13. Bölüm

1K 74 27
                                    

"Karaca kahverengi kemerimi gördün mü? Bulamıyorum." Diye seslendi Azer çekmeceleri karıştırırken.

"Dolaba baktın mı?" Diye cevap verdi Karaca, banyoda saçlarını tarıyordu. Hamile olduğunu bir hafta önce öğrenmişti bir gün önce de hastaneye gidip test yaptırmış ve hamile olduğu kesinleşmişti. Hastanedeyken ultrasona girip minik bebeğini görebileceği söylendiğinde çok mutlu olmuştu ama bir yandan keşke Azer'e söyleseydim birlikte gelseydik diye düşünmüştü. Ama sonra bebeğinin ilk ultrason fotoğrafını alarak Azer'e sürpriz yapmaya karar verdi. Şimdiyse ne zaman nasıl söyleyeceğini düşünüyordu.

Birkaç dakika sonra Azer'den hâlâ ses gelmeyince tarağı lavabonun kenarına bırakıp çıktı. Azer'i gördüğünde korkmaya başladı. Çünkü Azer bilgisayara bakıyordu ve şok olmuş haldeydi. Sonra dolabın açık kapağına baktı Karaca ve yerde duran mavi kutuyu gördü. Salih amcasının verdiği flash belleği bakmaya cesaret edemeyince kutunun içine koyup dolabın derinlerine sakladığını hatırladı. Tekrar Azer'e baktı. Yıkılmış gibiydi.

"Azer?" Diyerek korka korka yaklaştı ona doğru. Bilgisayardaki görüntüye baktığında flash belleği aldığı güne lanetler okudu içinden. Savaş'ın vurulduğu görüntüler vardı. Savaş'ı vuran Salih Koçovalı değil Remzi'ydi. Azer donmuş kalmıştı öylece ekrana bakıyordu. Karaca, Azer'in önünde diz çöküp ellerini tuttu.

"Azer affet beni lütfen." Ama Azer ne ona bakıyor ne de cevap veriyordu.

"Azer yemin ederim içindekileri  izlememiştim. Nolur lütfen affet beni" diye yalvarıyordu Karaca.

Ama Azer onu dinleyebilecek halde değildi. Hışımla ayağa kalkıp dışarı çıktı. Karaca ise olduğu yerde pişmanlığıyla kaldı. Oysa bilmiyordu ki Azer'in kızgınlığı ona değil kendineydi.

Azer bir saat içinde Remzi'yi bulup bir köpek gibi depoya bağladı. Saatlerce işkence edip Yücel'in, Akın'ın, Timsah Celil'in onun arkasından çevirdiği tüm şeyleri öğrendi. En sonunda da kafasına bir kurşun sıkıp onu öldürdü.

Gecenin bir vakti eve döndü. Karaca uyuyordu. Azer duşa girdi. Savaş'ın o görüntülerdeki hali gözünün önünden gitmiyordu. Duştan çıktığında Karaca'nın yanına uzandı. Bir elini başının altına koymuş, tavana bakıyor ve Savaş'ı düşünüyordu. Savaş'ı Seyhan'ı,Kadir'i...

"Azer çok özür dilerim" dedi Karaca. Yavaşça doğrulup sırtını yatağın başlığına yasladı.

"Senin bir suçun yok" dedi Azer ona bakmadan. Karaca onu izliyordu. Azer gözlerini kapatıp kaşlarını çatmıştı. Tüm olanların yükü artık ağır geliyordu. Azer başını Karaca'nın dizlerine koydu, kollarını Karaca'nın bacaklarına sardı. Sevdiğine sığınmış bu acıyı biraz olsun dindirmesini istiyordu. Karaca ellerini Azer'in saçlarına götürdü.

"Tüm suç benim" dedi Azer. Tüm gün boyunca kendini tutup ağlamamıştı ama şimdi sevdiğinin kucağında hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. O ağladıkça Karaca'nın içi gidiyor, o da gözyaşlarını tutamıyordu.

"Tüm olanlar benim yüzümden. Kardeşlerimin sebebi oldum Karaca."

"Hayır Azer hiçbir şey senin yüzünden değil" dedi Karaca Azer'in saçlarını okşarken.

"Benim yüzümden... Bir yanlış anlamaya bir sürü can gitti. Kardeşlerim gitti." Son cümleden sonra gözyaşları daha çok akmaya başlamıştı.

"Koruyamadım onları..." deyip Karaca'nın bacağına daha çok sarıldı Azer.

Karaca şu an Azer'in biraz olsun iyi hissetmek istediğini bildiği için iyi haberi vermek istedi. Sol eli hâlâ Azer'in saçlarındayken sağ eliyle hemen yandaki komodine uzandı ve üst çekmeceyi açtı. Küçük kare kutuyu çıkarmadan kapağını kaldırıp ultrason görüntülerini aldı. Azer bunun farkında değildi. Gözyaşları artık daha yavaş aksa da içinin yangını aynı duruyordu. 

Şems Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin