♡ HAYATIMIN ANAHTARI ♡

26 3 3
                                    

Medya : Yun Hee

Suga :

Uzun zamandan beri Yun Hee ile konuşmalı mıyım acaba? diye düşünüyordum. Nihayet kendi içimde yaptığım onca muhakeme sonucunda onunla konuşmaya karar verebilmiştim. Her ne kadar geçmişte yaşadıklarımı hatırlayıp ruhsal olarak sorunlara sahip olduğumu kabullenmek benim için zor olsa da şu an kararımı vermiş Yun Hee'nin çalıştığı hastahaneye gidiyordum. Çünkü artık çekinilmez bir hale gelen hayatımı yoluna koymanın tek çaresinin sorunlarımdan kaçmak yerine onlarla yüzleşmek olduğunu anlamıştım.Sorunlarımdan kaçtıkça aslında onlardan kurtulmuyordum dönüp dolaşıp onlara tosluyordum sadece. Geçte olsa farkına varmıştım bunun. Düşüncelerim hastahanenin önüne gelince son bulmuştu. İçeri girip boş bir banka oturmuş sıramın gelmesini bekliyordun şimdi. Yaklaşık bir 45 dakika beklememim ardından sıra bana gelince oturduğum yerden kalkarak kapıyı tıklattım ve içeri girdim. Yun Hee bana gülümseyerek bakıp masasının önündeki koltuğu işaret ederek

"Buyrun oturun Yoon Gi Bey. Sizi dinliyorum şikayetiniz nedir?" dedi.

"Kontrol edemediğim ani öfke nöbetlerim oluyor ve gün boyu bir halsizlik oluyor üzerimde."

"Hımm anladım. Öfke problemlerinizin uykusuzluğa bağlı olduğunu düşünüyorum. Acaba uyumaya odaklanırken aklınıza gün boyu yaşadıklarınız veya geçmişteki olaylar mı geliyor? Bu yüzden hem zihnen yoruluyor hemde uykusuz kaldığınız için bedenende yıpranıyorsunuz. Bu da öfkenizi tetikliyor olabilir. İyi bir uyku düzeni ve düzgün beslenme sağlıklı bir zihin için önceliklidir."

Bunu böyle çabuk anlamasına şaşırmıştım. Geceleri uyuyamıyor hatta uyku hapları kullanıyordum.

"Evet. Hatta uyku ilacı kullanıyorum uyumak için."

"Peki öfke ve yorgunluk dışında başka ne tür şikayetleriniz var?"

"Topluma uyum sağlayamıyorum. İnsan ilişkilerinde pek iyi değilim. İletişim kuramıyor, kendimi ifade edemiyorum."

"Bunun nedenini bulmak için derine inmemiz girecek sanırım. Yani çocukluk yıllarınızdan başlayarak bu durumu tetikleyen bir olay olup olmadığına bakacağız fakat bu biraz uzun sürebilir o yüzden bir sonraki seansımızda bunu yaparız. Bir sonraki randevudan önce söylemek istediğiniz başka bir şey var mı?"

Bunu söyleyip söylememekte kararsızdım ama istemsizce "Ben bir seri katilim" diyiverdim.

Şaşkın kocaman açılmış gözlerle
"Ne? Ne dediniz?" diye korkarak bakıyordu bana.

"Duydun işte ben bir seri katilim."

Birden Yun Hee'nin elinin yavaşça masasının altındaki güvenlik görevlilerini çağırmak için olan düğmeye basmak üzere olduğunu görünce aniden öfkelenip onun boğazından tutup sırtını duvara yasladım.

"Bak güzelim sakın beni ihbar etmeye kalkma yoksa fena olur." diyip boğazını sıkmayı bıraktım.

Eliyle göğsünü tutup öksürdükten ve derin bir nefes aldıktan sonra "Ben senin güzelin filan değilim bunu o aklına sok önce. Ayrıca kusura bakma ama şu an yapamamış olsam bile muhakkak seni polise yakalattıracağım."

Saçından tutup onu kendime doğru çektim ve tekrardan duvarla arama alarak "Ben nasıl istersem öyle hitap ederim güzelim. Birde eğer polise ihbar edeceksen hiç durma hadi et. Beni yakalayamazlar. O yüzden bunu düşünüceğine bana itaat etsen iyi edersin."

Öfkeyle bakan gözleri ile karşılaştığımda "Bir dakika sen ne zamandandır beni takip ediyorsun değil mi? Parkta Kang Chul'u kurtarmıştın hatta. Şimdi hatırladım." dedi.

"Aferin zeki kızlardan hoşlanırım ama usluda olman gerek. Bu yüzden şimdi hakkımda bildiğin her şeyi unut ve çeneni kapalı tut. Yoksa kadın ve çocuklara zarar vermek prensibim olmasa da hakkkımda bunca şey bildiğin için seni öldürmek zorunda kalabilirim anladın mı?" diyip onu sertçe ittim ve onun yere düşmesiyle
kapıyı doğru ilerleyip odadan çıkmak üzereyken arkamı dönüp "Şimdilik hoşçakal sonraki seansımızda görüşürüz güzelim." diye göz kırpıp çıktım.

Ağır adımlarla hastahanenin çıkışınına doğru ilerlerken durduk yere ona yaptıklarımdan dolayı kendimi kötü hissetmiştim. Ah lanet olsun işte yine başlıyoruz. Geri dönüp yanına geldiğimde hala yerde çökmüş ağlıyordu. Göz yaşlarını silip ayağı kalkacakken beni görmesiyle birlikte duraksadı. Yanına doğru yaklaşıp kalkmasına yardım etmek isterken o az önce olanlardan dolayı benden ürktüğü için geriye doğru gitmişti ama ben onu kollarından tutup kaldırdım.

"Ben öyle davranmak istemedim aslında polise haber vereceğim diyince dediğim gibi öfkemi kontrol edemedim bir an."

Az önce farketmemiştim ama çok güzel kahverengi renkte gözleri vardı. Sanki gözlerinin içi ışıldıyordu. Sıradan bir göz rengiydi lakin neden böylesine etkilenmiştim ? Ben onun gözlerinde kaybolmuşken o masumca bana bakarak

"Sen aslında iyi birisin değil mi?" diyince nedensizce kalp atışlarım hızlanmıştı.

"Şey ben gitmeliyim." diyip koşarak hastahaneden çıktım ve yorulunca da yakınlardaki parklardan birinin bankına oturdum.

Bana ne oluyordu böyle? Zaten garip bir insandım ama Yun Hee ile tanıştığımdan beri daha da garip biri olmuştum. Aslında neden bilmiyorum ama o kız bana iyi geliyor gibi hissediyordum. Başta normal bir şekilde konuşuyorduk ve ben kendimi çok huzurlu hissetmiştim onunla konuşurken fakat çenemi tutamayıp katil olduğumu söyleyince korktu doğal olarak ve polise haber vermeye kalkıncada sinirlerime hakim olamamıştım sonrasında ise neler yaptığımı hatırlamıyordum fakat iyi şeyler yapmadığım kesindi. Ellerimle başımı tutup dirseklerimi dizime koymuş bir vaziyette oturuyordum.
Birden omzumda bir el hissedince arkama bakmamla Yun Hee'yi görünce şok olmuştum. Ne işi vardı burada?

"Şey al bu reçeteyi sana birkaç antideprasan yazdım bu seni daha az sinirli biri yapar. Birde sakinleştirici bazı ilaçlar yazdım uyumana yardımcı olur ama çok gerekmedikçe kullanma çünkü zaten antideprasan var birde bu ilaç seni iyice uyuşuk yapar."

"Birdenbire korkun geçti mi bana karşı?"

"Doğruyu söylemek gerekirse hayır. Sadece biraz düşündüm aptallık ettiğimi anladım. Bir katil olsanda sonuçta bunun altında yatan psikolojik bir sorunun olduğu aşikar ne de olsa benim hastamsın ve rahatsızlığını ortadan kaldırırsam düzeleceksin. Sana yardım etmeliyim tabi."

"Peki öyleyse. Reçete için teşekkür ederim."

"Rica ederim. Sonraki seansımıza kadar kendine iyi bak hoşçakal." diyip
hastanesine doğru giderken ben arkasından öylece onu izliyordum.

O an aklıma bir söz geldi."Madem sen değilsin diğer yarım o zaman ne diye karşıma çıkıp duruyorsun sürekli ey sevgili ?" Bundan sonra tek bildiğim bir şey vardı o da bu kızın benim hayatımın ve mutluluğumun anahtarı olduğuydu."



PSYCHO Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin