Akşamdan kalma haliyle yeni bir güne uyandı Gizem. O kadar içmişti ki, düne dair en ufak bir şey dahi hatırlamıyordu. Yatağından doğrulup aynadaki görüntüsüne baktı. Rezalet görünüyordu. Elini yüzünü yıkayarak yiyecek bir şeyler bulma umuduyla buzdolabını açtı. Daha sonra, bugünlük kahvaltıyı mısır gevreğiyle geçiştirebileceğini düşündü.
Telefonuna gelen aramayla irkildi. Arayan Aslı'ydı.
"Gizem acilen kapıyı aç."
Telefonu kapatıp görüntülü megafondan kapıya baktı. Gelenin Aslı olduğunu gördüğünde kapıyı açtı. Biraz şüpheciydi.
Aslı alelacele içeri girip paltosunu astı. Kendini can havliyle koltuğa bıraktı.
"Dün gece neler olduğunu sen de benim gibi hatırlamıyorsun, değil mi?"
Gizem 'hayır' anlamında başını iki yana salladı.
"Ne yaptığımıza inanamayacaksın! Ayık kafayla asla kabul etmeyeceğimiz bir teklifi kabul etmişiz. Bak sabahtan beri mesaj atıyorlar bana ama tanımıyorum. En sonunda kimsiniz dedim ve bana imzaladığımız kontratı yolladılar. Baksana."
Gerçekten bir kontrat imzalamışlardı. Firmanın ismi EVGEN'di. İçeriği yazmaksızın tüm sorumluluğu aldıklarını kabul ettikleri bir kontrat ve altında dört kişinin imzası. Gizem Olcay, Aslı Edip, Gediz Köse ve Ali Tuna.
"Burada hiçbir şey yazmıyor ki? Neyi kabul etmişiz anlamadım. Neyi kabul ettiğimizi sormadın mı Gizem, durumu açıklasaydın ya!"
"Sordum ama sadece belirttikleri adrese gidersek açıklayacaklarını söylüyorlar. Ya hayır kafayı yiyeceğim kesin biz ev falan aldık o kafayla. Allah kahretsin nasıl kalkacağız bunun altından?"
"Bir de yetmezmiş gibi kontrat imzalamışız. Hadi o zaman ben hazırlanayım da şu söyledikleri yere gidelim. Yoksa bu böyle olmayacak."
Gizem üstünü değiştirmek için odasına doğru yol aldı. Dolabını hızla karıştırmaya başladı. Beğenmediği kıyafetlerini fırlatıyordu.
"Gizem kafayı mı yedin sen, ya bize bir şey yaparlarsa? Bari Gediz ve Ali'yi de çağıralım."
"Onların da ismi ve imzası var zaten. Hadi ara onları. Metrobüste buluşuruz."
Kısa bir süre sonra iki arkadaş evden çıkıp buluşma noktalarına ulaştılar. Gediz oradaydı ama Ali henüz gelmemişti. Aslı bir yandan Ali'nin numarasını çeviriyor, bir yandan da Gediz'i sıkıştırıyordu.
"Ali nerede?"
"Aslı sakin ol. Büyük ihtimalle dün o kadar içtiğimizi gören biri bize bir şaka yapıyor sadece. Gitmemiz de çok mantıksız o adrese ama neyse sizi kırmayayım. Ali açmıyor mu?"
"Hayır, açmıyor telefonu."
"Tamam boşverin siz onu. Biz gidelim."
Üç arkadaş belirtilen adrese doğru yol aldılar. Aslı ve Gizem oldukça gergindi. Gediz ise tam tersi, her zamanki gibi inanılmaz rahattı. Aslı ve Gizem'i sinir etmeye yetecek kadar. Gediz kızları ne kadar güldürmeye çalışsa da olmadı, kafaları bir türlü dağılmadı. Adrese yaklaştıkça da korkuyorlardı. Aslı'nın aksine Gizem, en fazla ne kadar kötü olabilir ki diye düşünüyordu.
EVGEN firmasının önüne geldiklerinde girmekte tereddüt yaşadılar. Onları cesaretlendiren Gediz oldu. Danışmada kendilerinden yaşça küçük bir kız oturuyordu. Onları tanımışçasına hemen yerinden kalktı.
"Hoşgeldiniz! Nasıl yardımcı olabilirim?"
Kızın bu resmiyeti, Aslı'nın kafasında iyice ev aldıkları hissiyatını uyandırmıştı. Şu an isteyeceği en son şey buydu. Çünkü hepsi üniversite bitirmişti, fakat iş bulamamışlardı.
"Ah tamam ben sizi tanıdım. Siz dünkülersiniz. Buyrun, buyrun ben sizi daha yetkili birinin odasına alayım."
Kızı takip etmeye başladılar. Hepsi birbirine bakıyor ve korkak adımlarla ilerliyorlardı. Kesinlikle başlarına bir iş açmışlardı.
"Buyrun lütfen. Akif Bey zaten sizi bekliyordu."
İçeri girdiklerinde danışmadaki kız odadan çıktı. Karşılarında ise göbekli ve kel, iri yarı bir adam oturuyordu. Aslı'ya göre her halinden bir emlakçı olduğu belliydi. EVGEN firmasını gelene kadar internette bir çok kez aratsalar da, karşılarına konum hariç başka bir sayfa çıkmamıştı. Dolandırıcı olduklarını da düşünmüyor değillerdi. Adam konuşmaya başladı.
"Hoşgeldiniz gençler. Kusura bakmayın telefonda anlatılacak meseleler değildi. Ayağıma kadar çağırmış gibi oldum ama, tekrardan kusura bakmayın. Oturun lütfen. Ne içersiniz?"
"Yok, teşekkürler. Siz bize sadece neyi kabul ettiğimizi anlatın." dedi Aslı otururlarken.
"Öncelikle ismim Akif. EVGEN kuruluşunun çalışanlarından biriyim. Dün firmamıza kendiniz gelip bu projeye katılmak istediğinizi söylediniz ama alkollüydünüz sanırım. Maalesef kontrat imzaladığınız için cayma bedeli almak zorundayım. Benimle alakalı değil sakın yanlış anlamayın. Prosedüre uymak zorundayız."
"Pardon, proje mi dediniz?"
"Evet bu bir proje. Dün siz projemizi bilerek buraya geldiniz. Biz size burada bir şey açıklamadık ama, ben anlatayım tekrardan. Biliyorsunuz yakın bir tarihte İstanbul'daki Prens Adaları'na bağlı olan Sivri Ada imara açıldı. Biz de orada bir proje gerçekleştirmek istiyoruz. Adanın içinde halihazırda yapılmış olan evler bulunuyor, firmamızın yaptığı. Belli bir ücret karşılığında bir hafta burada yaşamanızı istiyoruz. Bir haftanın sonunda da anında kişi başı on bin lira sizlerin oluyor."
Üçünün de gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Şaşkınlıkla birbirlerine bakıyorlardı. Gediz içten içe bilmeden kabul ettikleri bu teklife seviniyordu.
"Nasıl yani? Şimdi biz dördümüz orada tatil yapacağız ve üstüne para mı alacağız? Hiçbir şey ödemeyecek miyiz?"
"Sadece kapora ödüyorsunuz ama dün sizinki ödendi zaten. Arkadaşınız Ali ödemişti sanırım. Siz dördünüz ve bir dörtlü grup daha alıyoruz."
"Bence biraz düşünmemiz gerekiyor."
Bunu söyleyen Gizem'di. Aklına yatmayan şeyler vardı. Hiç kimse tanımadığı bir yabancıya tatil hediye etmezdi. Cayma bedelini sorduğunda ise beş bin lira cevabını aldılar. Bunu ödeyemeyeceklerini bildikleri için kabul etmeme gibi bir şanslarının olduğunu düşünmüyorlardı. Yine de Akif Bey'e teşekkür edip düşünmek üzere eve döndüler. Gizem'lere gittiklerinde borç isteyebilecekleri tüm arkadaşlarını aradılar. Ama yirmi bin lira bulamayacaklarını biliyorlardı. Öyle de oldu. Kredi çekmeyi düşünseler de krediyi de ödeyemeyeceklerini biliyorlardı. Kaderlerini kabullenmeye karar verip Akif Bey'i arayarak projeyi onayladılar. Bavullarını hazırlamaya başladılar. Hem bir haftada başlarına ne gelebilirdi ki? Ayrıca hala İstanbul'da olacaklardı. Kendilerini rahatlatmaya çalışıyorlardı. Tatil yapacaklarını düşünüyorlardı. Pozitiflerdi. Ali'ye hala ulaşamamaları canlarını sıkmıştı. Ama Ali'nin genel olarak umursamaz bir tavrı olduğunu bildikleri için çok önemsememeye çalışıyorlardı. Gediz evine dönerken Ali'nin kapısının önünden geçti. Perdeleri olmayan evin içine baktığında, camında bir kiralık yazısı, evin içinin de tamamen boş olması, kafasında soru işareti bırakmıştı. Ali bir günde, taşınmış mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bataklık
Mystery / ThrillerBazen kaderini kabullenmek zorundasındır. Tıpkı bu dört arkadaşın yaptığı gibi. Ama dikkatli ol. Hiç ummadığın taş baş yarabilir.