golden vol.5

517 67 33
                                    

Harry içinden lanet okudu. Bu dediği de ne demek oluyordu? Louis homofobik miydi? Bütün geceyi bir homofobikle geçirmeye dayanamayabilirdi. Belki de sadece basit ve zararsız bir yorumdu. Harry düşüncelerinin çok kalabalıklaştığını hissetti ve gerçekliğe, Louis'ye geri döndü.

Louis hâlâ parlak mavi gözleriyle gözlerinin içine bakıyordu. Harry soru soracak gibi olduğunda Louis devam etmeye karar verdi.

"Yani yanlış anlama beni.. Gerçekten... Erkeklerden hoşlanmıyor değilim. Sadece-"

Harry'nin kafası Louis'nin her kelimesiyle daha da karışıyordu. Erkeklerden hoşlanıyor muydu yani? O zaman bir erkekle partner olmasındaki sorun neydi?

"-daha önce hep kadınlarla ilişki yaşadım ve insanların gözünde de heteroseksüel biriyim-"

Şey, mental olarak Louis gerçekten kötü bir durumda olmalıydı. Kim böyle bir şey diyebilirdi ki? Harry, cinsel yönelimleri keşfetmenin kolay olmadığını ve kendine bir etiket vermenin dünyanın en zor şeylerinden biri olduğunu biliyordu. Genelde kendisine biseksüel dese de çoğu zaman kendini hiçbir etiketle tanımlamamayı daha kolay ve rahatlatıcı buluyordu.

Louis'nin kırılmış biri olduğunu düşündü Harry, aynı onun gibi ama farklı şekillerde. Louis'nin hâlâ devam ettiğini fark etti.

"-bu yüzden aslında bana kadın bir partner vereceklerini düşünmüştüm. Beni yanlış anlamanı ve tanımanı istemem Harry, sadece seninle aklımdakileri paylaşmak istedim."

Harry oğlan için üzüldüğünü hissetti, böyle hissetmesi onun suçu değildi. Yetiştirildiği toplumun ve içinde bulunduğu sektörün baskısı nedeniyle böyleydi. Ona beklentiyle bakan mavi gözlere baktı, üzülmeyi hak etmeyen güzel gözlere.

Harry sonunda bir şeyler dediğinde Louis üzerindeki yükün kalktığını hissetti. Yanlış bir şey söylemek istemiyordu ama içinden geçenleri bir anda Harry'e söyleyivermişti. 

"Louis sorun değil. Ama umarım bir gün kendinle barışır ve daha açık olursun." Louis'nin gözleri dolmaya başlamıştı.

"Korktuğunu biliyorum çünkü ben çok açığım." Kendini kanıtlamak ister gibi etrafında döndü. Louis bu hareketi karşısında kıkırdayınca içi ısındı. Daha yeni tanıştığı bu küçük oğlanı mutlu etmek için her şeyi yapabilirmiş gibi hissedince korktu, ona neler oluyordu böyle?

"Teşekkürler anladığın için Harry..." dedi Louis, "Bu arada, ojelerine bayıldım."

Harry şaşırarak ellerine baktı, Louis'nin dikkati çok çabuk dağılıyordu. Altın rengi ojelerini Louis'ye gösterdi, oğlan büyük bir dikkatle ojeleri inceledi, hoşuna gitmiş görünüyordu.

"Beğendiysen belki bir gün sana da süreriz, ha? Ne dersin?" Louis gülerek kafasını salladı, bir gün... Evet, bir gün sürebilirlerdi belki, bu fikri beğenmişti.

"Kokteyl başlamak üzere, fotoğrafları çektirsek iyi olur" dedi Harry. "İyi hissediyor musun? Ben bütün gece hep yanında olacağım, seni bırakmam merak etme. Bir şey seni rahatsız ederse söylemen yeterli." Harry bu küçük ve hassas çocuğu korumayı bu geceki görevi haline getirmişti.

Louis sessizce "Teşekkürler Harry." diyince Harry gülümsedi ve beraber fotoğraf çektirmeye giderken onu yönlendirmek için elini Louis'nin beline koydu. Louis'nin bu dokunuştan irkildiğini fark ettiğinde elini hızlıca çekti.

Tekrar girebilmesi için kolunu uzattı, Louis önce tereddüt etse de Harry'nin koluna girdi ve onları fotoğrafçıların olduğu yöne yönlendirmesine izin verdi.

Sonunda fotoğraflarının çekildiği kırmızı halıya ulaştıklarında Harry sayesinde en çok fotoğrafı çekilen çift onlardı. Louis ne tarafa bakacağını kestiremiyordu, daha önce de bazı etkinliklere katılmıştı fakat hiçbiri bu kadar büyük çaplı değildi. Kendi başına gittiği etkinliklerde fotoğrafçılar fotoğrafını çekiyor eğer kendisini tanıyan çıkarsa birkaç poz daha vermesini rica ediyorlardı ve bu maksimum beş dakika sürüyordu. Şu an ise en az on dakikadır poz veriyorlardı ve insanlar hala fotoğraflarını çekmeye devam ediyordu. Louis'nin gözleri gerçekten kamaşmıştı. 

Fotoğraf çekinmeye başlamadan önce Harry kulağına "Benden bir adım önde durursan aynı boyda görünürüz" diye fısıldayıp ona göz kırpmıştı. Louis tam ona dönüp laf edecekken Harry onu hafifçe öne ittirmiş ve fotoğrafçılara gülümsemeye başlamıştı bile. Louis bunu ona sonra soracağını aklına not ettikten sonra o da fotoğrafçılara gülümsemeye başlamıştı.

Önce sadece Harry diye bağıran fotoğrafçılar birkaç saniye sonra onun da ismini öğrenmişlerdi ve her yerden birileri Louis diye bağırıyordu. Arada dönüp arkasına baktığında bay profesyonel fotoğraflanan kişi Harry'nin, kendini beğenmiş bir şekilde fotoğrafçılara baktığını gördü ve onu taklit edebileceğini düşündü. Ne kadar model olan kendisi olsa da Harry'nin bu sektörde çok daha fazla deneyimi vardı ve Louis de ondan bir şeyler öğrenebilirdi.

Elini bazen cebine koyuyor, bazen de arkasında tutuyordu. Gülümsemiyor ve etrafa ciddi bakışlar atıyordu. Louis de tek elini cebini koydu ve Met Gala'da olmanın mutluluğuyla geldiğinden beri yüzünde olan tebessümü sildi. Ve gözlerini kısarak etrafa bakmaya başladı, şu an umarım iyi görünüyorumdur diye de içinden dua ediyordu. 

Arkadan Harry'nin kıkırdadığını duydu ve döndü. 

"Yine ne var?"

"Benim gibi mi poz veriyorsun?" dedi Harry dünyadaki en etkileyici gülümsemeyle.

"Evet, nolmuş? Beğenmedin mi?"

"Hayır, hayır..." diyerek kafasını salladı, gözleri parlıyordu.

"Kesinlikle altından daha çok parlıyorsun bebeğim."

fine line || l.s.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin