Biliyorum, uzun süredir bölüm atmadım, çünkü çoook yoğunum ve içimden yazmak gelmedi ama sırf hikayenin devamını merak ettiğim için yazacağım sevgili, aaa... Ne desem size yaaa, hah!r Baykuşlarım, çünkü baykuşlar zekidir, aslında zeki insanlara inek yerine baykuş denmeli, ama an, neyse biz bölüme geçelim.
Alex'ten
Onların arkasından bir süre baka kaldım, o kız, Lily, sayesinde İs büyük bir utançtan kurtulmuş ve bende vicdan azabından ve ihanete uğramışlık hissinden kurtulmuştum.
İsabella okuldaki popüler kızlar kadar güzel ve abartılı olmayacak şekilde makyaj yapar, ama popüler değil. Nedenini şimdi anladım.
Lily'i tanımıyordum bu güne kadar, sadece bir arkadaş diye bahsetmişti ondan, ama onu merak etmeye başladım bu gün. Nasıl davrandığını, nasıl bir insan olduğunu merak ediyorum.
Ve onun kim olduğunu çözeceğim.
Lily'den
Alex'le konuşmam bitince hemen sahneden inip İs'in yanına koştum.
Yanına varıdığımda makyajını düzeltiyordu, o yüzden onu biraz bekledim ve öyle sarıldım.
Bana "İyiyim Cadı'm, sadece makyajım aktı" dedi ben de kafamı sallayıp tuvaletten çıktım.
Bu olanlardan sonra temiz hava almam lazım, o yüzden doğru bahçeye!
Tam koridorda yürürken orta yaşlı, sarışın bir hanım bana seslendi, bu gün benim çağrılma günüm mü acaba?
Neyse, yanına gidince yalnız olmadığını gördüm, yanında bir kaç insan daha vardı. Bana "Herkesi konferans odasına topla" dedi. Ben de "Zaten oradalar ben ve bir arkadaşım dışında" dedim ve İs'i almaya gittik.
Onu aldığımızda bana 'Kız bunlar kim?' bakışı attı ben de 'Bilmiyorum ki!' bakışı attığım sırada konferans salonuna vamıştık.
Bize oturmamızı işaret edip sahneye çıktılar. Bana seslenen hanım Alec'i de sahneden indirdikten sonra (çünkü biz çıkalım 1-2 dakika oldu daha) o da aşağı inip yanımıza oturdu, çünkü en öndeki boşlar oturmuştu ve yanımızda boş bir yer daha vardı.
Bana seslenen hanım "Şimdi lütfen ismi okunanlar sahneye çıksınlar" dedikten sonra isimleri okumaya başladı ve ilk olarak "Alex Lewis" dedi, Alex önce bir afalladı, ama ayağa kalkıp bayanın yanına gitti.
Sonra böyle devam etti ama sonra "... İsabella Tornellia, Lily Abey Rivera..." diyince şok olmuş bir şekilde birbirimize baktık, ve ayağa kalkıp sahneye çıktık.
Okunması gereken herkes okununca (40-50 kişi, ve biz tahminen 300 kişiydik, yani 10.sınıflar) sonra bizi bilgilendirmeye başladı salondan çıktıktan sonra.
"Sizler, özel yeteneklere sahip, seçilmiş kişilersiniz. Siz aslında bir nevi büyücüsünüz, ama herkesin belli bir düzey büyü gücü olsa da bazılarınızın kendine özel güçleri de var.
Sizi bizim ülkemize, Poliyepa'ya götüreceğiz, merak etmeyin, aileleriniz bilgilendirilecek, ama sizin sihirli bir dünyaya değil, yatılı bir okula gittiğinizi düşünecekler ve size gerekli kıyafet ve eşyaları göndermelerini rica edeceğiz" dedi, biz eşyalarımızı aldıktan sonra bizi okulun dışına götürürken.
Sonra bizi servislere bindirip bir yere ilerlemeye başladık. Yaaa, üff, amma uzun yolmuş beee!
Neyse, en sonunda varmamız gereken yere varınca, burasının okula yakın boş bir arazi olduğunu gördüm.
Boş arazinin ortasında sıralandıktan sonra bir adam, bir portal açtı.
Off, çooookselllll, böyle rengarenk, ışık saçan bir portal.
Ben de bayıldım yafff...
Neyse, sonra bizi isim sırasına göre içeri geçirdiler. İs içeri girdikten sonra ben girdim. Hafif başım döndü ve midem bulandı ama kusmamayı başardım.
Çevreme bakınca ormanlık bir arazide olduğumuzu gördüm. Herkes geldikten sonra bir patikaya takip ettik. Ve sonunda okula vardık!
Oh bee! Şimdi ne güzel bize oda verirlerde uyuruuuz!
Olabilir, ama daha sonra, bir okulu inceleyim dur bekla kıız!
Neyse, okul, bir şato gibiydi dışarıdan, çok şatafatlı değil ama savunma açısından dayanıklı bir yapısı vardı. Beyaz, ne olduğunu bilmediğim bir taştan yapılmıştı duvarlar ve kuleler, okulun 12 kulesi vardı.
Biraz daha yürüdükten sonra büyük, demir kapının önüne geldik, ve kapı ağır ağır açıldı, ve içeri girdik.
İçerisi bir şato gibi değilde lüks bir okul gibiydi. Ve teknolojik aletler de vardı.
Sonra bize odalarımızın numaralarını, ve hangi katta olduğunu söyleyip yerleştikten sonra hemen uyumamızı söylediler çünkü hem yolda bir şeyler yemiştik hem de akşam olmuştu.
Odalar üçer, ikişer ve dörder kişilikmiş, biz İs'le üç kişilik bir odada siyah saçlı bir kızla birlikte kalıyorduk.
Oda numaramız 126'ydi ve 3. kattaydık. Odamıza gidince eşyalarımız geldiği için işlerimizi halledip direk uyuduk. Uyumadan önce dua ettim "Lütfen, bu okulda kimse ölmesin, veya sakatlanmasın, kankalarım olsun ve aşk meşkle çok fazla uğraşmak zorunda kalmıyım, amin" deyip kendimi uykunun kollarına bıraktım...
Gelecek bölüm uzuun bir süre sonra da gelebilir, yarında o yüzden ben kesin bir şey demiyim, o zaman bayyysss!!! 😁😁😁
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İtaatsiz Kız
FantasyBu zamana kadar herkes ona itaat etmişti, ama sevdikleri için değil, popüler olduğu için. O güçlerinin farkındaydı, ve bunları hiç de iyi amaçlar için kullanmıyordu. Ama bilmediği bir şey vardı, onun gibilerden daha fazla vardı ve ben onlardan bir...