli adımlarımla bizim vagona doğru ilerledim. Bizim kaldığımız kabine geldiğimde gözlerimi sola çevirip içeri baktım. Seungmin ordaydı.
Derin nefes aldım. İçime bir su serpilmişti.
Bizim kabine girip Seungmin'in karşısına oturdum. Gözlerimi Seungmin'e çevirdiğimde onun dışarıyı seyrettiğini gördüm.
Hiçbirşey demeden dirseklerimi masaya yasladım. Çenemi de elime yaslayıp sessizce Seungmin'i izledim.
"O anıları unutmak istemiyorum."
Seungmin gözlerini dışarıdan ayırmadan konuştu.
"O zaman unutma birtanem."
Seungmin gözlerini bana çevirdiğinde gülümseyip doğruldum ve uzanıp Seungmin'in elini kendi ellerim arasına aldım.
"Üzgünüm Seungmin. Geçmişte yaptığımız kavgalar için çok üzgünüm. Saçma sapan uzatıp senin de kalbini kırdım. Gerçekten çok üzgünüm. Affet beni."
Seungmin burnunu çekip kafasını salladı ve gülümsedi.
"Önemli değil Hyunjin. Senin de isteyerek yapmadığını biliyorum. Çok zor zamanlardan geçiyorduk ve haliyle sende bunalıyordun."
Gözlerim dolduğunda kafamı ellerimin arasındaki Seungmin'in eline yasladım.
"Ne olursa olsun bana asla kızmıyorsun Seungmin. Sen gerçekten çok iyi bir sevgilisin."
Seungmin kıkırdayıp elinin birini çekti ve eline yaslı olan kafamı okşadı. Bu beni rahatlatmıştı işte. Bunca üzgünlüğün üstesinden Seungmin'in yanımda olmasıyla gelebilirdim. Tek ihtiyacım olan o.
"Seni seviyorum Seungmin, biliyorsun değil mi?"
Seungmin eliyle saçlarımı okşamaya devam ederken mırıldandı.
"Biliyorum birtanem. Bende seni seviyorum."
Bu sözlerden sonra gözlerim yavaş yavaş kapanmaya başladı. Acaba rüyadan uyanıyor muydum?
Bölüm sonu~~
Oy verip yorum yapmayı unutmayın birtanelerim 😄😄
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Memory Train ❧ Hyunmin
Mystery / Thriller~~Tamamlandı~~ Nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde gözlerimi bir trende açtım. Herşey normal gibiydi. Yanımda sevgilimle huzurlu bir yolculuk yapıyordum. Ama hayır, hiçbirşey normal değildi. Bir süre sonra artık bir rüyada olduğumu düşünmeye başl...