5. Bölüm

1.7K 97 8
                                    

Azer, kaçırılma mevzusunun aslını öğrenmek için Efsun'la konuşmaya gidiyordu. Evin olduğu sokağa girerken evden Yamaç'ın çıktığını gördü. Yamaç aşağıya doğru devam ettiği için Azer'i görmedi. Azer kapıyı çaldığında Efsun gülümseyerek açtı. Azer'i görünce ciddileşti.

"Sen miydin?"
"Birini mi bekliyordun?"
"Seni beklemiyordum." Dedi Efsun şüpheyle bakıyordu. Yamaç'ı görüp görmediğini merak ediyordu.
"Önemli bir şey konuşmaya geldim."

Bahçeye geçtiler.

"Bu Yamaç o günle ilgili kaçırılma meselesinden bahsediyor. Koçovalı kadınlarını benim kaçırdığımı söylüyor. Ama ben böyle bi şey yapmadım."

"Ee?"

"Senin bi bilgin var mı diye sormaya geldim."

"Boşuna gelmişsin. Bi şeyden haberim yok benim."

"Efsun Hanım. Bildiğini biliyorum. Söyle!"

"Yani bilsem bile niye söyleyeyim ki?"

"Yeni bir Erdenet çıkmış ortaya. Sizin de tanışıklığınız varmış. Bir şeyler olmuş zamanında. Bence Yamaç anlatacaklarımı merak edecek."

Azer, Murtaza'dan Arık Böke ve Efsun'la ilgili bazı şeyler duymuştu ve kendisi de biraz daha araştırmıştı.  Sadece Yamaç'ın değil kimsenin duymaması gereken türden şeyler öğrenmişti.

"Sen beni tehdit mi ediyorsun?" Dedi Efsun. Gözlerini kısıp küçümseyici bakış attı.

"Bunu kimin yaptığını söylersen iyi olur diyorum."

Bir süre sustu ikisi de. Sonunda Azer sıkılmaya başladı.

"İyi madem sen bilirsin. Olacakların sorumlusu ben değilim." Deyip ayaklandı Azer.

"Akın." Dedi Efsun. Azer başta şaşırdı ama Akın'ın kendi mahallesine silah sıktırıp uyuşturucu sokması aklına gelince daha önce nasıl düşünemedim diye kendine kızdı.

"Küçük Koçovalı'ya bak sen." Deyip yürümeye devam etti.

"Azer, o meseleyi senden başka kimse duymasın yoksa üzülürsün." Uyarıcı bir ses tonuyla söyledi bunu Efsun. Azer dönüp bakmadan yoluna devam etti.

.
.

Karaca yüzüğüne baktı. Uzun bir kolyeye takmıştı yüzüğü. Merdivende ayak sesleri duyduğunda hemen yüzüğün takılı olduğu kolyeyi tişörtünün altına sakladı. Birkaç saniye sonra annesi içeri girdi. Elinde kocaman bir paket vardı.

"Ay Karaca, zar zor çıkardım valla çok ağır. Dedim amcana biri çıkarıversin söyle diye ama senin yanına birinin çıkması yasakmış." Dedi Ayşe.

"Ne ki o?" Dedi Karaca. Annesinin son söylediğini takmamaya çalışıyordu.

"E gelinliğin işte."

"Gelinliğim mi? Haftaya değil miydi?" Dedi, yüzü düşmüştü.

"Kızım o gün Azer geldi diye erkene aldı ya amcan onu. Senin haberin yok mu?"

Hayır anlamında kafasını salladı Karaca.

"Ne zaman peki?"

"İki gün sonra 8'inde."

"Ne güzel bi haber verme gereği bile duymuyorlar."

"Kaçmaman için"

"Anne..." Üzgün bir şekilde annesine bakıyordu Karaca.

"Hiç öyle bakma Karaca. Alışırsın zamanla. Hem Celasun iyi çocuk. İyi anlaşıyorsunuz zaten nesini istemiyorsun anlamıyorum ki?"

Cevap vermedi Karaca. Kafasını başka yere çevirdi. Tartışmaya girecek gücü bulamadı kendinde. Sadece içinden 'zaten anlamanı beklemiyordum' dedi.

Şems Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin