1

60 6 16
                                    

Soğuk hava tenime işlerken biraz olsun ısınmak için ellerimi montumun cebine soktum. Beklemekten her zaman nefret etmişimdir. Hayat felsefem 'bekleyen olma beklenilen ol' fikrine çok daha yakın. 

Siyah araba önümde durduğunda şoförün kapıyı açması için bekledim. Beklemekten bu kadar nefret ederken elegant görünmek için hareketlerimde beklemek zorundaydım. Masaya oturmak için sandalyenin çekilmesini bekle, arabaya binmek için kapının açılmasını bekle, alaşağı etmek için hamle yapmasını bekle... Arabaya bindiğimde hemen telefonumu çıkarıp twittera girdim. Gizli sosyal medya hesabıma ayırabileceğim zamanın arabadaki kısacık zaman olması üzücü. Komik birkaç tweeti favladım ve telefonu kapatıp arkama yaslandım. Kayıp giden insanların yüzlerini çıkarmaya çalışmak da başka bir eğlence aktivitem. 

"Yorucu bir gün müydü Hazel hanım?" asla sessiz sedasız gidemiyoruz şu yolu.

"Elbette" cevabını bildiğin soruları sormak ne işe yarıyor olabilir ki? Süt beyaz mı? diye sorsam ve karşılığında evet cevabını alsam bana ne gibi bir şey katmış olur? 

Rezidansın otoparkına girdiğimizde yanıma bıraktığım çantamı aldım. Şoför kapıyı açtığında indim ve günün geri kalanında evde olacağımı bu yüzden gidebileceğini söyledim. Girişe ilerlerken bir kez daha buranın neden en sevdiğim mekan olduğunu hatırladım. Yankı sayesinde kulaklarıma melodi gibi gelen topuklularımın sesini duymak. Bu bebeklere bir servet verdim tabiki konuşacaklar. Asansörde 41'e bastım. Manzarası harika olmasa 41.katta falan yaşanmaz asansör bile 10 dakikada çıkabiliyor. Daha hiç denk gelmesem de asansörün bozulduğunu hayal edemiyorum. Direkt otele giderim herhalde kalmaya. Sonunda katıma geldiğimde inip kapıyı açtım. Evet ne kadar sevsem de topuklularımı fırlatıp kendimi koltuğa attım. Ellerimi çarpıp

"Alexa pencereleri aç" boydan boya cam olması bu evin en sevdiğim özelliği sanırım. Perdeler kalktığında kalkıp cama yaklaştım. Burdan aşağı bakmak bana kendimi hep güçlü ve hırslı hissettirir. Sen yukardasın Hazel, oradaki milyonlarca insandan yukardasın. Rakiplerinin üstündesin. Evet egomuzu da doldurduğumuza göre şimdi sıra rahatlamada. 

"Alexa çello coverları çal" küveti doldurup banyo bombasını da içine attım. Bugün için mor en uygunu bence. Kıyafetlerimi çıkarıp küvete girdim. Sürekli uyuyakaldığım için telefonuma bir buçuk saat sonrasına alarm kurdum. Kafamı geriye atıp gözlerimi kapattım. Ama uyumak hak getire daha rahatlamaya bile başlayamadan telefonum çalmaya başladı. Elimde görmeden kapatsın diye telefonu iki tur çevirdim ama kapatmayınca istemeye istemeye çağrıyı cevapladım.

"Hazel Hanım, Crystal Tower projesini kaybettik" bu proje benim şirketin başına geçtiğimden beri yapacağım en büyük proje olacaktı.

"Size bir ton para ödüyorum ama siz bir projeyi bile becerip alamıyor musunuz?" histerik bir şekilde güldüm. Kaybetmek, bana resmen bir hakaret.

"Asır mı aldı?" derin bir nefes verip duştan çıktım. Tadını bile çıkarttırmadılar inanılmaz.
"Evet efendim" bornozumu giyerken yapılacakları düşünüyordum. Birincisi; yenilgiyi kabullenip başka projelere yönelmek. Evet, mizah anlayışım çok gelişmiş. Bu şıkkı geçtiğimizde elimizde iki seçenek kalıyor. B planı B.1; Balaban Holding'in başını belaya bulaştıracak bir tezgah kurmak. Fazla canice durursa diye B.2; İşbirliği yapmayı teklif etmek. Sanırım ben en mantıklı olanıyla devam edicem.

"Şu kovulan çalışanı bul bana" telefonu kapatıp odama geçtim. Birini ikna ederken ne giydiğin çok önemlidir. Mesela fazla rahat giyinirseniz, sizin dikkate alınmayacak umursamaz biri olduğunuzu düşünürler. Ya da fazla resmi giyinirseniz bu sefer sizinle iş yapmaktan korkarlar. Arasını tutturmak herkesin yapabileceği bir şey aslında ama çoğu üstünkörü insan bunu umursamaz. Beyaz bir tişört altına da dar bir kot giydim. Bu kıyafetin spor kısmı şimdi klasik. Bej rengi blazer bir ceket geçirip daha koyu tonu olan bir stiletto giydim. Giydiğim her şey yakışıyor resmen. Saçlarımı at kuyruğu yapıp aşağı indim. Şoföre gelme dediğim için spor arabamı aldım. Araba sürmeyi sevmiyorum. Ben daha çok araba ilerlerken akan yaşamı izleme taraftarıyım ama zorunluluklar değil mi?

MİNTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin