4

84 18 42
                                        

"Bunu nasıl yapmayı planlıyorsunuz?"

"Zamanla öğreneceğiz şimdi gitmem gereken bir yer var bunu bir ön tanışma gibi düşünebilirsiniz"

"O zaman kendinize iyi bakın bir dahaki görüşmemize kadar "

" beni boşverin sizin kendinize iyi bakmanız gerek"

Diyerek jackson'a içten tebessümlerini yolladı. Bu tebessüm kısa süreli de olsa jackson da duygu değişimine neden olmuştu.

"Derenirim.. görüşürüz bay park"

"Görüşürüz bay wang"

Jackson çıkışa doğru yol alırken, vücudu onun aksine gitmek istemiyormuş gibi yavaş hareket ediyordu.

"Sanırım bir kaç seans buna katlanabilirim"

Diye geçirdi içinden çoktan arabasına varmıştı.

-Gece saat 3 sularında-

Jackson yataktan sarsılarak uyandı. Hem titreyip hem de deli gibi ağlıyordu. Sakinleşmek için kendine zaman tanısa da kendini durduramayacağını anladığında,zar zor eline telefonunu almıştı. Youngjae'yi arasa fazla panik olacağından ona bir faydası olmayacaktı. Bu yüzden bay park'ı aramamıştı. Bir süre çaldıktan sonra açmıştı.

"Alo?"

"B-bay park g-gelmenize ih-ttiyacım var"

Jinyoung aniden telaşa kapılıp çoktan arabasının anahtarlarına uzanmıştı.

"Bana evinizin adresini tarif edebilir misiniz? Ya da boşverin konum atın"

Jackson titreyen elleriyle zar zor konumu yollamıştı. Zamanla ağlaması daha da şiddetlenirken, kapıdan gelen seslerden Jinyoung'un geldiğini anlamıştı.

"22 10 28 03"

Diye mırıldandı. Jinyoung gelene kadar telefonu açık tutmasını istemişti.

"22 10 28 03"

Jinyoung hızlıca şifreyi girip, duyduğu ağlama sesleriyle jackson'ın odasına yol almıştı. Odaya girdiğinde teredüt etmeden yanına gidip sıkıca sarılmıştı. Neden bilmiyordu ama gelene kadar kalbi yerinden çıkacakmış gibiydi. Bir eliyle jackson'ın saçlarını okşamaya başladı.

"Derin bir nefes al jackson"

İsmi ilk defa bu kadar güzel gelmişti. Dediği gibi derin bir nefes aldığında, burnuna jinyoung'un kokusu dolmuştu. Okyanus gibi kokuyordu..

"Şimdi aynı şekilde nefesini ver"

Bir süre daha jinyoung'un dediklerini yaptı. Ağlaması durmuştu ama az da olsa titriyordu.

"Şimdi bir yer hayal etmeni istiyorum çok  değer verdiğin biriyle gitmek istediğin bir yer"

"A-aklıma bir yer gelmiyor"

"O zaman okyanus kıyısı nasıl olur?"

"Okyanusları sevmem"

"Peki o zaman genişce bir orman hayal et. Sadece sen ve değer verdiğin kişi varsınız"

Jackson beyninin uyuştuğunu hissetti. Jinyoung'un dudaklarından dökülen her bir kelime ona ilaç gibi geliyordu.

"Etrafınızda çok güzel meyveler var ve kokusu her yeri sarmış. Hangi meyvelerin kokusunu alıyorsun?"

Bir süre karşı taraftan cevap gelmeyince, jackson'ı kendinden biraz uzaklaştırdı. Uyumuştu.. jinyoung uyanmamasına özen göstererek onu yatağa yatırdı. Her ihtimale karşı başucuna oturup onu izlemeye başladı.

anneau du destin | jinsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin