erkenden yatağa gitme, başın için kahve

501 68 11
                                    

giriş yok artık, kuralları yık.
°

grup: ölü ozanlar derneği

jaehyun
buldum

taeyong
tanrıya şükür
bir hafta olmuştu
nerede

jaehyun
pek hoşunuza gitmeyecek

renjun
hyung
söyler misin artık?

jaehyun
renjun beni bi dinle

renjun
hyung yemin ederim
ağzımı bozmak istemiyorum
nutuklarıni kendine sakla
ve çabuk şu siktiğim adam
neredeymiş söyle

jaehyun
kapkara dut ağacının altındaydı
oraya atılmış gibiydi
baygın yatıyordu ve
yüzü feci derece dağılmış

renjun kişi tarafından görüldü.

taeyong hızla kıyafetlerini üzerine geçiren renjun'i biraz olsun sakinleştirmek istediği için kafasında konuşmasını toparlamaya çalışıyordu fakat ağzını açtığı an, ceketini giyen küçük elini savurdu. " sakın hyung, deneme bile." büyük yerinde dondu kaldı, hiçbir tepki vermeden tavan arasının merdivenlerinden hızla inen renjun'i takip etti. jaehyun lily'nin yerinde olduklarını mesaj atmıştı. öfkeyle nasıl yürüdüğünün bile farkında değildi küçük olan. ayaklarını yere vura vura, gördüğü herkese ters bakışlarını atıp, korkutuyordu. taeyong arkasından yürürken, normalde sevecen biri olan renjun'in davranışlarına şaşıran insanlara gülümseyip, rahatlatıyordu.

ökse otu barının yanındaki küçük pembe dükkan lily'nin çeşit çeşit çay ve kurabiyeleri sattığı, sıradan bir kafeydi. bu aylarda bomboş olurdu genelde. renjun mavi demir kapıyı sertçe itip içeri  girdiğinde kapının üstündeki zil çınladı ve taeyong az daha kapının arasında kalıyordu. güç bela aradan geçip içeri girdi. lucas gerçekten de ağzı yüzü dağılmış oturuyordu. dudağı patlamıştı, iki kaşı da yarılmış, yüzünün her yeri ezik morluklarla doluydu. içeri giren ikiliyi gördüğünde, elindeki toz pembe bardağı masaya bıraktı ve ayağa kalktı. renjun derin bir nefesle uzun boylu adama doğru yürümeye başladı.

küçük adam kendisine yaklaştıkça gülümsedi lucas. özlemişti. tam bu özlemini getirmek için ismini seslendi çocuğun. ",renjun, gün çi-" sözünü bölen, renjun'in yüzüne sertçe yapıştırdığı tokattı. öyle şiddetliydi ki yüzü sağa dönmüştü. hiçbir şey yapmadı, tekrar gün çiçeğine döndü. renjun derin nefesler alırken bu kez de genç adamın gömleğinin iki yanını tuttu. "ne sikim yapıyorsun ha? aklımız çıktı anasını satayım! bıktım istediğin zaman çekip gitmeden! ne istiyorsun yukhei? bir gün endişeden ölüp gitmemi mi istiyorsun?" lucas ağlamaya başladığında küçüğü de göğsüne çekti. dakikalarca birbirlerine sarılıp ağlamaya devam ettiler, lucas'ın yaraları gün çiçeğinin gözyaşları ile iyileşti.

sohbet etmek istiyorum sizinle. nasıl gidiyor? lucas neden yaralı? ne oldu? tahminleri alayım

gün çiçekleri güne küstüğünde | lurenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin