*
D E S T A N
Korktuğumuz için adım atmaktan geri durduğumuz o acı verici sorunlarımızın çözümü bazen bir küçük cesaret anı bulup ona sarılmak kadar kolay oluyordu. Ben bu cesaret anına havaalanına gitmek için yola çıktıktan sonra ani bir kararla direksiyonu kırıp Asya'nın okuluna giderken sarılmıştım. Ondan uzaklaşma fikri o kadar korkunç hissettirmişti ki ne olacaksa olsun diyerek ona koşmuştum.
Güzel şeyler olmuştu.
Parmakları yüzümde dolaşmıştı. Nefesi ciğerlerimde. Kelimeleri beni tekrar tekrar fethederken bir daha asla başkasına ait olamayacak, asla ele geçirilemeyecek, onu kuşatan komutanına vurgun bir kaleydim.
Senden hiç vazgeçmedim. Bir an bile.
Artık kulaklarımda durmadan yankılanan yeni cümleler vardı. Hepsi Asya'nın buğulu sesindendi. Hepsi kalbime mutluluk veriyordu. Hepsini çok seviyordum. O uçağa binmediğim için, beni korkularımın değil kalbimin yönlendirmesine müsaade ettiğim için öyle mutluydum ki uzun zamandır uyuduğum en iyi uykudan zil sesiyle uyandığımda dahi ilk yaptığım şey gülümsemek olmuştu.
Kapıdakinin kim olduğuna dair ilk düşüncem elbette Asya'ydı. Saatin sabah dokuzu gösterdiğini gördüğümdeyse bu ihtimal zayıflamıştı zira kendisi şimdi okulda olmalıydı.
Yine de küçük bir umuda tutunarak yatağımdan kalktım ve gözlerimi ovuşturarak kapıya ilerledim.
Kapıyı açtığımda çok tanıdık mavi gözlerle ve çilli bir suratla karşılaştım. Kayra Acar, ellerinde pastane poşetleri ve suratında bilmiş bir gülümsemeyle karşımda dikiliyordu. Birkaç saniye suratına boş bakışlar attıktan sonra ondan kaçışım olmadığını bildiğim için kapının önünden çekildim ve içeri girmesine izin verdim.
Bir bardak su içmek için mutfağa doğru ilerlerken "Burada olduğumu bilen yoktu," dedim. "Seni karşımda görmeyi neye borçluyum?"
Hızlı adımlarla peşimden gelip elindeki poşetleri mutfaktaki ada tezgâhın üzerine bırakan Kayra "Cesur amcam senin özel uçakla ayrıldığını söyleyince sabahın ilk ışıklarıyla havaalanına gittim ve pilotun karşısında yaklaşık yirmi dakika ağladım," dedi. "Ama seni nereye götürdüğünü söylemedi. Neyse ki bütün çalışanlarımız onun kadar sadık değil de bir uçuş görevlisinden dün uçağa binmediğini öğrenebildim. Bu bilgiye ulaştıktan sonra da burada olduğunu tahmin etmek zor olmadı."
"Zeki kız." Bir bardak suyu tek dikişte bitirdikten sonra ayılmak için daha fazlasına ihtiyacım olduğunu fark edip kahve makinesinin başına geçtim. "Kahve ister misin?"
"Harika olur," dedi Kayra. "Ama önce senden özür dileyebilir miyim?"
Makineyi çalıştırırken "Özür mü?" diye sordum. Aynı esnada kaşlarım ufak bir kafa karışıklığıyla çatılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kumarbaz Kırmızı
RomanceO ise bana elini uzatmadan önce dikkatle yüzümü süzdü. Bir an her şeyi görebilecek sandım. Dudaklarımın kıyısında ve gözbebeklerimde sakladığım bütün sırlara tek bir bakışla vakıf olacak, birilerine beni buradan apar topar götürmeleri için talimat v...