Çocuğun sırıtmasına gıcık kaptıktan sonra konuşmaya başladım.
-Ben ''Senin bana 3 kere özür borcun var ve senin söylediğin lafa bak! ''
-Çocuk* ''Ne özürüymüş o küçük hanım? piyango biletini mi çaldım acaba? ''
Çocuğun konuşma şekli düzgündü ama içtiği leş gibi sigara kokusu burnuma gelirken, neredeyse düşüp bayılıcaktım.
-Ben ''Yok canım babaannemin ıslak banyo terliğini çalmışsın kadıncağız evin her tarafında o terliği arıyor... Lan senin beyin algoritman mı bozuk? buraya gelirken dolmuştan inmeye çalışıyorum önüme geçip sen iniyorsun, şu dış kapıdan içeri geçmeye çalışıyorum yine sen önüme geçip kapıyı açıyorsun ve içeriye geçtiğin gibi kapıyı suratıma çarpıyorsun ve 3. de bana hiçbir hakla 'Küçük hanım' diyemezsin! ''
-Çocuk* ''Sizi fark etmemişim. Kusura bakmayın küçük hanım.''
Dedi 'Küçük hanım' kelimesine baskı yaparak.
Çocuğa daha fazla aldırış etmeden sekretere numaramı ve adımı söyledikten sonra psikiyatristimin yanına gittim. Kapıyı tıklatarak içeriye girdiğimde psikiyatristim Burcu abla telefonla bir görüşme yapıyordu ve benim içeriye girmem ile telefon görüşmesini bitiren Burcu abla konuşmaya başladı.
-Psikiyatrist (Burcu abla) ''Alevcim neden geç kaldığını sorabilir miyim? Normalde tam vaktinde burada olurdun çünkü. Hayırdır? Bir sıkıntın mı var yoksa? ''
-Ben ''Yok Burcu abla. Alttaki sıra biraz kalabalıktı da, ben ondan geç kaldım.''
Psikiyatristime 'Burcu abla' diyorum çünkü annem ile çok yakın arkadaşlarmış ve bana 'Bana abla diyebilirsin' demişti. Bende ilk günden beri ona 'Burcu abla' diye hitap ediyorum.
-Burcu abla ''Eee nasılsın bakalım. Hayat nasıl gidiyor? liseye alışabildin mi? ''
-Ben ''Liseye hala tam olarak alışmayı başardığımı söyleyemem ama Begüm ve Ülkü ile takılıyorum. İşte öyle.''
-Burcu abla ''Hmm. Babandan bir haber var mı peki? ''
-Ben ''Hayır ondan hala daha hiç bir bilgim yok. Hala holdingin sahibi mi? hala eski evimizde mi kalıyor? Hiç bilmiyorum. Onu en son doğum günümde, gözümün önünde annemi silahla kalbinden vurarak katlettiğini gördüm. Daha da bir haber alamadım.''
-Burcu abla ''Anladım canım. Sana vermiş olduğum sinir ilaçlarını ve haftada bir gün vurulman gereken sakinleştirici iğneni de ihmal etmeden vuruluyorsun değil mi? ''
-Ben ''Evet Burcu abla. Zaten onlar olmasaydı ben ayakta duramazdım.''
-Burcu abla ''İyi aferin. Sakın onları ihmal edeyim deme. Ee Asude teyzen ile Begüm neler yapıyor? ''
-Ben ''Asude teyzem zaten bildiğiniz gibi bize hem annelik hem de babalık yapmaya çalışıyor kadıncağız. Bizde Begüm ile onu çok yormamaya çalışıyoruz. Begüm'ü sorarsanız o da sizin ona dediğiniz gibi günlük tutmaya başladı. Günden, güne aksatmadan günlüğüne bir şeyler yazıyor. Yani değişen pek bir şey yok diyebilirim.''
................................................................................................................................................................
Sonunda seansım bittiğinde Burcu abla ile vedalaşarak odadan çıktığım sırada yine aynı çocuğu bir başka odadan çıkarken gördüğümde yine ona aldırış etmeden eve gittim.
Eve vardığımda Asude teyzenin yapmış olduğu kurabiyelerden ağzıma doldurarak Begüm ile bana ait olan odamıza çıktım. Begüm'ün yatağında uzanmış bir şekilde kulaklarına takmış olduğu kulaklıktan şarkı dinlediğini görünce bende çok yorgun olduğum için yatağıma uzanarak erkenden yattım.
Ertesi gün cumartesi olduğu için evde Asude teyzem ile kalıp, ona ev işlerinde yardımcı olmuştuk. Burcu ablanın verdiği sakinleştirici iğnemi Asude teyze vurduktan sonra açmış olduğumuz, daha doğrusu Asude teyze ile Begüm'ün güzel açmış olduğu benimkinin tam olarak neye benzediğini bilmediğim böreklerimizin pişmesini beklerken Begüm ile odamızda birbirimize açtığımız şarkıların adını ve kime ait olduğunu bulmaya çalışıyorduk. gün böyle akıp gittiğinde akşam olmuştu. Ben her ayda bir gece geç saatlerde annemin mezarına giderdim. Bu akşamda gitmek için hazırlığımı yapmıştım. Gece saat 1.35 olduğunda yola koyulduğumda meğersem Begüm'de uyanmış ve benim bu saate nereye gittiğimi merak ederek, peşimden annemin mezarına gelmiş. Sonunda annemin mezarına vardığımda dizlerimin üzerine çökerek, annemin mezarının üzerine onun en sevdiği çiçek olan menekşeleri koyduğumda arkamdan gelen Begüm'ün sesi ile biraz irkilmiştim.
-Begüm ''Hayrola kanka? Gece, gece demek ki buraya geliyordun. Ee söyleseydin ben seninle gündüzleri de, geceleri de gelirdim zaten. Korkmuyor musun buraya gece vakti tek başına gelmekten? ''
-Ben ''Neden korkayım ki kanka? Biliyorum sana söyleseydim sende beniml beraber her zaman gelirdin ama ben geceleri buraya gelerek hem annem ile olan hasretimi gidermeye çalışıyorum hem de annem ile sohbet ediyorum. Gündüzleri burada çok fazla insan oluyor biliyorsun. Hem korkulacak bir şey var ise o da insanlar. Ben mezardakilerden korkmuyorum ki. Ben ne konuşsam zaten bıkmadan, usanmadan ve sıkılmadan dinliyorlar beni.''
Begüm derin bir nefes alarak o da aynen benim gibi yanımdaki yere oturdu ve dizlerini kendine doğru çekerek tekrar konuşmaya başladı.
-Begüm ''İyi misin peki? ''
Dedi, geceyi birazcık ta olsa aydınlatmayı başaran aya bakarken. Bende aynı şekilde aya bakarken
-Ben '' 'İyiyim' desem inanıcak mısın? ''
Aradan bir kaç saniye sessizlik geçtikten sonra
-Begüm ''Yıllardır beraber aynı evde kalıyoruz. İkimize de hem annelik hem de babalık yapmaya çalışan iyi yürekli, tuttuğunu koparan bir Asude teyzemiz var, ikimizin de hayat hikayeleri bir birine çok benziyor. Sence bir arada olmamız ve bütün bu olaylar rastlantı mı? ''
-Ben ''Bilmiyorum ama bildiğim tek bir şey var ise o da hayatın bizi iyi olmayan nedenlerden ötürü bir araya getirdiği.''
-Begüm '' İkimiz de daha 4 yaşındayken hastanede tanıştığımız günü hatırlıyor musun? ''
-Ben '' 'Unuttum' desem yalan olur.''
-Begüm ''İşte o gün anneme sizin odanıza 'Bilerek girdim' dedim ya. Gerçekten de bilerek girmiştim. O gün, o hastaneye annem ve babam olacak it herif amcam ile oraya neden gittiğimizin nedenini bilmediğim halde hastaneye vardığımızda, annem ve ona hala baba demeye alışamadığım, gerçek babamı elimden alan amcamla doktor sırası beklemeden, doktorun odasına girdiğimizde amcam ile doktor birkaç dakika boynca doktor ile bir şeyler konuştuktan sonra amcam doktorun söylediklerine çok sinirlenmişti ve doktorun odasından çıktıktan hemen sonra amcam koridorda alel-acele birini aradı ve bizden uzaklaşarak aradığı kişi ile konuşmaya başladı. Annem ile bende koridorda ki oturma yerlerinden birine oturduğumuzda aradan 15 dakika geçmişti ve amcam telefondaki konuşmasını hala bitirmemişti. Benim oturmuş olduğum bankta canım sıkılınca, senin uyutulmuş olduğun odaya 5 dakika önce girmiş olan Asude teyze ile seni yan odaya geçerken gördüm ve o an senin ile arkadaş olmak istedim. Anneme hiç bir şey söylemeden koşarak odanıza girdiğimde, benim sizin odanıza girdiğimi fark eden annemde peşimden odaya girince olanlar oldu. Zaten sende biliyorsun.''
-Ben ''İyi ama Begüm bunu sen bana zaten daha önceden anlatmıştın. Bir daha niye anlattın ki? durup, dururken anlayamadım.''
-Begüm ''Kanka bunu sana tekrardan anlatmamın sebebi, hani annem ile amcam sıra beklemeden doktorun odasına girip, bir şeyler konuşmuştu ya. 2 gün önce o doktorun odasında ki konuşmalar geldi aklıma ve doktorun söylemiş olduğu tek ''tüp'' kelimesini hatırlamayı başardım.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'YAĞMURUN ARKASINDAKİ SİS'
Mystery / Thriller''Hayat'ta kalmayı başarırsan harlanan ateşte yanarsın ama başaramazsan aynı ateşte kara bir kömür olarak kalırsın.'' ''Ve şunu çok iyi biliyorum ki ben bu Dünya'yı kasıp-kavuran, gittikçe daha da çok alevlenip harlanmaya devam eden bu ateşe, körük...