Merhaba, size bir kitaptan esinlenerek bir hikaye paylaşacağım, ama bu sefer sadece ilk sayfası benzeyecek biraz. Eğer ilginizi çekerse buyurun, içeri girin.
Ama unutmayın, bu hikayede ezilenler her zaman ezik oldukları anlamına gelmez 😉, iyi okumalar.
Alex'ten
Ben Alex Lewis.
Küçüklüğümden beri özel güçlere sahibim. İlk olarak, hatırladığım kadarıyla, ana sınıfında ortaya çıkmıştı.O gün, bütün sınıf resim çiziyorduk. Sonra bir çocuk yaptığı resimle herkesin beğenisini kazanınca çok kıskandım. Öyle ki, kalkıp yaptığı resmi yırtmak istiyordum. Sonra, hiç beklemediğim bir şey oldu. Onun resmi kendi kendine yırtılmıştı.
Bundan başka da olaylar başıma geldi, mesela ilk okula giderken bir çocukta çok beğendiğim bir rozet vardı ve onu çok istiyordum. Teneffüse çıktıktan sonra rozeti masamda bulmuştum.
Bu ve bunun gibi olaylar sayesinde zihin kontrol ve telekinezi karışımı bir güce sahip olduğumu anladım.
Gücümü saklayarak insanlara istediğimi yaptırıyordum, çünkü insanlar gücümün olduğunu öğrenirse hayatım riske girebilir. Ve, yaptırıyordum taki o güne kadar. Ben size o günü anlatayım.
O gün, her zamanki gibi alarmımla uyandım sonra elimi yüzümü yıkayıp duş aldım. Aşağı inip annemin hazırladığı kahvaltıyı yedim annemle. Babam bir araba kazasında ölmüştü, o zaman 14 yaşındaydım. Şimdi ise 16 yaşındayım.
Sonra üstümü giyinip, çantamı ve arabamın anahtarlarını alıp okula gittim. Okulumuz evimize yürünebilecek kadar yakın olmadığı için arabayla gidiyordum. Sonra okula varıp arabamı parkettim. Okulun giriş kapısından girip çevreme göz attım.
Okulun popüler olanlarındandım. Bu yüzden herkes bana hem imreniyor hem de korkuyordu. Sonra koridorda yürüyen bir kıza "Hey bir gelsene" dedim. O da 'Ne var?' dercesine kafasını salladı.
Kız, biraz kısa boylu, fit, koyu kestane saçlı, saçları iki yandan örülü, koyu kahverengi gözlü ve siyah çerçeveli gözlüklü ve açık tenliydi. (Aslında bu kadar incelemedi ama kızı sizin gözünüzde canlandırmak için yazdım)
Ona "Sen bi gel" der gibi elimi sallayınca omzunu silkip yanıma geldi. "Ne vardı?" diye sorunca ben de "Ya acaba bütün 10. sınıfları (ben de 10. Sınıfım) toplar mısın? Bu arada sen kimsin?" o da bana "Salak mı bu yaa" dermiş gibi baktıktan sonra "Lily Harbour, 10-C sınıfından. Ve ben neden böyle bir şey yapacak mışım?" diye sorunca ona "Çünkü ben bu okulun sahibinin oğluyum ve önemli olmasa istemezdim, şimdi lütfen yapabilir misin?" dedim.
Onunla daha fazla uğraşmamak için bunu söylerken telekinezi kullanıyordum, ama sanki rica ettiğim için "Olur, ama sen kimsin ve hangi sınıftasın? Çünkü işim bitince sana nerede haber vereceğimi bilmeliyim" dedi.
Zeki kızmış, neyse, ben de "Alex Lewis, 10-A sınıfından, tanıştığımıza memnun oldum" deyip elimi uzatırken kızların bayıldığı bir şekilde gülümsedim.
Bana (burasını kendimce açıklıyacağım) uzaydan düşmüş Cape Yağmur Kurbağası gibi bakıyordu. (Valla anca böyle açıklanırdı)
Yani hem tiksinmiş, hem garipsemiş, hem şaşkın hem de meraklı. Sonra elimi sıkıp hızlı yürüyerek gitti.
O gittikten sonra kendi kendime...
"O sürtük İsabella'ya gününü göstereceğim!" dedim.
Ben size onun kim olduğunu anlatayım. O, benim eski sevgilim, ve beni aldattı. Hem de bir kere de değil, tam üç kere! İlk başlarda ona güvensemde kendi gözlerimle şahit olunca da...
Şimdi ondan intikamımı alma vakti gelmişti. Onu bütün 10. sınıflar önünde rezil edeceğim. Benim kötü olduğumu düşünebilirsiniz ama siz de onu öyle görseydiniz...
O yüzden ondan öcümü telekinezi ile alacağım ama bunu kimse farketmeyecek.
Umarım dersini alır ve başıma daha fazla olay gelmez.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İtaatsiz Kız
FantasyBu zamana kadar herkes ona itaat etmişti, ama sevdikleri için değil, popüler olduğu için. O güçlerinin farkındaydı, ve bunları hiç de iyi amaçlar için kullanmıyordu. Ama bilmediği bir şey vardı, onun gibilerden daha fazla vardı ve ben onlardan bir...