241 44 34
                                        


"Hassiktir."

Hoseok, tek kaşını kaldırıp karşısındaki adama bakarken kapının çalmasıyla bakışlarını ondan çekerek odadan çıktı.

"Şu çantaları tut. Ne bok yediğini bilmediğim için her şeyi almak zorunda kaldım."

Jimin, ellerindekileri Hoseok'un kucağına ittirip içeri girdi ve ceketini çıkardı. Gözleriyle Hoseok'un vücudunu süzerken herhangi bir yarası olmadığına emin olup salona girdi. Hoseok da Jimin'in arkasından giderken arkadaşının birden durmasıyla hızını yavaşlatamadan ona çarptı.

"Neden birden duruyorsun be?"

Jimin ise Hoseok'a cevap vermeden içerideki adama bakmaya devam ediyordu. Adam da Jimin'in bakışlarına karşılık verirken, Hoseok ne olduğunu anlayamadan Jimin'i dürttü.

Jimin, şaşkın bakışlarını Hoseok'a çevirip aralanan ağzını kapattı ve eliyle karşılarındaki adamı gösterdi,

"Onu mu iyileştirmemi istiyorsun?"

Hoseok, kafasını yukarı aşağı sallarken problemin ne olduğunu düşünüyordu fakat bir cevap bulamadan Jimin'e bakmaya devam etti.

"Seni aptal, ülkede aranan bir katili evine mi getirdin?"

Hoseok, duyduklarının doğru olup olmadığını anlamak için koltuktaki adama baktı. O kadar savunmasız görünüyordu ki Jimin'in onu başkasına benzettiğini düşündü.

"Eminim başkasından bahsediyorsun."

Jimin, gözlerini kısarak Hoseok'a bakıp bir şey söylemeden cebindeki telefonunu çıkartarak bir şeyler yazdı. Jimin'in bu hareketiyle, adam huzursuzca kıpırdansa da olduğu yerde oturmaya devam etti.

Hoseok, Jimin'in kendisine uzattığı telefonu alarak ekrana baktı. Bir gazete haberi gördüğünde ise kendi kendine mırıldanarak okudu,

"Güney Kore tarihinin en tehlikeli seri katili: Min Yoongi."

Hoseok, Jimin'e ve karşısındaki adama kısaca bakıp habere geri dönerek fotoğrafa baktı. Karşısındaki adam, fotoğraftakine oldukça benziyordu fakat...

"Hoseok, senin kadar aptalını daha önce hiç görmemiştim."

Jimin Hoseok'un elindeki telefonunu alıp getirdiği çantalarla adamın yanına gitti, yarasını ve Hoseok'un getirdiği kremleri incelemeye başladı. Kısa bir sürenin ardından çantasından birkaç kutu çıkarıp adamın yarasına sürmeye başladı.

"Min Yoongi, duyduğuma göre kurbanlarından birçoğu doktormuş. Umarım bu iyiliğimi unutmazsın."

Hoseok, göz devirip çantasını toplayarak ayağa kalkan Jimin'e baktı,

"Bu kadar mı?"

Jimin, omuzlarını silkip çantasını kapının yanına koyup eliyle Yoongi'nin yanındaki kremleri işaret etti,

"Kendisi halletmiş, yapacak pek bir şey kalmamıştı."

Hoseok, Jimin'i kafasını sallayarak onaylayıp Yoongi'nin karşısındaki koltuğa oturdu. Kendisi doğrudan Yoongi'ye bakarken, Yoongi de boş bakışlarını Hoseok'a çevirmişti.

"Beni direğin altına geri götürme şansın var mı?"

Yoongi'nin sessizliğini bozup sorduğu soru, Hoseok'un kahkaha atmasını sağlarken Yoongi gözlerini devirerek onu izledi.

"Birazdan seni almaya gelirler. Bu soruyu onlara da sor, belki bırakırlar."

Hoseok, bakışlarını Yoongi'nin yüzüne odaklayıp vereceği tepkiyi görmek istedi fakat Yoongi, yalnızca yüzünü buruşturdu.

"Bırak da iyileşeyim, böyleyken ölmem birkaç dakikamı alır."

Hoseok, yüzüne küçük bir tebessüm kondurup arkasına yaslandı. Ne yapacağını bilmiyordu fakat bir katile yardım etmesi gerektiğini düşünmüyordu. Yine de bu kadar aranan bir adam yakalandığında ölmesi fazla uzun sürmezdi, bu konuda oldukça haklıydı.

"Bu beni ne kadar ilgilendirir Min Yoongi?"

Hoseok bakışlarını Yoongi'de sabit tutarken, Yoongi gözlerini odanın içinde gezdirdi ve bir noktada durarak orayı işaret etti.

"Şunu ver de kimsenin elinde acizce ölmem gerekmesin."

Hoseok, Yoongi'nin gösterdiği yere dönerek neyden bahsettiğine baktı. Gördüğü tek şey masanın üstünde duran silahıydı. Ayağa kalkarak Yoongi'nin istediği şeye ulaşıp eline aldı. Yoongi, Hoseok'un isteğini yerine getireceğini düşündüğü sırada Hoseok, elindeki silahı daha uzak bir köşeye koyup Yoongi'ye döndü,

''İyileşmeni beklememi söylemedin mi?''

Yoongi yine o boğuk sesleri çıkardığında, Hoseok kafasını iki yana sallayarak oturduğu yere geri döndü. Jimin de o sırada elinde oldukça geniş bir kazak ve bir eşofmanla gelip kıyafetleri Hoseok'un üstüne attı,

''Pekala aptal, 'iyi polis' olup ona burada bakacaksan ihtiyaçlarını gidermesine yardımcı ol.''

Hoseok elindeki kıyafetlere bakıp gözlerini Yoongi'ye çevirdiğinde, onun yüzünde saniyelik bir sırıtış gördüğüne yemin edebilirdi fakat Yoongi, oldukça ciddi görünüyordu.

''Kendisi yapamaz mı?''

Hoseok'un büyük bir umutla sorduğu soru, Jimin'in kafasını iki yana sallayarak bakışlarıyla Yoongi'yi işaret etmesini sağladı,

''Böyle göründüğüne bakma, oldukça fazla kan kaybetmiş. Eminim biz odadan çıktıktan sonra olduğu yere sızacak.''

Hoseok, kafasını sallayarak yeniden ayağa kalkıp Yoongi'nin yanına oturdu. Jimin'in güzelce sarıp sarmaladığı yaraya baktı. Eskisinden daha iyi görünse de hala pek de iyi olduğu söylenemezdi.

''Ben çıkıyorum, odana birkaç ağrı kesici bıraktım. Onlar da işe yaramazsa beni ararsın.''

Jimin ceketini giyip çıkacağı sırada Yoongi ve Hoseok'a baktı. Yoongi şu an oldukça zararsız görünse de ne olacağı belli olmazdı ve arkadaşını onunla yalnız bırakmak hiç içine sinmiyordu.

''Kendine dikkat et.''

Jimin, huzursuzca mırıldanıp Hoseok'a baktı. Hoseok da onun ne demek istediğini anlamış olacak ki küçük bir tebessümle onu onayladı.

''Hey, Min Yoongi! Ona bir şey yapmaya kalkarsan seni kendi ellerimle öldürürüm.''

Yoongi yarım ağız gülerek Jimin'e baktığında, Jimin rahatsız olarak boğazını temizleyip odadan çıktı. Kısa bir süre sonra dış kapının da sesi duyulduğunda Hoseok, derince bir nefes alıp Jimin'in getirdiği kazağı Yoongi'ye giydirmek için onu doğrulttu.

Yoongi hareket etmenin verdiği acıyla dişlerini sıkarken, bakışları Hoseok'la kesişti. Hoseok herhangi bir şey söylemeden kazağı Yoongi'nin boynundan geçirip kollarını sokmasına yardımcı olduktan sonra eşofmanı Yoongi'ye uzatıp ayağa kalktı.

''Acını saklamaya çalışma, acı çektiğini ikimiz de biliyoruz.''

Hoseok, mutfağa giderek dolabın karşısına geçip ona ne yedirmesi gerektiğini düşündü. Sonunda gözüne çarpan, birkaç gün önce yaptığı çorbayı ısıtarak Yoongi'nin yanına geri döndü.

Yoongi, pantolonunu çıkarmıştı fakat Hoseok'un verdiği eşofmanı giymeden kendini boylu boyunca koltuğun üstüne atmış ve öylece uyuyakalmıştı.

Yüz hatları o kadar keskindi ki uzaktan bakan biri bile onun tehlikeli olduğunu düşünürdü fakat Yoongi, ellerinin arasında sıktığı eşofmanla o kadar masum görünüyordu ki Hoseok aranan Min Yoongi'nin, karşısındaki adam olup olmadığına emin olamıyordu.

"Bu işin içinde bir şeyler var Min Yoongi, onu bulmadan senden kimseye bahsedemem."



**



criminal | yoonseokHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin