9. Bölüm

2K 94 11
                                    

2-3 gün sonra Azer hastaneden çıkmıştı, evlerine gelmişlerdi. Artık Fadik Kurtuluş'a haber verme vaktiydi.
Azer hiç söylememeleri gerektiği fikrindeydi ama Karaca annesinin de bilmeye hakkı olduğunu savunuyordu. Sonunda, önce Azer'in, annesini arayıp iyi olduğunu söylemesine sonra da Yılmaz'ın olanları annesine anlatıp onu eve getirmesine karar verdiler.

Onların gelmesini beklerken Azer'e yemek hazırladı Karaca. Azer'in oturduğu koltuğun önündeki sehpaya koydu tepsiyi. Kendi de Azer'in yanına oturdu ve Azer'e yemesini işaret etti.

"Sen yemicek misin?" Diye sordu Azer.

"Birazdan yerim ben."

"Olmaz öyle. Birlikte yiyelim işte." Diye ısrar etti Azer ve birlikte yemeye başladılar.

"Evlendikten sonra ilk baş başa yemeğimiz." Deyip güldü Karaca.

"Mum falan mı koysaydık? Çok sade oldu sanki." Deyip güldü Azer de.

"Iı maalesef mum yok." Etrafa göz gezdiyordu Karaca mum olmadığına emin olmak ister gibi.

"Gerçi muma gerek yok. 'GÜNEŞ' var zaten burda." Dedi Azer. Güneş diyerek Karaca'yı kastetmişti. Gülümsedi Karaca. Hoşuna gitmişti bu benzetme. Şimdiye kadar kendini geceye benzetirdi. Karanlık olduğunu düşünürdü. Ama birine güneş olmak birine iyi gelmek ona çok iyi hissettirmişti.

1 saat kadar sonra Yılmaz ve Fadik Teyze gelmişti. Fadik Kurtuluş oğlu için çok telaşlanmıştı ama belli etmiyordu.

"Şimdiye kadar ne diye haber vermediniz? Ya bugün demeyeydiniz nolacaktı? Ben yarın Adana'ya gidecektim. O zaman söylemeye tenezzül etmeyecek miydiniz?" Diyerek kızdı.

"Karaca kızım, hadi bunlar neyse sen niye haber etmedin yavrum?" Diye Karaca'ya da sitem etti.

"Telaşlanma diye Fadik Teyze" dedi Karaca biraz pişmanlıkla.

"Tamam neyse artık." Derken sıkıntıyla nefes verdi Fadik. Sonra aklına başka bir şey gelmiş gibi bir yüz ifadesi oldu. Tekrar söze girdi.

"Hem ne Fadik teyzesi kızım, annenim ben senin. Anne diyeceksin artık bana." Kızıyormuş gibi yaptı ama gülümsüyordu. Karaca da gülümsedi bu söze. Göz ucuyla Azer'e baktı, gülüyordu. Yılmaz da sırıtıyordu.

"Tamam anne." Dedi Karaca.

"Ha şöyle hadi bakayım gelin ikiniz de elimi öpün." Deyip elini uzattı. Önce Karaca öptü elini ardından Azer.

"Anne sen bugün burda kalacaksın değil mi?" diye söze girdi Karaca.
"Akşam babaannem de gelecekmiş."

"Buyursun gelsin kızım. Onu da gördükten sonra eve döneyim. Yarın Adana'ya gidecem. Yanıma alacaklarımı toparlayayım. Hem gördüm bu hergele de iyi. Yanında sen varsın ya içim rahat. Adana'daki evlatlarımda kaldı aklım kaç hafta oldu görmeyeli, burnumda tütüyorlar." Dedi uzaklara bakarak. Karaca onun özlemini gerçekten hissetmişti. Peki anlamında kafasını salladı.

Azer'in kardeşlerini merak etmeye başlamıştı. Bazılarının adlarını bile bilmiyordu. Birden aklına Savaş'ın ölümüyle ilgili Salih amcasından bilgi istediği geldi. Sahi o kadar olay arasında unutmuştu bunu. Bulmuş muydu acaba amcası herhangi bir şey? Bulsa haber verirdi diye düşündü ama yine de bir ara sormaya karar verdi.

.

Akşam olmuştu, hazırlıklar tamamdı. Babaannesini iyi ağırlamak istiyordu Karaca. Saati kontrol edip duruyorken araba sesini duydu.

"Geldiler herhalde." Deyip kapıya yöneldi. Onun bu heyecanı Azer'i gülümsetmişti. Azer ve Fadik de Karaca'nın peşinden gittiler.

Karaca arabadan inen babaannesini gördüğünde mutlu olmuştu ama onu getirenin babası olduğunu görünce daha çok mutlu oldu. Önce babaannesine hızla yürüyüp elini öptü.

Şems Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin