|Bölüm 3|

2.1K 248 117
                                    

Kapı çalınca bakışlarımı kapıya çıkarmış, dışarıdaki kişinin gelmesi için izin vermiştim. Kapı açılınca gördüğüm beden ile beraber gülümsemiş, oturduğum sandalyede geriye doğru kayarak ayağa kalkmıştım.

Bir anda hayatıma giren, beni kötü halimden kurtaran ve her şeyim olmayı başaran eşim karşımda dururken, bana kıyasla hafif kısa olan bedenini kollarım arasına almış, saçlarına minik bir öpücük bırakmıştım.

Onu çok özlemiştim. Kokusunu, sesini, yanımda olmasını... Her şeyini çok özlemiştim.

"Aniden ne oldu öyle?" demişti kıkırdayarak. Kollarını boynuma dolamış, gülümseyerek bana bakmaya başlamıştı. "Hani nerede benim güçlü, dayanıklı patron kocam? Üçüncü günden hemen pes ettin."

Dedikleri ile beraber gülümsemiş, yüzümü boynuna gömerek hafif bir öpücük bırakarak dudaklarımı sürtmüştüm. O da huylandığı için kıkırdamış, bir elini saçlarıma koyarak okşamaya başlamıştı.

Bir süre daha o şekilde kalmış, ardından ayrılarak koltuğa ilerlemiştim. Bir elimle elini tutuyordum benimle gelmesi için. Yoksa hayatta gelmez, karşımdaki koltuklardan birine oturarak o şekilde konuşurdu.

Koltuğa oturduktan sonra onu da kendime çekmiş, kucağıma oturmasını sağlayarak kollarımı beline sarmıştım. O da tekrar boynuma sarılırken, gülümseyerek ona bakmaya başlamıştım.

Beraber olduğumuzdan beri on dört yıl geçmişti. Bu süre içerisinde bir oğlumuz olmuştu ve kızımız da büyümüştü. Bunlara ek olarak, birbirimize olan sevgimiz giderek büyümeye başlamıştı.

"Sana hayranım." demişti bir elini yanağıma koyarak. Baş parmağı ile yanağımı okşamaya başlamış, hayran bir şekilde bana bakmaya başlamıştı. "Aradan kaç yıl geçti, ama hala 25 yaşında gibisin."

"Yakışıklıyım işte. Yaşlanmıyorum."

Karşılık vermem ile beraber kahkaha atmış, ardından yanağıma minik bir buse bırakarak tekrar aynı pozisyonu almıştı. Bir elimle belini okşamaya başladığımda diğerini de yanağımdaki eline koymuş, tutarak avuç içini öpmüştüm.

Gözlerine baktığımda gördüğüm parlaklık ile beraber geniş bir şekilde gülümsemeye başlamıştım. Yüzüne doğru yaklaşmış, dudaklarına minik bir öpücük bıraktıktan sonra ikimizin duyacağı şekilde konuşmaya başlamıştım.

"Bana diyorsun ama, sen hala 21 yaşında gibisin. Çok güzelsin ve bu ağlamam için bir sebep."

Kıkırdamaya başlamış, alnını alnıma yaslayarak gözlerime bakmaya başlamıştı. Ben de aynı şekilde ona bakmaya başlarken kapının çalması ve açılması her şeyi bozmuştu.

İkimiz de hızlı bir şekilde birbirimizden ayrılmış, kendimizi toparlamaya çalışmıştık. Gelen sekreter bir süre bize bakmış, ardından hafifçe eğilerek elindeki dosyayı bana bırakmıştı. Hızlı bir şekilde odadan çıktığında ise dedikodu yapacağını anlamıştım.

Omzumda hissettiğim eller ile beraber arkamda kalan eşime bakmış, tekrar aynı pozu almamızı sağlamıştım. O da gülümsemekle yetinirken tekrar dudaklarından öpmüştüm.

"Tatil işini düşünelim bence." demiştim mırıldanarak. "Çocuklar kendi başlarına kalabilir sonuçta."

Kids •MinsungWhere stories live. Discover now