Yoongi sabah keskin bir acıyla uyandı. Nerede olduğunu anlayamadan doğrulacağı sırada karnındaki yanma hissi, ona dün gece olup biten her şeyi hatırlatmaya yetti. Acıyla inleyip geri yatarken üstündeki yorganı daha da yukarı çekip gözlerini kapattı.Bu kadar güçsüz olup bir polisin eline düştüğü için kendine o kadar sinirliydi ki öfkesini neyden çıkaracağını bilmiyordu. Avuçlarının arasındaki yorganı biraz daha sıkarken ne zaman uyuduğunu hatırlamadığını fark etti.
Kazağını giydiren Hoseok, eşofmanı kendi başına giymeye çalışması ve sonrası... Sonrası yoktu.
Hoseok'un verdiği eşofmanı giymek için karnını o kadar zorlamıştı ki nefes alamadığını hissederek kendini zorla koltuğa atmıştı. Daha sonrasına dair hatırladığı bir şey yoktu fakat şimdi üstünde bir yorgan ve eşofman vardı.
"Uyanmışsın."
Yoongi, gözlerini odaya giren Hoseok'a çevirdi. Üstündeki boğazlı siyah kazak ve altındaki siyah kot pantolonu birbirini tamamlamış, güzel bir görünüm yaratmıştı.
"Mecbur kaldım."
Hoseok, belli belirsiz gülüp eliyle yan taraftaki mutfağı gösterdi.
"Ağrıların uyandırdıysa içerideki masanın üstünde her şey var, oradan alırsın."
Hoseok, arkasını dönüp odadan çıkacağı sırada bir şey unutmuş gibi tekrar arkasını dönerek Yoongi'ye baktı,
"Seni evde yalnız bırakmak istemezdim ama acil bir işim çıktı, Jimin de birazdan gelir."
Yoongi göz devirerek kafa sallayıp Hoseok'u onayladı. Onun bu halde hiçbir yere gidemeyip hiçbir şey yapamayacağını Hoseok da çok iyi biliyordu fakat onunla alay ediyordu.
"Tüm gün yüzünü görmemek güzel olur, endişelenme."
Hoseok alayla gülerek tek kaşını kaldırdığında, Yoongi tehlikeli sularda olduğunu biliyordu fakat laflarını esirgemeden söylemeye devam ediyordu.
"Yüzümü görmeyeceğin başka yerler de var, biliyorsun. Geçerken bırakmamı ister misin?"
Yoongi, her yerinden sahtelik akan bir gülümsemeyle Hoseok'a karşılık verdi,
"Böyle iyiyim, teşekkürler."
Hoseok, üzülmüş gibi yaparak dudaklarını büzüp omuz silkerek odadan çıktı. Birkaç dakika sonra kapı sesi duyulduğunda, Yoongi ayağa kalkmayı denedi. Dün geceden beri aynı yerde yatıyordu ve artık her yeri ağrımaya başlamıştı.
Yoongi, zorlanarak ve uzun uğraşlar sonucunda da olsa ayağa kalkmayı başardığında, derin bir nefes alıp gülümsedi. Elini karnına koyarak yavaş adımlarla mutfağa ulaşmaya çalıştı.
Daha fazla hareket edemeyeceğini fark ettiğinde koridorun duvarına yaslanıp nefeslendiği sırada, anahtar seslerini ve daha sonra kapının açılma sesini duydu fakat umursamadı.
Hoseok bir şey unutmuş olmalı, diye düşündü ve onunla ilgilenmeden gücünü toplamaya çalıştı fakat bu uzun sürmedi. Duyduğu tiz çığlık, kapattığı gözlerini açmasını sağlarken karşısındaki Jimin'e boş bakışlarından birini sundu.
"Min Yoongi, eğer kaçmaya çalışıyorsan beni öldürmeden git. Kızım daha çok küçük."
Yoongi, aynı boş bakışlarıyla Jimin'e bakmaya devam ediyordu fakat Jimin, açtığı kapıyı sonuna kadar aralamış Yoongi'nin çıkmasını bekliyordu.
