Avuçlarımdan kaymıştı ellerin, birkaç gün önce sıkıca tuttuğun ellerim şimdi boşluktaydı.
Yalnızdım, eksiktim, kimse yoktu.
Herkes yok olmuştu.
Düzgün bir hayatım yoktu.
Neden yaşıyorum bunları? Madem bu kadar acı çekecektim tanrı neden bana bir can verdi?
Kollarımı saçlarımın arasından geçip, tüylerimi diken diken eden rüzgara karşı açtım.
Nefesimi derince içime çektim ve gözlerimi sıkıca kapattım.
Rüzgarın sesi bana huzur vermişti.
Gözlerimi açtım ve köprünün altından akan suya baktım.
Gerçekten yüksekteydim.
"Sevgilim?" Elini belime sarıp benimle birlikte köprüden aşağı bakan güzel kokulu çocuğa karşı nefesim kesilmişti.
Kusursuz bir görüntüsü vardı ve ben her geçen dakika ona daha da aşık oluyordum.
"Birileri yine aşık oldu sanırım. Eh haklısın yerinde olsam bende kendime aşık olurdum. " Omzuna hafifçe vurup ondan uzaklaştım.
Gülmeye başlayışına karşı güneş açmıştı.
Sanki dünya onun üstüne kurulmuş gibiydi.
"Gidelim mi?" Kafamı hafifçe salladım ve uzattığı eline ellerimi bıraktım.
Şuan boşlukta değildim.
Çünkü o vardı.
Beni bırakmamıştı.
Onların yaptığı gibi kalbimi ortada tek başına bırakmamıştı.
Onu kaybedeceğim düşüncesi aklıma geldikçe kahroluyordum, ağlamak istiyordum. Bu aşk mı?
İyi de aşk bana hep vıcık vıcık gelirdi, yoldan geçen sevgililer midemi bulandırırdı. Şimdi nasıl elini tutuyorum? Beni nasıl bir insan yaptın sen?
Birden yanağıma bir dudağın değdiğini hissettim.
Yanaklarım yanmaya başlamıştı.Terlemeye başlamıştım.
"Utanınca çok güzelsin" hiçbir şey söyleyemedim. Bunlara hiç alışık değildim ve söyledikleri beni daha da utandırıyordu.
Elini bırakmadan önden yürümeye başladım. Fakat saniyesinde yanıma yetişip aynı hizada yürüyüşünü sürdürdü.
Kahkaha atmaya başladı. Çok mu kızarmıştım?
"Hava biraz sıcakmış." Kafasını salladı ve güldü. "Rüzgar da bayağı esiyor ama neyse." Koluna sert olmayan bir şekilde yumruk yapıp vurdum.
Koca kahkahası ile beni de güldürmüştü.
Tanrım şuan o gerçekten karşımda mıydı? Teşekkür ederim, onu bana bağışladığın için.
Yaklaşıp ona sarıldım aniden gülmeyi bıraktı ve oda belime ellerini sarıp sıkıca sarıldı.
"Teşekkür ederim." Benden ayrılıp yüzüme baktı. "Neden?" Omuz silktim ve yanağına hafifçe dokundum. "Yanımda olduğun için."
Derin nefes verdi ve ciddileşti. Yanağında ki elimi tutup avuç içimi öptü. Kendimi ona daha çok kaptırıyordum.
"Ben her zaman yanındayım, seni asla bırakmayacağım. Bu yüzden üzülme tamam mı?" Kafamı salladım. Bunu artık biliyordum.
Dudaklarıma doğru yaklaştı ve nazikçe öptü. Soğuk dudaklarım onun dudakları arasında alev almıştı.
Uzaklaştığında dudağıma kısa bir öpücük daha kondurdu.
"Ben her zaman ellerini tutup seni o yangının içinden çıkartacağım. Sonucunda bana zarar gelse bile düşünmeden seni o yangının içinden çıkartacağım."
Kim Seok Jin o kadar inatçı biriydi ki benim gibi korkak birini yalnız bırakmamaya karar vermişti.
Belki de tek nefes kaynağım olduğunu bildiği için bırakmadı beni.
Minik bir çocukken de tek kurtarıcım o olmuştu, şimdi genç bir kadınken de tek kurtarıcım o olmuştu.
Elimi hiç bırakmamıştı.
Kendi eli yanmıştı ama o umursamadan sadece benim elimi tutmuştu.
Her seferinde o yangının içinde kalsam da gelip kurtaracaktı beni.
Her seferinde kendisine zarar geleceğini bilse de beni gelip kurtaracaktı.
Çünkü kalbim onu kendime çeken ve anahtarı olmayan bir kilit ile bağlıydı.
×××
Düşüncelerinizi belirtir misiniz kurgu ile ilgili? Finali nasıl buldunuz?
Angst yapmaya gönlüm el vermedi. ❤️
Ayrıca yeni kurgular için takipte kalın.
İg: Nurwbyds
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•In Flames• Jinsoo ✿
Fanfic| Tamamlandı | Sen ilk aşkımdın Seok Jin, ilk ve tek aşkımdın. Şimdi beni bırakırsan aşkım da tıpkı senin gibi yok olmaz mı? {Kim Seok Jin & Kim Jisoo} Başlangıç: 28.01.20 Bitiş:04.12.20 ©Nurwbyds |2020