Okurken kesinlikle Lana Del Rey dinlenmelidir. Özellikle: Ultraviolance,Ride,Young And Beautiful,Video Games,Pretty When You Cry
****İnsanlar güçsüz oldukları için ağlamazlar. Yani ben genelde kaybetmekten korkutğum için ağlarım. Çünkü kaybetmek dünyadaki em berbat şeydir.
Hele ki o kaybetmekten korktuğun kişi canından da çok sevdiğin biriyse. İnsan bunu kaldıramıyo. Açıkçası ben kaldıramıyorum.
Ben o iğrenç duyguyu bir kere yaşadım.
İnsan gerçekten yıkılıyo ve toparlayamıyo. Çünkü öyle bi boşluk ki, kim gelse o boşluğu dolduramaz. O kadar yanlızsın ki kendini dipsiz bir kuyunun dibinde oturuyo gibi hissediyosun. İşte bu çaresizlik ve o kadar kötü ki insanı yavaş yavaş yok etmeye başlıyo.
Çaresizsin ve elinden geri getirebilmen için hiç bir şey gelmiyo. Bu o kadar kötü bir şey ki bir süre sonra kendini kaybediyo insan ve kendine zarar vermeye başlıyo. Belki inanılmaz bi şey ama bu hoşuna gidiyo.
Kendine zarar vermek hoşuna gidiyo. Zevk almaya başlıyosun,rahatlıyosun.
O demir parçasının etini parçalaması hoşuna gidiyo. Etrafın kırmızaya bulanması,damarlarındaki o sıcak kanın özgür olması hoşuna gidiyo.
Bir diğer yandan da böyle bir şey yaptığında bir süre o acıya odaklanıp içindekini unutucanı düşünüyo insan ama öyle olmuyo.
Çünkü keserken onun üçin kestiğini biliyosun. Onu düşünerek yapıyosun.
Bu ağlamana engel olmuyo. Hiç bir şey ağlamana engel olmuyo.
Daha sonra göz yaşları yaranın üzerine damlıyo ve o anki tatlı acı asla kelimelerle anlatılmaz. Tuzlu su. Resmen yarayı kavuruyo.
Bir de kesilen yeri ertesi gün yine kesmek. Üstünden geçmek. Ve tekrar göz yaşlarının damlaması. Çok acıtır ama asla içindeki acıyla yarışamaz.
Bir süre sonra artık olmucanı görürsün.
Umud etmek daha da acıtmaya başlar.
Ve artık nefes almak anlamsız gelir.
Sonrasını biliyosunuz zaten. Ölme çabaları.
İnsan korkuyo. Tekrar olur diye. Çünkü bu o kadar korkunç ki insanı mantıksız düşünmeye götürüyo. Pişman oluca şeyker yaptırıyo.
En kötü çok fazla acı çekmesine sebep oluyo.
Sanki kalbine milyarlarca hançer saplamışlar,ciğerlerini parçalamışlar ve her nefes aldığımda hem kalbin hem de ciğerlerin parçalanıyo.
Kendini çok korumasız hissediyo insan. Güven duygusu yok oluyo. Kendini hiç bir zaman güvende hissedemiyo.
Nefes alamıyo. Kalbini hissetmiyo. Ve her yer onun için siyah ve bulanık.
Hiç bir şeyi duymuyo. Anıları,keşkeleri,onun kahkahası ve beynini deşen cevapsız soruları dışında.
Bir süre sonra gözleri acımaya başlıyo ağlamaktan ama bu ağlamaya asla engel değil çünkü sadece o zaman rahat hissediyo.
Gülemiyo. Hiç bir şey hissedemiyo. Acı ve nefretten başka.
Bunları yaşayan bir insan kaybetmekten korkar. Hatta bu koskoca saçmalık dünyada tek korkusu kaybetmek tir.
Tekrar sevdiğiyle beraberdir ama yaşadığı depresyon her zaman onda bir iz olarak kalacaktır.
O kişi hiç bir zaman güçlü olmadığı için ağlamaz. Her zaman kaybetmekten korktuğu için ağlar.
Tekrar yaşadıklarını yaşamak istemez çünkü tekrar yaşıcak gücü yoktur. Çünkü tekrar olmayacağını bilir çünkü asla vazgeçemez,geçmez.
Çünkü tek istediği o dur. Tek ihtiyacı olan. Nefes almasını sağlayan o dur.
O yüzden kaybetmek dünyanın en boktan şeyidir. Kaybetmekten korkmalı insan. Çünkü kaybedince geri gelmeme gibi bir olasılık her zaman vardır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Nefes
RandomBu sıradan bir aşk değil. Bir bağlanmamolayı da değil. Bu çok farklı. O kadar seviyosum ki onun için gerçek anlamda canımdan vazgeçebilecek duruma geliyosun. O kadar seviyosun ki hiç olmadıpın birine sönüşüyosun. Peki değer mi? Eğer gerçekten se...