12. Bölüm

1K 76 29
                                    

Azer, Yılmaz'ı ve annesini 3 gün önceden göndermişti Adana'ya. Karaca'ya da onlarla birlikte gitmesi için ısrar etmişti ama Karaca Azer'i yalnız bırakmak istemediği için gitmemişti. Planı gerçekleştirme günü gelmişti. Saat 23 sularıydı. Azer beyaz gömleğini iliklemeye çalışırken Karaca odaya girdi.

"Ben şimdi çıkıyorum Karaca'm. Sabah 5'e doğru gelirim." Dedi Azer. O sırada bi türlü ilikleyemediği son 2 düğmeye bakıyordu. Karaca yaklaşıp ellerini gömleğe koydu. Azer ellerini çekti ve Karaca 2 düğmeyi de ilikleyip Azer'in yakasını düzeltti.

"En geç 6 gibi çıkarız." Dedi Azer Karaca'nın yüzünü incelerken.

"Tamam. Ben o zamana kadar hazırlanırım. Ne kadar kalırız ona göre ayarlayayım kıyafetleri."

"Bir ay falan kalırız herhalde."

"Tamam" dedi Karaca. Şefkatli bir bakış vardı yüzünde. Azer bu bakışı çok seviyordu ve bir anlığına gitmemeyi düşündü. Ama sonra 1 ay boyunca memleketinde sevdiğiyle doyasıya yaşayacağı güzel günleri düşünüp gitmek için motivasyon elde etti.
Karaca'nın dudaklarına sevgi dolu bir öpücük bıraktı.

"Görüşürüz."

"Görüşürüz. Dikkat et."

.

Azer, planladıkları gibi Erdenet'lerin deposunun patladığından emin olduktan sonra sabaha karşı 4 buçuk gibi aceleyle eve doğru yola çıktı. Karaca Azer gelene kadar biraz uyumuştu. Gece 3'te alarmla uyandı. Önce eşyaları topladı. Bir bavul kendisine bir bavul da Azer'e hazırladı. Sonra duş alıp beklemeye başladı. Bir süre sonra kapının çalmasıyla hızla aşağıya indi.

"Hoşgeldin" deyip gülümsedi Karaca kocasına. Azer de ona gülümsedi.

"Hoşbuldum. Hazırsın di mi?" Dedi içeri doğru geçerlerken.

"Evet evet. Bir tek bavullar aşağıya indirilip arabaya konacaklar o kadar."

"Tamam hallederler şimdi onu." Deyip 2 adamını eşyaları almaları için gönderdi Azer.

Eşyalar yerleştirilirken Azer üzerini değiştirip beyaz bir tişört geçirdi üzerine. Karaca zaten hazırdı. Siyah bir pantolon üzerine yeşil bir tişört giymişti o da. Şafak sökmek üzereyken birlikte ilk uzun yolculuklarına çıktılar.
Karaca radyoyu açtı. Pinhani-Dünyadan Uzak çalıyordu.

"Uyu sen biraz istersen" dedi Azer.

"Sen gelmeden önce biraz uyumuştum. O yetti. Hem asıl sen uykusuzsun senin araba kullanırken uyuklamaman için benim de uyanık olmam gerek."

"Tamam. Anlatmaya başla bakalım o zaman"

"Ne anlatmaya?"

"E hep ben anlatıyorum. Çocukluğumu, gençliğimi falan sıra sende artık."

"Dur biraz düşeneyim öyle hemen aklıma gelmedi. Imm..." deyip düşünmeye başladı Karaca.

"Bi gün Nedret yengemi Akşın'ın saçlarını tararken görmüştüm. Tabi ben nasıl kıskanıyorum onu zamanlar. Sonra kendi saçıma baktım, dağınık." Deyip burukça güldü ve devam etti.

"İşte orada dedem beni görmüş. Birkaç saat sonra ben yatarken geldi kaldırdı beni. Önce saçlarımı taradı güzelce. Sonra güzel bi toka taktı saçıma. Çok mutlu olmuştum." Deyip gülümseyerek Azer'e baktı. Azer'de ona gülümsedi ama içten içe vicdan azabı çekiyordu. Karaca, onun İdris'in ölümündeki payını biliyordu ve affetmişti ama bu hikaye Azer'in pişmanlığını artırmıştı. Sevdiği kızın en sevdiği insanlardan birinin kanı vardı ellerinde. Karaca Azer'in aklından geçenleri gözlerinden okudu.

Şems Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin