0.4~Gökyüzü~

556 104 112
                                    

Seungmin beni az önce geldiğim dağlara doğru götürdüğünde etraf yine aydınlanmıştı ve kendimi tekrardan trende bulmuştum.

Seungmin durmadan bir vagona ilerledi ve etraf tekrar aydınlandı. Gözlerimi kısıp ışığa alışmayı bekledim. Seungmin korkmamam için elimi sıkı sıkı tutuyordu.

"Gözlerini aç hayatım."

Gözlerimi yavaşça araladığımda şaşkınca etrafıma bakındım. İçimi huzur kaplarken yüzümde huzurlu bir gülümseme oluştu.

"Burayı seveceğini biliyordum."

Kafamı çevirip Seungmin'e baktım ve başımı salladım.

"Hadi, gel."

Seungmin elimi bırakmadan ilerlediğinde bende peşinden ilerledim.

Seungmin az ileride kumların üzerinde duran örtünün üzerine oturduğunda bende yanına oturdum. Seungmin uzandığında bende onun gibi uzandım ve gözlerimi gökyüzüne diktim.

Manzara o kadar rahatlatıcıydı ki az önceki korkum uçup gitmişti. Mutlulukla gökyüzüne bakarken Seungmin'in elini elimin üzerinde hissetmemle gözlerimi ona çevirdim.

"Seni asla incitmeyeceğimi biliyorsun değil mi Hyunjin?"

Kafamı salladığımda Seungmin burukça gülümsedi.

"Seni asla kırmak istemem. Sen benim için çok değerlisin."

O bu sözleri söylerken kalbim acıyordu. Nedeni geçmişte yaptıklarımın pişmanlığı mıydı yoksa başka birşey miydi bilmiyorum. Ama çok acıtıyordu.

Gözlerimden yaşlar süzülürken Seungmin uzanıp gözlerimden öptü. Göz yaşlarımı durdurmak ister gibi öpmüştü. Nitekim işe yaramıştı da. Ağlamam azalmıştı.

"Özür dilerim Seungmin."

İçimde sürekli özür dilemek isteyen bir yanım vardı. Neden bilmiyorum ama bana özür dilememi söylüyordu.

Bu yer neydi bilmiyorum ama bana bütün duyguları yaşatıyor gibiydi.

"Artık ağlama birtanem, önemli değil."

Kafamı iki yana salladım.

"Önemli."

Seungmin gülümsediğinde ağlamayı kesmiş gözlerine bakıyordum.

"Neden sadece susup gökyüzünün güzelliğini seyretmiyoruz?"

Seungmin gülümseyerek kafasını gökyüzüne çevirdiğinde derin bir nefes alıp bende gökyüzüne baktım.

Gökyüzü öyle bir güzellikteydi ki içimdeki bütün sıkıntıları alıp götürüyordu resmen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Gökyüzü öyle bir güzellikteydi ki içimdeki bütün sıkıntıları alıp götürüyordu resmen.

Bir yandan gökyüzünü izlerken diğer yandan da burada olmamın amacını düşünüyordum. Buraya boşu boşuna gelmiş olamam değil mi? Herşeyin bir nedeni vardır.

Bir anda gözlerimi trende açmıştım. Daha sonra Seungmin'i görmüştüm. Sonra bir nine ölmüştü. Resim defterimi bulmuştum. Sonra başka bir boyuta geçip orada Seungmin'le kavga etmiştim.

Seungmin'le olan kavgamızı görmemin bir nedeni olmalı? Pişmanlık? Pişman olduğum için mi buradayım? Ama güzel şeyler de yaşadım. Mesela bu an hayatımdaki en güzel an.

Sahi neden bu anın tadını çıkarmak yerine düşünüyorum?

Gözlerimi yanımdaki Seungmin'e çevirdiğimde onun uyuya kaldığını gördüm. Gülümsedim ve bedenimi biraz daha ona yaklaştırdım.

Bedenimi Seungmin'e çevirip onun o güzel yüzünü inceledim. O an Seungmin gökyüzünden daha güzel gözükmüştü gözüme.

Elimi uzatıp parmağımı Seungmin'in bütün yüzünde gezdirdim. Önce sağ yanağı, oradan açık alnı, sol yanağı, gözleri, burnu, çenesi, en son da dudakları.

Gözlerim dudaklarına takıldığında onları öpmek için uzandım. Seungmin'in dudaklarını kendi dudaklarım arasına alıp bir süre dudaklarını öptükten sonra her ne kadar istemesem de geri çekildim.

Geri çekildiğimde Seungmin'in uyandığını gördüm. Bu beni gülümsetmişti.

"Uyuyor numarası yaptın değil mi?"

Seungmin kıkırdayıp yattığı yerden doğrulduğunda bende kalktım.

"Uyuyan bir insanı öpmek çok ayıp Hyunjin."

Seungmin kıkırdadığında sırıttım ve bedenimi ona doğru yaklaştırdım.

"Öylemi? Ama o uyuyan insan benim sevgilim."

Seungmin gülmemek için dudaklarını bir birine bastırdığında gülümsedim.

"Neyse, boş verelim bunları. Hadi gidelim."

Seungmin beni omzumdan ittirip kendinden uzaklaştırdı ve ayağa kalktı. Gülüp bende ayağa kalktım.

"Emredersiniz efendim."

Bende ayağa kalktığımda Seungmin yanakları kızarık bir şekilde önden ilerlemeye başladı. Bende peşinden onu takip ettim.

Biraz uzaklaştıktan sonra Seungmin yerinde durup kafasını hafifçe bana çevirdi. Merakla ona bakarken Seungmin kafasını yere eğmişti.

"Sanırım sona yaklaşıyoruz Hyunjin."

Ne demek istediğini anlamadığımdan kaşlarımı çattım.

"Ne sen sonsuza kadar burada kalabilirsin ne de ben geri dönebilirim Hyunjin."

Yutkunup Seungmin'e doğru bir adım atıp ona yaklaştım. Elimi uzatıp Seungmin'in elini kavradım.

"Neden bahsediyorsun bilmiyorum ama senin yanında her zaman olacağımı biliyorsun Seungmin."

Seungmin bana dönüp gülümsedi. Elini elimden ayırıp yanaklarıma koydu.

Gülümseyerek gözlerimi Seungmin'in gözlerine diktim.

"Biliyorum Hyunjin. Bu yüzden artık korkmuyorum."

O an düşünmek istemedim. Sadece Seungmin'e odaklanmak istedim.

"Ne olursa olsun senden asla nefret etmem Hyunjin. Seni anlıyorum ve yaptığın şeyleri sorun etmiyorum. Sana asla kırılmam. O yüzden kendini suçlamayı bırak artık."

Seungmin gülümseyip arkasını döndü. Şaşkınca ona bakarken etraf aydınlandı ve kendimi tekrardan trende buldum.

Gökyüzü resmi çok güzel değil mi ama 😍😍

Oy verip yorum yapmayı unutmayın~~

Memory Train ❧ HyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin