Ben- ''Olum ne diyorsun ? Nasıl bu ev yıllar önce boşaltılmış yaa sen ilk önce bizim sorduğumuz sorulara cevap ver !!! ''
Çocuk bana boş gözlerle baktıktan sonra açıklamaya başladı.
*?*- ''Ben buralara pek sık gelmem ama bir arkadaşımın komşusunun kocası vefat etmiş bundan 7 yıl önce. Kadında 50 - 60 yaşlarındaymış ve evi eşi geçindiriyormuş. Eşi ölünce de bütün varlığı o kadına kalmış. Kadının eşinden başka kimsesi olmadığı içinde artık yalnız yaşıyormuş. Daha sonra eşinden geriye kalan bütün antika sayılabilecek eşyalarını satarak bu eve taşınmış. Bu evden taşınan adamın taşınmasının ardından 2 yıl olmuş. Bir akşam vakti kadın kapısından sokak kedilerini besleyip içeriye geçtikten 15 dakika sonra evden bir çığlık sesi gelmiş ve çığlık sesini duyan bazı komşular kadının evine giderek defalarca kapıyı çalmış ama içerden bir ses gelmediği ve kapıyı kimse açmadığı için çilingir çağırarak kapıyı açtırtmışlar. Sonunda eve girdiklerinde ise kadının nabzı atmıyormuş. Ambulans çağırarak onu hayata geri tutundurmaya çalışmışlar ama kadın zaten çoktan ölmüş. O günden beridir bu evin yakınlarında dolaşan pek kimse olmamış ve poliste bu ölüm davasını kapatalı tam 1 yıl oldu. ''
Begüm- ''Peki sen bütün bunları nereden biliyorsun ? ''
*?*- ''Dedim ya arkadaşımın komşusu diye. Arkadaşımın annesi ile o kadın zaten arkadaşlarmış. Arkadaşıma annesi anlatıyormuş işte tedbirli olması için, bende tedbirli olayım diye o da gelip bana anlatıyordu. ''
Ben- ''Tamam da neden bu kadın kocasının antika eşyalarını satarak bu eve taşındı ki ? ''
*?*- ''Ona da bu soruyu sormuşlar o da kocasının öldüğü o evde kalarak o kötü günü hatırlamak istemediğini söylemiş. ''
Yüreğim burkulmuştu. Kadın gururlu bir kişiliğe sahipti galiba çünkü belki de başka birisi olsa umursamazdan gelerek aynı evde yaşamaya devam ederdi. Bu kadın kocasını gerçekten seviyor olmalıydı ama aklıma takılan bir şeyler vardı yani o akşam kadın kedileri besledikten sonra içeriye geçerek o 15 dakika içerisinde ne yaşamış olabilir ki çığlık atarak orada ölmüş. Kadının ölümü kendi elinden mi ? yoksa bir cinayetten mi kaynaklanıyordu ? İşte aklıma takılı kalan asıl sorular bunlardı.
Ben- ''Peki sormayı unuttum beyefendi biz neden bu karanlık köşeye geçerek yere oturduk ? Neden fısıldayarak konuşuyoruz ? Ve az önce duymuş olduğumuz ses nerden, neyden ya da kimden çıkmıştı ? ''
*?*- ''Az önce dışarıya kısa bir bakış attığımda hemen evin önüne çekilmiş olan siyah bir jip ve 2 adet de kamyon gördüm. Kamyonlardan inen kişiler yoktu ya da ben görmedim ama jipten inen iri yarı bir adamın yanında da 3 koruma ve ellerinde de kazma, kürek vb. şeyler vardı. İçimdeki ses bu adamların pekte tekin insanlar olduğunu söylemiyor. Korumalardan birinin gözü bu tarafa kaydığında dışarıya bakmayı bırakarak sizleri de bodurumun bu tarafına getirdim. ''
Ben- ''O dediğin adamın saçları ne renkti ve üzerine giymiş olduğu kıyafetler nelerdi ? ''
*?*- ''Kumral saçlıydı ve siyah deri ceketinin içerisine yanlış hatırlamıyorsam ya beyaz ya da gri bir tişort giymiş ve altında siyah kot ile siyah, kalın bir spor ayakkabı vardı. ''
Begüm- ''Gözlük takıyor muydu peki ? ''
*?*- ''Evet, evet güneş gözlüğü de takıyordu ama bugün hava yağmurlu olduğundan neden taktığını anlayamadım. ''
Bu havada bile güneş gözlüğü takan bir kişi tanıyorum.
Ben- ''Kankaaaa... Bu kişi s- ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'YAĞMURUN ARKASINDAKİ SİS'
Mystery / Thriller''Hayat'ta kalmayı başarırsan harlanan ateşte yanarsın ama başaramazsan aynı ateşte kara bir kömür olarak kalırsın.'' ''Ve şunu çok iyi biliyorum ki ben bu Dünya'yı kasıp-kavuran, gittikçe daha da çok alevlenip harlanmaya devam eden bu ateşe, körük...