|Bölüm 15|

1K 131 59
                                    

"Bak sakin sakin soracağım şimdi sana." demiştim sinirli bir şekilde konuşurken. Bir yandan arkamda duran eşimin elinin üzerine elimi koymuş, diğer yandan da dışarı çıkmayı ve bizi durdurmayı planlayan oğlumu durdurmaya çalışıyordum. "Bu çocuğa yalan söylerken aklından ne geçiyordu he? Hadi bizi geçtim, bizi bir şekilde uyuttun ki gördüğüm kadarıyla babanları da uyutmuşsun, bu çocuğa yalan söylerken hiç mi utanmadın?"

Karşımdaki oğlan ise üzgün bir şekilde bana bakmaya devam ediyordu. Yanında en yakın arkadaşım duruyor, bir yandan da oğluna bakıyordu açıklama yapması için. Onu arayıp bizim evin önüne gelmesini söylemiş, durumdan kısaca bahsetmiştim.

Bir baba olarak elbet onun bu yaptığına kırılmıştı. Çünkü Chan oğlunu iyi bir şekilde yetiştirmeye çalışmış, ona elinden geldiğince iyi baba olmuştu. Oğluna çok düşkündü, iki çocuğuna çok düşkündü aslında. Ama Jinha, Chan için her şeyi demekti. Çünkü onun ilk göz ağrısıydı.

"Sana sinirli olduğumuzu zaten biliyorsun Jinha. Ama dediğim gibi, madem bir sevgilin vardı neden söylemedin? Neden bizden sakladın?"

Babası, en sonunda sessizliğe dayanamayarak oğlunun yanına gelmişti. Bir süre ona bakmış, ardından da aradaki boşluktan içeri geçerek salona ilerlemişti. Arkamda duran eşim ise, bir süre bana bakmış ardından içeri geçen arkadaşımız ile beraber peşinden geçmişti.

Dışarıda kapıya yaslanarak duran kızıma bakmış, başımla içeriyi işaret etmiştim. Bir süre inat etse de en sonunda kabul etmiş, o da diğer babası ile beraber içeriye geçmişti. Oğlumun ceketini giydirmiş, iş yerine götürdüğüm çantamı içeriye bırakarak onunla beraber evden çıkmıştım.

Eğer onlarla konuşmak istiyorsam, yalnız kalmalıydım.

"Gelin hadi." demiştim oğlumun elini tutarken. Bir elimi de karşımda üzgün bir şekilde kapıya bakmaya devam eden oğlanın omzuna koymuştum. "Biraz yürüyelim, o sırada konuşursak daha rahat olur. Baban konusunda endişelenme, Jisung onu yumuşatır."

Yanımdaki oğlanlar susmaya devam ederken anladıklarına dair başlarını sallamıştı sadece. Yürümeye başlamamla beraber onlar da benimle yürümüş, ikisi hiçbir şekilde konuşmamıştı. Arada elimi sıkı bir şekilde tutmaya devam eden oğluma bakıyor, ardından yanımdaki çocuğa bakıyordum. 

Tamam Minho, sakin bir şekilde konuşacaksın. Sadece konuşacaksın.

"Hyung."

Yanımdaki oğlanın konuşması ile beraber bakışlarımı ona çevirmiştim. O da bana bakmış, ilerideki yeşillik alanı göstererek buruk bir şekilde gülümsemişti. 

"Oraya geçebilir miyiz? Yeonhwa orayı-"

"Seviyorum. Daha doğrusu seviyordum."

Oğlumun konuşması ile beraber bakışlarımız onu bulmuştu bu sefer. O ise dudaklarını büzmüş, ceketinin içinde olabildiğince daha da kaybolmuştu. Kıkırdamış, ikisinin de sırayla saçlarını okşayarak dedikleri yere ilerlemiştim.

Oturduğumuz zaman minik meleğim direkt bana sarılmıştı ısınmak için. Hava biraz esmeye başlamıştı, olduğumuz yer de gölgelik bir alan olduğu için soğuktu. Montumu çıkararak onun vücuduna sarmış, ardından tekrar sarılmasına izin vermiştim.

"Ben özür dilerim." diye başlamıştı Jinha konuşmasına. Bakışları bir an olsun yerden ayrılmıyordu. "Yaptığım gerçekten berbat bir şey. Onun duyguları ile oynamakla kalmadım, bir de dalga geçtim. Söyleyemedim hyung, onun bana yakın olmasını o kadar çok sevmiştim ki ona bir sevgilim olduğunu bile söyleyemedim. Onunla kendim isteyerek dalga geçmedim-"

"Ama beni kendinden uzaklaştırdın Jinha hyung. Dediğim gibi, söylememene kırılmadım ben, o an beni orada, herkesin içinde rezil etmene ve duygularımı bildiğin halde bilmiyormuş gibi yaparak dalga geçmene kırıldım. Kalp bir kere kırılıyor hyung, düzeltmek istesen bile zor. Ama bana bir iyilik yap ve lütfen küçüklüğümden beri bana sahip çıkan, benimle ilgilenen hyungum olarak kal."

√√√√√√√√
Hi guys I'm back :p
Neyse neyse
Sınavlarım berbat geçti ama bu beni etkilemez aaaaaa kurtuldum
Ben de dedim ki bunun şerefine kitaplara bölüm atayım :3

Kids •MinsungWhere stories live. Discover now