Öncelikle selamlar herkese.Yeni bir kurguyla karşınızdayım.Bu yazıbiliyorum.Bu yazıyı ABKÇ'a ithafen yazıyorum.Hikayemi okuyup bana destek veren herkese ithafen yazıyorum.
Hala benimle misiniz bilmiyorum ama ben bir karar aldım.Yalnız olsam dahi yazacağım.Kimse sevmese bile seveceğim ben bu satırları.
Bu satırı okuyan herkesleri kocaman öpüyorum.Kendinizi yalnız hissetmeyin.Bu satırın altına dilediğinizi yazabilirsiniz.Dertleşebiliriz.
Şimdi sizi yeni kurgumla baş başa bırakıyorum ve öpüyorum.
Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorummm.
:)Gözlerimi açtığımda yeni bir kabus mu başlıyordu yoksa bitiyor muydu emin değildim lakin gözlerimi açmam gerektiğinin bilincindeydim.Zor da olsa bir şekilde gözlerimi aralayıp odamın tavanına baktım.Gördüğüm rüyanın etkisiyle ter içinde kalmıştım...O geceden kurtulmanın bir yolu olmalıydı.Hafızamdan atmam gerekiyordu biliyorum.Döt yıl geçmişti üstünden.Koskoca dört yıl.Ama hafızam bana ihanet edercesine her gece o geceyi yaşatıyordu sanki.Dört yıl değil yüz yıl bile geçse unutamayacaktım biliyordum.
Kulağıma gelen müzik sesi ağrıyan başımı tutmama sebep olurken salondan gelen kahkaha sesleri Aylin'in arkadaşlarının geldiğini anlamama sebep oldu. Yavaşça yatağımdan çıkıp üşüyen ayaklarımı soğuk mermere değdirdim ve sakin adımlarla dolabımın yanına gidip ayaklarıma pofuduk çoraplarımı giydim.Yerde duran siyah ceketimi alıp salona doğru yürürken başıma giren ağrıyla yüzümü buruşturup elimle alnımı ovdum.
Salona girdiğimde tüm bakışlar bana dönse de umursamayıp Aylin'in yanına gittim ve onun koluna dokunup benimle gelmesi için kaşımla işaret ettim.
Kafasını salladı ve beni takip etti.Hızlı adımlarla salondan çıkarken sesimin duyurmak için yüksek sesle konuştum.
"Yaklaşık iki gündür doğru düzgün uyuyamıyorum bile ve sen cidden şöyle bir durumda evde parti mi veriyorsun?"
Dediğim şeye karşı kafasını olumsuz anlamda hızlı bir şekilde sallayıp konuştu "Hayır asla öyle bir durum yok.Senin kötü bir durumda olduğunu bile bile çağırır mıyım ben onları eve.Ben davet etmedim onları emrivaki geldiler.Birden kapının önünde olduklarını söylediler.Geri çeviremezdim.Lütfen kırılma bana."
Yüzüme benden özür dilercesine bakıyor ve gözlerini gözlerime dikerek benim ne tepki vereceğimi kestirmeye çalışıyordu.
Onun suçu olmadığı ap açık bir şekilde belliydi.Arkadaşlarını kapıdan geri çeviremezdi biliyordum.Fakat o kadar uykusuz ve yorgundum ki gülümseyecek dahi halim yoktu.
Ona kafamı sallayıp adımlarımı mutfağa doğru yönlendirdim ve içeriye girdim.Kahvelerin olduğu dolabı açtım fakat gördüğüm şey tam anlamıyla hayal kırıklığıydı.Kahveler bitmişti ve yenisini almayı unutmuştum.Bu sıralar her şeyi unutup duruyordum.Ve kahveleri almayı unutmak baş ağrım için çok kötü olmuştu.
Kahve olmadığından dolayı masada duran ağrı kesici hapı alıp ağzıma attım ve çeşmeden doldurduğum suyu hapla beraber içtim.O sırada guruldayan karnım bana saatlerdir hiçbir şey yemediğimi hatırlatmıştı. Oflayıp buz dolabını açtım ve bayatlamış bisküvilerin birkaç tanesini ağzıma atıp buz dolabının kapağını yavaşça kapattım.Yiyecek bir şey bulamadığımdan dolayı tam mutfaktan çıkıyordum ki balkonda erkekli kızlı bir grubu sohbet ederken yakaladı gözlerim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİGARAMIN İÇİNDEKİLER
Novela JuvenilAklım o gecede, kalbim o gecede.Bana bu geceyi unutturacak birisini tanıdım.Ama onunla beraber her şey tekrar ortaya çıkmış gibiydi.Tüm çıplaklığıyla.Tüm açıklığıyla.Bir yarışın içindeydik.Benim mi günahlarım daha fazlaydı yoksa onunki mi? Yoksa zat...