Ölüler diyarı...

40 2 0
                                    

Uyandığımda 4 kişi etrafımı sarmış beni izliyordu.İçlerinde 2 kız 2 erkek olan kişiler içinde pekala Alev ve Demir de vardı.Bir erkek sürekli bana bakıyordu.Gözlerinin altı belliki ağlamaktan şişmişti.Öylece bakıyordu bana sanki ölmüşüm gibi.Ona bakmama rağmen yanıma gelmemesi ve birşey söylememesi garibime gitsede hiç belli etmedim.O anda orda duran başka bir kadını fark ettim.Yüzünü rahatça seçemesemde ona karşı çok sıcak hisler besliyordum.Sonunda o kadın yüzünü çevirdiğinde yaklaşık 2 dakikalık bir şoka girdim.Neden diye sormanıza sevindim çünkü bende hala açıklayamadığım bir durumda ANNEME bakıyordum.Evet doğru ölen anneme.Hani şu anda cennette olan ve bana bilekliğimi veren anneme.Bunları düşünürken daha önce farketmediğim bir ayrıntı daha farkettim.Her yer bir soluk gözüküyordu -yani gözükmesi gerektiğinden de fazla-çiçekler neredeyse siyah beyazdı.Eğer şuanda yanımda Baran olsaydı kesinlikle şu soruyu sorardı''Niçin her yer 1986 filimindeki gibi gözüküyor ???''Bende tam bunları kendime soracaktım ki annem yanıma yaklaştı ve elimi tuttu.Ona sorular sormak nerede olduğumu öğrenmek ve gerçekten sormak istediğim tek şeyin öldüm mü ben olduğunu öğrenmek istiyordum ama ağzımı açamıyordum.O ise sanki beynimin içini okumuş gibi -belkide yapmıştır-söze başladı.'Merhaba tatlım şu anda şaşırmış olduğun gözlerinden okunuyor.'' dedİ.Hadi canım demek istedim birden vallahamı bende ölen annemin karşıma çıkmasından hiç şaşırmadığımı düşünmüştüm (!).Annem konuşmayas devam etti ''Şu anda kendi kendine öldüm mü diye soruyor olmalısın aslında bu göreceli bir kavram diyebiliriz''dediğinde şokumu atlatarak ne demek istediğini sordum ve annemin bana gülümsemesini izledim.Bana tek bir cevap verdi ve bu da benim bütün olayları anlamama yardım etti ''BİLEKLİK''.Bilekliğim beni ölüler diyarına göndermişti.Bunu kontrol edebilecek kapasiteye gelinceye kadar arada bir beni buraya göndereceğini söyledi annem.Korkum geçmişti ve olayları yavaş yavaş anlıyordum uyandığımda bu yüzden kimse beni farketmedi yani çünkü ben aslında uyanmamıştım.Tek anlamadığım yer bana bakan o çocuk kimdi.Bunu anneme sormanın mantıksız olacağını düşünsemde bir şansımı denemek için öne atıldım. ''Anne bu kim ?''diye sorduğumda sanki onu bıçaklamışar gibi geri döndü.Bana bakıyordu acıma ile kızgınlık arasında birşekilde.Ama gözlerindeki kızgınlık farklıydı.Bana değildi sanki kendine kızgın gibiydi.Bana kekeleyerek cevap verdi '' Ka-ka-kardeşin''Benim yine gözlerim faltaşı gibi açılmıştı.O muydu yani benden sakladıkları o muydu benim tek kardeşim o muydu ailemden kalan tek fert.Birden içime o tanıdık his geldi.Son zamanlarda çok fazla uğruyordu bana bu his.Saf bir kin ile saf bir öfke.Aynı zamanda içimden biri beni sakinleştirmeye çalışıyordu.Vardır bir açıklaması diye...Galiba o mantıklı taradımdı ama beni tanıyan tanır pek mantıklı tarafımı dinlemem hep duygularımla oynarım şu hayatta.Bu yüzden herzamanki gibi kızdığımda gittiğim kütüphaneye doğru koşmaya başladım.Çok geçmeden kütüphaneye varmıştım.Ne aramam veya ne görmem gerektiğini bilmiyordum.Sonra aklıma bilekliğim geldi.Beni bir ölü gibi ölüler diyarına gönderebiliyorsa daha neler yapabiliyordur diye kendimi daha bir meraklandırdım.Acaba başka hortkuluklar -bu adı yine bana Baran'ın izlettiği çok eski bir film olmasına rağmen sürükleyici bir yapım olan Harry Potter filminden çalmıştım-varmıydı?Varsa bile ne yapabilyordu.Düşünmemek elde değil arkadaş.bende koşarak kitapları taramaya başladım.Yaklaşık 30 dakika süren bir arama sonucunda onu buldum ve yine koşar adımlarla yerime döndüm.Oturduğum anda birşey farkettim.Annem beni 30 dakikadır izliyordu.Kitapların arasında dağılmamı,kaybolmamı güzel bulmuştu herhalde.Buna takmadım ve farketmemiş gibi araştırmama devam ettim.Araştırmamın sonunda 3 tane hortkuluk olduğunu ve bunlar birleştikçe daha da güçlü olduğunu öğrenmiş bulunmaktayım.Bu 3 hortkuluğun 2. olan bileklik zaten bende vardı.1. hortkuluk aralarında -bak sadece aralarında en güçsüz ha yani sadece aralarında-en güçsüz olanıydı.Bir saat.Bu saat neler mi yapıyordu.Aslında çok basit bir görevi var insanları zamandan zamana ışınlayabiliyor veya daha da iyisi zamanı durdurabiliyordu.Bunlar benim tabiki gözümü cezbetti ancak 3. olan sihirli değneğin yanında saat solda sıfır.Değnek herşeyi yapabiliyordu.Pekala ilk 2 hortkuluğunda güçlerine sahip bunun yanı sıra tüm elementleri kontrol edebiliyor ve biyerden biryere ışınlanabiliyor.Bu üç hortkuluk birleştiğinde ise tek bir büyülü sözle tüm güneş sistemini yerinden sallayacak hale geliyor.Ben bunları okurken tüylerim diken diken olmuştu.Bunun üzerine birde baş ağrısı ve baş dönmesi başlayınca tam yerini buldu diye düşündüm derkeen yere düşüp bayıldım.Uyandığımda herşey eski halini almıştı.Yanımda annem yoktu ve herkes beni duyabiliyordu.İlk işim kardeşimin boynuna sarılmak oldu...

Arkadaşlar kusuruma bakmayın ne olur bayağıdır yazamıyordum bu bölümü biraz daha uzun tuttum bir özür niteliğinde bundan sonra haftada 1 yayınlamaya çalışacağım :)

Sevgilerle UMUR İNÇ :)

Mostlar:BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin