4. Bölüm "İlan-ı Aşk"

61 16 19
                                    


Bugün benim için oldukça gergin bir gün olacak gibi. Caner'e ondan hoşlandığımı söyleyeceğim ancak bunun planını hiç yapmadım.

"Acaba kantindeyken herkesin içinde diz çöküp ona ilanı aşk mı etsem. Gerçekten saçmalamaya başladım. Sanki evlenme teklifi yapıcam. En iyisi onunla yalnız kalmayı başarırsam, söyleyeceğim ondan hoşlandığımı."

Bu sabah bir farklıydı diğer sabahlara göre. Sabah uyanıp pencereden dışarı baktığımda dışarıda bem beyaz gelinlik gibi bir kar örtüsü kaplamıştı her yeri. Elektrik tellerinin üzerinde bile karlar birikmişti. Bahçede kedim Mürsel karların arasından zıplayarak penceremin önüne geldi. Tam pencereyi açıp kucağıma alıcaktım. Tekrar bahçeye atladı ve gözden kayboldu. "Kedimin adı da garip kendiside garip."

Bugün karneleri alıyoruz. "Bu dönem pek ders çalıştım diyemem. Caner'i düşünmek zaten oldukça yıpratıcı,onunla nasıl kavuşacağım bilmiyorum. Acaba o da beni sevebilecek mi. Diğer yandan beynimdeki tümör iyileşecek mi? Bunun cevabını düşünüyorum. Hafıza kaybı yaşayacak mıyım? Bütün bu olayların yanında dersler çok önemsiz kalıyordu." Yarın da sömestır tatili başlayacak ve on beş gün sürecek. Tatilde annem Bursa Uludağ'a gideceğimizi söyledi.

Kahvaltımı yaptıktan sonra, klasik anne kız vedalaşma törenini yapıp okula gitmek için servise bindim.

Servisi süren şöför abi, çok hızlı kullanıyordu. Bu benim çok hoşuma gitmişti. "Bizim okul servisi diğer servislerden farklı olarak mavi renkteydi. Diğer okul servislerinin tamamı beyazdı." İçimden sömestr tatili bitikten sonra neden mavi renkte olduğunu öğreneceğim dedim.

Servisden iner inmez Melisa ile karşılaştık. Günlerdir onu görmemiştim ve onu çök özledim. "Melisa, nasılsın iyileştin mi?" "İyileştim Ece."

"Melisa, benim beynimde tümör olduğunu bilse kim bilir ne hissederdi. Ama bunu söylememeliyim. Çünkü boş yere beni seven bir insanı üzmek istemiyorum."

"Melisa benim Caner'den hoşlandığımı biliyor. Lakin Caner'in benimle ilgilenmeyeceğini düşünüyor. Aslında bende böyle bir şeyden şüphe ediyorum ama içimde kalmasını artık istemiyorum."

"Melisa, sana bir şey söyleyeceğim." "Ece, dinliyorum seni." "Ben bugün Caner'e açılacağım. Fakat bunu hiç planlamadım sence nasıl yapayım."

"Sakın kanka! Delirdin mi sen? Okulun en yakışıklı çocuğuna çıkma teklifi yapılır mı hiç? Sen bir ona bak bir de kendi haline bak." "Ne olmuş ne var halimde?" "Kanka bir kere sen güzel değilsin. Caner sana bakmaz!"

"Melisa normalde asla benim kalbimi kırmazdı ama konu ne zaman Caner olsa bu şekilde beni azarlıyor. Acaba o Caner'den mi ? Yok ya öyle olsaydı bana çok daha önce söylerdi."

Melisa'ya ne olursa olsun bugün Caner'e açılacağımı söyledim. O bunu duyduktan sonra dudak büzdü ve düşünmeye daldığını farkettim. Melisa ile beraber sınıfa girdiğimizde. Bütün erkekler her zamanki gibi Melisa'yı süzdüler. Melisa 1,78 boyunda yeşil gözlü beyaz tenli ve kestane renginde saçları vardı. Onun yanında ben kuru zayıf kısa bişey olarak kalıyordum.

Melisa ile ben her zaman oturduğumuz sıraya oturduk yine. Sınıfta Caner vardı. Tablete çok daldığı için bizi fark etmedi. Arkamı dönüp sürekli Caner'e bakıp dikkatini çekmeye çalıştım ancak işe yaramadı.

Sınıf öğretmenimiz içeri girdi ve bu dönem hakkında kısa klişe bir konuşma yaptı. Kendisi aynı zaman da edebiyat öğretmenimiz oluyordu. Tesadüfe bak ki onun da adı Caner. Ama kendisi bizim Caner'e görünüş olarak çok benzemiyor. Caner hoca Karadenizliydi ve kemerli uzun bir burnu vardı. Bize sürekli Temel ile Dursunun fıkralarını anlatırdı, boş vakitlerde.

Caner hoca,konuşmasını bitirdikten sonra listedeki sırayla teker teker herkese karnelerini vermeye başladı. Benden önce Melisa karnesini aldı. Onun dersleri çok çok iyiydi. Her zaman olduğu gibi yine takdir belgesi aldı. "Melisa, seni tebrik ediyorum. "
"Thanks Ece, bir gün bekli sende alırsın." Burada bir ima vardı ama sessiz kalmayı tercih edicektim.

Sıra bana geldiğinde karnemi almak için ayağa kalktım. Hocanın bana biraz Kızacağını anladım. Caner hoca İşaret ve orta parmağını birleştirip yanına gelmemi işaret etti. "Ece, neden derslerine çalışmıyorsun böyle giderse bu yıl sınıfta kalıcaksın." "Hocam ikinci dönem daha çok çalışıp notlarımı düzelteceğim." "Peki tamam şimdi git yerine otur."

Melisa'nın yanına gittiğimde. Küçümser bir gülüşle gözümün içine bakıyordu. Bu şekilde baktığını farkettiğimi anlayınca "Canını sıkma arkadaşım." Dedi. Bugün Melisa'ya bir şey olmuştu. Caner'e açılacağımı söyleyince birden karakteri değişmişti.

Herkes karnesini alıp dağılmaya başlayınca bende Caner'i aramaya başladım. Aşağıya kantine gidebileceğini düşündüm ve kantine inip baktım orada bulamadım. Okul bahçesine baktım yine bulamadım. Artık servis kalkmak üzereydi korna çalmaya başladı. Korna sesini duyup tam kafamı çevirdiğimde okulun kapısından Caner'in çıktığını gördüm.

Caner'e seslendim "Caner dur!" Caner şaşkın bir şekilde arkasını döndü. "Ne oldu Ece?" Ben başka hiç bişey söylemeden sadece ondan hoşlandığımı ve onu çok sevdiğimi söyledim.

Bir süre Caner düşündü. "Ben arkadaşın Melisa ile bugün bir ilişkiye başladım. Bu yüzden olmaz." Birden gözüm kararmaya başladı ve kendimi bir anda yerde buldum. Yere düşerkende okulun kapısındaki Demir korkuluklara başımı çarpmıştım.

Kendime geldiğimde hastanedeydim. Daha önce olduğu gibi başımda yine beyaz bir ışık vardı. Yanımda bazı kişiler vardı. Ama herkesi tanımıyordum. Yanımda annem, Melisa ve Caner hoca vardı. Bir de kim olduğunu bilmediğim saçlarını arkaya doğru taramış yakışıklı bir çocuk vardı...

Melisa gibi içini tam bilmediğiniz arkadaşlarınız varsa buraya etiketleyin.


Oy vermeyi unutmayalım. Sevgili okurlar.

İnstagram: omerfaruik

Umut Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin