''Hay sikeyim! Ortalığı dağınık bırakmamasını ona söylemiştim.''
Yoongi, yalnızca birkaç saniye önce büyük bir gürültüyle uyanmıştı ve henüz gözlerini aralayamadan Hoseok'un sesini duyarak durmuştu.
Hoseok söylenmeyi ve gürültüyle hareket etmeyi bırakarak Yoongi'ye döndü,
''Bu sese uyanmadı, ölmüş mü? Jimin ona iyi bakmanı söylemiştim, lanet olsun.''
Yoongi, Hoseok'un bu panik haline gülmek istedi fakat bir yandan da endişelenmekte haklı olduğunu biliyordu. Cesedinin bu evde bulunması halinde, Hoseok'un başı büyük belaya girerdi.
''Bu kadar çabuk ölmeyi düşünmüyorum.''
Hoseok, Yoongi'nin sesini duymasıyla rahat bir nefes alarak işine geri dönerken Yoongi de yatmaktan vücudunun uyuştuğunu hissetti. Mutfağa doğru giden Hoseok'un ardından yavaşça kalktığında, birkaç saniye karnını tutarak soluklandı.
''Bir şeyler yemek istemediğine emin misin?''
Yoongi, kafasını yukarı aşağı sallayarak Hoseok'un sabah bıraktığı tepsiyi her yere döktüğünü görüp yarım ağız güldü. Hoseok, buna bozulsa da ses çıkarmadan bulduğu tüm temizlik malzemelerini getirip hepsini teker teker denese de lekeyi bir türlü çıkaramadı.
''Denememe izin ver.''
Yoongi elinde birkaç küçük şişeyle geri döndüğünde, Hoseok pes ederek kenara çekilip Yoongi'ye yer açtı.
''Bu kadar beceriksiz olduğuna inanamıyorum.''
Hoseok ona ters bir bakış atıp sakin kalmak için derin nefesler alırken, Yoongi kendi getirdikleriyle Hoseok'un getirdiği malzemelerden birkaçını karıştırıp lekeli yerlere sürdü ve bir süre bekledi. Daha sonra Hoseok'a silmesini söyleyerek koltuğa geri oturup soluklanmaya başladı.
Hoseok, neden yarım bıraktığını anlayamadan Yoongi'nin dediğini yaparken lekelerin gerçekten çıktığını gördü.
''Tanrım... Min Yoongi, beni korkutuyorsun.''
Yoongi, yüzünde acı dolu bir ifadeyle otururken Hoseok'a göz kırpıp elini karnından çekti ve o anda ikisi de Yoongi'nin elindeki kanı gördü.
''Lanet olsun, neden hala kanıyor?''
Hoseok, bilmediğini göstermek için omuz silkip telefonunu eline alarak odadan dışarı çıktı. Geri geldiğinde elinde oldukça geniş bir kazak ve ağrı kesici vardı.
''Jimin birazdan geleceğini söyledi, ağrı kesici almanı ve yalnızca uzanmanı istedi.''
Yoongi, Hoseok'un elindeki ilaca kuşku dolu bir bakış attığında Hoseok sıkıntıyla oflayarak elindeki ilacı geri götürmek için arkasını döndü,
''Aptalın tekisin, seni öldürmek isteseydim bunu sen uyurken yapardım.''
Yoongi, Hoseok'un kendisine zarar vermeyeceğini biliyordu. Hoseok kimseye zarar vermezdi. Uzun süredir aklını kurcalayan bu polisi nereden tanıdığını hatırlamıştı fakat görünüşe bakılırsa Hoseok onu hatırlamıyordu.
''Tamam, üzgünüm. Geri gel.''
Hoseok, alay ve sinir karışımı bir yüz ifadesiyle Yoongi'ye ilacı verip karşısına oturdu ve dayanamayarak sordu,
''O karıştırdıkların neydi ve lekeli yerler nasıl eskisinden daha temiz olabildi?''
Yoongi ilacı içerken omuz silkti,
''Gizli karışımım, birkaç gün öncesine kadar işime oldukça yarıyordu.''
Hoseok, dehşet içinde Yoongi'ye bakarken neden hala onu evinde tuttuğunu ve bu fikrin ne derece sağlıklı olduğunu düşünüyordu.
''Aman Tanrım, sen-''
Hoseok sözünü bölen zil sesini duyduğunda, hala aynı dehşet ifadesiyle Yoongi'ye bakıyordu. Kendini toparlayarak kapıyı açmaya gittiğinde Yoongi, Hoseok'un ardından gülüyordu.
''Ne yaptın da yaranı açtın? Dikiş istememesi için dua ediyordum.''
Jimin de Hoseok'un az önce yüzünde yer edinmiş olan endişeli ifadeyle içeri hızlı bir giriş yaparken Yoongi kafasını iki yana salladı.
''Hayır, gerek yok. Birçok kez bıçaklandım, yakında iyileşecektir.''
Jimin kafasını onaylamaz bir şekilde iki yana sallarken, Yoongi'nin karnına bakmak için gerekli olan eşyalarını çıkarıyordu. Hoseok, ne yapacağını bilemeyerek Jimin'i izlemeyi bırakıp Yoongi'ye döndüğünde, Yoongi'yle bakışları kesişti.
''Eski yaralarını gördüm, onları birçok kez inceleme fırsatım oldu. Kesin bir şey söyleyemem ama hiçbiri bu kadar kötü görünmüyordu.''
Jimin, Yoongi'nin yanına yavaşça otururken fazla kan kaybetmediğini görüp biraz olsun rahatlamıştı.
''Belki de dikişlerini burada halletmelisin.''
Hoseok kendine dönen bakışları gördüğünde, geri adım atmak istese de yapmadı. Yüzlerinde tuhaf bir ifadeyle kendisine bakan Jimin ve Yoongi, açıklama bekliyor gibi görünüyordu.
''İlk başta dikişe gerek olmayacağını düşündüğüne göre büyük bir şey olmasa gerek.''
Yoongi'nin dudakları, Hoseok'un sözlerinden sonra alayla yukarı kıvrıldı,
''Bir de bana sor.''
Jimin, Hoseok'un söylediği şeye ne kadar çok güvendiğini onun yüzünde görebiliyordu fakat bunu yapması mümkün değildi.
''Bunu yapamam, beni oldukça aşar.''
Hoseok, ellerini göğsünde bağlayıp tek kaşını kaldırarak Jimin'e kendinden emin bir bakış attı,
''O zaman bunu yapabilecek birilerini bul.''
Jimin duyduğu sözlerin ardından güçlü bir kahkaha atarken, hiç olmadığı kadar sinirli görünüyordu.
''Üzgünüm Hoseok fakat ne senin için ne de seri katil arkadaşın için kendimi yakarım. Bir kızım var ve her şeyden önce onu düşünmeliyim.''
Hoseok da ciddi bir ifadeye bürünürken, Yoongi aralarına girip girmeme konusunda tereddüt ediyordu.
''Ne yani, yardım etmek istemediğini mi söylüyorsun?''
Yoongi, yanında oturan Jimin'in gerilen bedenini hissettiğinde yavaşça onun koluna dokundu. Jimin, bu dokunuşla biraz daha kendine gelmişti.
''Beni kızımla tehdit ettiği halde bu adam için elimden gelen her şeyi yapıyorum.''
Hoseok, Jimin'in dediklerini duyduğunda bakışlarını Yoongi'ye çevirdi.
''Bunu gerçekten yaptın mı?''
Yoongi, omuz silkerek kafa salladığında Hoseok boş gözlerle ona bakmaya devam etmişti. Yoongi bu bakışlardan rahatsız olup huzursuzca kıpırdandı.
''Hadi ama, bunu ciddiye alacağını düşünmedim. Kendime rastgele kurban seçmiyorum. Öldürdüklerimin heps-''
Yoongi kendisine bakan Jimin ve Hoseok'un meraklı gözlerini gördüğünde, gereğinden fazla detay verdiğini fark ederek küfretti.
''Neden bu işe bulaştın Yoongi? Bana anlatırsan sana yardımcı olabilirim.''
Hoseok, ne kadar ılımlı yaklaşsa da Yoongi'nin gözleri oldukça soğuk bakışlara sahipti.
''Size veya ailelerinize zarar vermeyeceğimi bilin, yeter.''
××

ŞİMDİ OKUDUĞUN
criminal | yoonseok
Fiksi Penggemar"Seni ihbar etmeliyim Yoongi ama neden yapamıyorum?"