Bölüm 6: Sözlü notları

640 35 8
                                    

Merhaba canlarım! Bu aralar aşağıda yazdıklarımdan dolayı biraz sinirlerim bozuk, doğal olarak pek ilham da gelmiyor. Kurgu bir hikaye yazmadığım için,kendi hayatımı sinirlerim bozukken anlatmak zor oluyor. Bu yüzden yeni bölüm biraz gecikti. İnşallah beğenirsiniz.. Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın lütfeen.

.

Eğitim sistemimizde nefret ettiğim bir olay varsa, o da karne haftasında yoklama alınmasıdır.

Ben dersler işlenirken bile okula gitmek için sıcacık yatağımdan zor kalkan biriyim. Bir de üstüne karnenin verildiği hafta zaten hiçbir hoca ders işlemiyorken okula silah zoruyla götürülmemizin mantığı nedir? Gelip bana mantıklı bir açıklama yapsınlar, ben de ha peki o zaman giderim diyeyim.

Bir yandan yüzünde “Okula gelmezseniz yok yazlırsınız ;) ;) ;)” bakışları atan müdür, bir yandan etrafı  “Notumu yükseltiğğn hocaaağğğm” diye zırlayan öğrencilerle çevrili, düşük not vermenin zevkiyle mest olan öğretmenler derken, karne haftası benim için gerçekten kafayı yeme sebebi.  

Öğrencilerde ki  bitmek bilmeyen not arttırma açlığı ise tam ibretlik, 3-5 puan fazla verilsin diye bütün gün öğretmenlere yalvaranlar var. Tamam, bir kere- iki kere not istenir. Bunu her öğrenci yapar fakat,not versin diye bütün gün dibinden ayrılmamak nedir? Bana göre bunun yapılması not arttırıcı değil not düşürücü bir etki yaratır. Çünkü öğretmende şöyle bir psikoloji oluşur: “Ulan ne harika öğretmenim valla,tüm öğrenciler peşimde. Dur dur şu sözlüsüne 80 verdiklerimin notunu 75 yapayımda, 2-3 saat daha peşimde köppeek gibi dolaşsınlar.” Cidden bence böyle düşünen öğretmenler  var, zira suratlarında beliren “Size not yok ama kocaman bir nah var yer misiniz?” ifadesinden ben bunu çıkarıyorum.

Dersini dinlemediğim öğretmene gidip hiçbir zaman “Hocam sözlümü yükseltir misiniz?” demedim. Çünkü biliyorum ki hakkım değil. Mesela edebiyat, kesinlikle dinlemediğim bir ders. Asla gidip not dilenmem. Ama matematik,anlamak için kendimi dinlemeye zorladığım ve defter tuttuğum bir ders. Buna rağmen egosu beyninden büyük matematik öğretmenimin, sözlü notlarıma düşük vermesi gerçekten iğrenç ötesi bir durum.

Hepinizin başına gelmiştir, bir öğretmene gidip “Hocam niye sözlüme düşük verdiniz?” dediğiniz anda, sanki profesörmüş te,  teorisi kanıtlanmış gibi bir egoyla anlatmaya başlar : “5 aydır seni özellikle gözlemliyorum, dersi dinlemiyorsun. Zaten notlarında yüksek değil,bu yüzden düşük verdim.

“5 oydor ozolloklo sono gozlomloyorom”.Hocam siz şimdi bana bunu dediniz ya, bende sizin beni 5 aydır sürekli gözlemlediğinize inandım.

  Sınıfta 23 kişiyiz, daha 3-4 kişi hariç kimsenin adını bilmiyor. Gelmiş bana 5 aydır sana özel inceleme yaptım diyor. Bunu ciddiyetle söylüyor birde. “He peki gerizekalıcım sırf o iğrenç sesini daha fazla duymamak için inanmış gibi yapıcam, oldu mu canım?” diyesim geliyor ama, zaten sözlüm düşük, bir de üstüne karneye yakın kınama cezası almayayım, diye düşünerek sakin(!) kalmayı tercih ediyorum.

Hep söylerim,yine söyleyeceğim: “Egosu kendinden büyük olmasına rağmen, kendini aşırı zeki gören, kendisine toz kondurtmayan hocalardan nefret  e-di-yo-rum.”

Ama, benden size ufak bir tavsiye, eğer herkesle uğraşmayı seven, etrafa her an saldıracakmış gibi gözüken, halk arasında “sıfırcı hoca” olarak bilinen öğretmenlerden düşük performans notu almak istemiyorsanız, yapmanız gerekenler şunlar:

-Lafa lafla karşılık vermeyin, tabi ki haklıysanız cevabını vermelisiniz. Fakat hakaret boyutuna ulaşan karşı cevaplar vermeniz sizi disipline göndermese bile, mutlaka öğretmenin aklına kazınır. Son sözü karnede o söyler

-Derste size kötü kötü bakmaya başladıysa kesinlikle aynı derste bir daha arkadaşlarınızla konuşmayın. Hatta 2-3 ders daha sesinizi çıkarmayın ki sizi “kötü öğrenci” olarak hatırlamasın.

-Eğer bir laf yapıştırmak istiyorsanız, bunu tatlı bir şekilde yapın. Bağırıp çağırmak yerine mesajı alttan vermek her zaman ondan daha akıllı olduğunuzu kanıtlamanın bir yoludur.

Bunları yapmanıza ve sınavlardan yüksek not almanıza rağmen hala düşük sözlü notu veriyorsa, zaten ileride hatırlanacak kadar değerli bir öğretmen değildir. Kafanıza takmayın.

Dediğim gibi, karne haftasında öğretmenlerle uğraşmak bile yeteri kadar sinir bozucuyken, bir de üstüne her gün yoklama almaları, tahammül edilecek gibi değil. Gitmiyorum yarın okula falan. Uykum ve ben gayet mutluyuz. Yaşasın uyku, yaşasın huzur.

Lütfen oy verin    

Kız GücüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin