...

185 20 42
                                    

Genç olan içini kaplayan anlamsız duyguyla,her zamanki görevlerini yerine getiriyordu. Farklı hissetiren neydi? Neden en ağır işler bile onu gücendirmiyordu? En önemlisi onu görecegi için miydi böyle hissetmesinin nedeni? Çünkü onu her gün görse bile yetersiz geliyordu. Ağır adımlarla kendine doğru gelen bedene baktı, o da gülümsüyordu. Tam karşı karşıya geldiklerinde hemen konuşmaya başladı.

"Kralım tüm isteklerinizi yerine getirdim"

Gülümsemesi daha şefkatli bir hal alırken başını okşadı karşısındaki küçük bedenin

"bana kralım demene gerek olmadığını söylemiştim"

"Ama etrafımızda bu kadar kişi varken mümkün değil kralım bu yüzden daha sesiz bir yere gidelim size önemli bir şey söylemem gerek "

"Sen nasıl istersen öyle olsun"

saraydan ayrılıp,okyanus kıyısına gelmişlerdi. yürümeye başlayınca,İkiside ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Bir süre daha sesizce yürüdükten sonra küçük olan başladı konuşmaya

"Bunu size nasıl söylesem bilmiyorum"

"Acele etmene gerek yok jinyoung"

"Ben.. Ben birine aşık oldum kralım onunla evlenmek istiyorum"

Kos Koca wang jackson dona kalmıştı bu sözler üzerine. Kalbi sıkışmaya başlamıştı,sanki her şey üzerine üzerine geliyormuş gibiydi. Jinyoung ise
masum ve heycan dolu gözlerle ona bakıyordu.

"Bunu ona daha söylemedim ama bakın ona bir yüzük bile yaptım kralım"

Neden bu kadar acıyordu kalbi? Neydi onu bu kadar üzen? Karşısındaki bedenin başkasını sevdiği düşüncesi mi?

"K-kralım bir şey söyleyin lütfen"

Jackson içini kaplayan öfke ile yüzüğü elinden hızlıca almıştı.

"Bunun için mi çağırdın beni buraya? Evlenip yuva kuracağını söylemek için mi"

"E-evet ama size daha kim olduğunu söyleyemedim"

"Kimle evleneceğin umrumda mı sanıyorsun? Bir de gelmiş bana yüzüğünü gösteriyorsun"

Öfkesi onu kasıp kavururken, karşısındaki beden korku ile kaplanmıştı. Belki de başından beri aptalca bir fikirdi..

"Ben.. özür dilerim"

Daha çok bir mırıltı şeklindeydi söyledikleri Ama bu jackson'ın öfkesini körüklemeye yetmişti. Hızla elindeki yüzüğü okyanusa doğru fırlatmıştı.

"NEDE-"

sözlerinin yarım kalmasını sağlayan şey ise jinyoung'un okyanusa doğru koşuşuydu. Kafayı yemiş olmalıydı çünkü okyanus fazla derin ve dalgalıydı.

"S-SEN NE YAPIYORSUN JINYOUNG"

ama jinyoung onu dinlemiyordu. Tek derdi yüzüğü bulmaktı çünkü kendi elleriyle yapmıştı. Onun için..

"O APTAL YÜZÜK YÜZÜNDEN ÖLECEKSİN"

"ÇABUK BURAYA GEL BU BİR EMİRDİR"

"PARK JİNYOUNG SANA SESLENİYORUM"

jinyoung yüzüğü bulduğunda ona doğru yüzmeye başlamıştı.

"NEREYE KAYBOLDUN"

"JİNYOUNG"

"Jinyoung..."

Jackson çoktan ağlamaya başlamıştı ona sesleniyordu ama o yoktu. Korkuyordu.. jackson okyanusa doğru hamle yaparken ne zaman geldikleri bilmediği korumaları onu durdurmuştu.

"Kralım ne yapıyorsunuz"

"J-jinyoung"

Göz yaşları arasında zar zor konuşabilmişti. Korumalarından kurtulmaya çalışmak için debeleniyordu.

"BIRAKIN BENİ!! BIRAKIN DİYORUM!!"

Nerdeyse tüm halk buraya yığılmıştı,deli gibi debelenen krallarını izliyordu. Korumalar ise onu saraya doğru götürmeye çalışıyordu.

"JİNYOUNG ORADA DİYORUM BIRAKIN BENİ"

ama söyledikleri bir fayda etmiyordu,korumaları inatla onu saraya götürüyordu. Artık çok geç olduğunun farkına varınca mırıldandı sessizce

"Seni seviyorum jinyoung-ah"

Elindeki yüzüğü sımsıkı kavramış,son nefesini vermek üzereyken jinyoung hiç bir zaman söylemeye fırsatı olmayan o cümleleri geçirdi içinden.

"Sizi seviyorum kralım"

Gene bir kurguya başladım hadi hayırlısı 💃

Gene bir kurguya başladım hadi hayırlısı 💃

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Sizi seviyorum kralım" 🤧

anneau du destin | jinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin