1.5

841 63 58
                                    

Jungkook

"Yoongi hyung sen nasıl anlamıştın?"
"Neyi"
"Hoseok hyunga olan duygularını"
"Sürekli onu görmek istiyordum hep etrafında olmak istiyordum onu düşünmeden edemiyordum, kalbimin hızlanmasına engel olamıyordum"
"Anladım"
"Bir şeyleri anlamana yardımcı oldu mu?"
İma yaparak sorduğu soruya gözlerimi devirmiştim.

"Çok yardımcı oldu hyung sağol ya"
"Neyse dersim başlamak üzere görüşürüz sonra"
"Tamam"

"Naber Jungkook"
Telefonumla ilgilenirlen Jimin'in neşeli sesini duyduğumda telefonumu bırakıp ona odaklandım.

"İyi senden"
"İyi" konuştuktan sonra karşımdaki sandalyeyi çekip oturdu
Tam konuşacaktım ki bize seslenen profesör Kim ile susmak zorunda kalmıştım.

"Jungkook ve Jimin gelir misiniz?"
İkimizde yerimizden kalkıp yanımıza gittğimizde bize bir iş vereceğini hissetmiştim.

"Alt katın kullanmadığımız bölümünde bir kaç kitap olması lazım onları getirebilir misiniz"
"Tabi efendim" ikimizde onu onayladıktan sonra alt kata inmeye başladık.

Alt katın kullanılmayan bölümüne geldiğimizde odalara bakınmaya başlamıştık.

"Neden hangi oda olduğunu söylemdi ki" Jimin sıkıntıyla oflarken ben kitapların olduğu odayı bulmuştum bile.
"Buldum"

"Sadece bir kaç kitap dediği bu mu" Diyip önümüzdeki kitapları göstermişti, gerçekten fazlalardı.

"Açık cam falan mı var burada rüzgar var sanki"
İkimizde odaya girerken söylemişti.
"Ola-" ben daha cümlemi bitirmeden kapı arkamızdan kapanmıştı.
"Hassiktir" hızlıca kapının yanına gidip açmayı denedim, ama sanırım sıkışmıştı açılmıyordu.

Kapıya vurup bağırmaya başladım.
"Kimse yok mu!"

"Bağırma Jungkook kimse yok unuttun mu burası kullanılmıyor"
Konuşup yere oturmuştu.

Bağırmayı kesip ona dönmüştüm, belki telefon çekiyordur.

"Jimin telefonun çekiyor mu?"

Cebinden telefonunu çıkarıp bakmıştı, daha konuşmadan yüz ifadesinden anlamıştım.

"Hayır"

En sonunda dayanamayıp onun gibi yere oturdum

"En sonunda profesör fark edecektir"
"Evet"

İkimizde boş boş birbirimize bakarken ortamda tuhaf bir sessizlik olmuştu. Ben hala onun yüzüne bakarken o benden gözlerini kaçırmıştı,ve yanakları hafif kızarmıştı.

Bu haline kıkırdadım ve ona bakmaya devam ettim.

"Neden öyle bakıyorsun"
"Nasıl bakıyorum"
"Tuhaf"
Sonunda tekrar gözlerime bakmaya başlamıştı ama artık ben gözlerine değil dudaklarına bakıyordum, ne yapabilirim kendime engel olamıyorum

"Tatlısın" söylediğim şeye gülümseyip tekrar gözlerini kaçırmıştı.

"Jimin"
"Efendim"
"Şu an seni öpmek istiyorum" kocaman açtığı gözleriyle bana bakmaya başladı tekrar
"Saçmalama Jungkook"
"Ben ciddiyim"
"Jungkook biz arkadaşız unutma"
Sanki daha önce öpüşmemiştim seni jimin sanki o zaman arkadaş değildik.

"Arkadaşlığımızı sikeyim, Jimin hangi arkadaş arkadaşının dudaklarını unutamaz söylesene"
Konuşup dizlerimin üstünde çok hafifçe ona doğru eğilmiştim, oda küçük olduğu için zaten çok yakındık şimdi ise daha çok.

"Jungkook yapma unutalım diyen sendin"
"Unutamadım ama, içimdeki seni öpme istediğini bastıramıyorum."

Söylediklerimle Jimin tekrar odanın başka yerlerine bakmaya başlamıştı.
"Jimin bana bak"
Hala bakmayınca çenesinden tutup kendime çevirdim.

"Seni öpmek istiyorum hemde çok istiyorum" hiçbir şey söylemeyip masum bir şekilde gözlerime bakmaya devam ediyordu.

En sonunda dayanamayıp dudaklarımı dudaklarına bastırdım.

Öpüşüme anında karşı vermesine karşın hala onu öperken gülümsedim.

Dudaklarından ayrılmadan az önceki yerime geçip onu belinden tutup kucağıma çektim.

Rüyamdaki gibi oluyordu sadece yer farklıydı, ama rüyamdaki gibi hızlı olsun istemiyordum.

Ellerimi yanaklarına çıkardığımda o da beklemeden kollarını boynuma dolamıştı.

En sonunda dudaklarımızı ayırdığımızda ikimizde nefes nefeseydik.
"Jungkook belki yeri değil ama ilk öpücüğüm sana ait"
İnanamıyordum dudaklarını ilk keşfeden bendim. Söylediği şey beni çok mutlu ederken bir kere daha öptüm onu.

Utanmıştı, yanakları kızarmıştı. Gülümsemiştim, çok tatlıydı.

Güldüğümü görünce başını boynuma gömdü.
"Gülme"
Ellerimden birini tişörtünün içine sokup belini okşamaya başladım ve gülme demesiyle daha çok gülmeye başladım.
Bana gülme demesine rağmen o da başını kaldırmadan hafifçe kıkırdıyordu.

"Sence ne zaman profesör bizim olmadığımızı farkedecek?"
Saçlarına bir öpücük kondurup sorusunu cevapladım.
"Hiçbir fikrim yok"

Jimin boynuma yakın bir yere koyduğu başını şimdi de omzuma koymuş tişörtümün üstünden göğüsüme saçma sapan şekiller çiziyordu.

"Jungkook benden hoşlanmak senin için kötü bir şey mi?"
"Tabi ki hayır, sadece Mark beni aldattıktan sonra kimseye karşı hiçbir şey hissetmedim hala sana karşı ne hissettiğimi bilmiyorum ama sen benim için çok değerlisin"

Gerçekten öyleydi, önceden arkadaş bile değilken şimdi onu düşünmeden duramıyordum.
Bir anda olmuştu her şey çok hızlı olmuştu ama kimin umrunda.

"Ama bildiğim tek bir şey var o da bizim artık arkadaş olmadığımız"
"Seni anlıyorum aldatılmak ve bunu atlatmak kolay bir şey değildir, yani sanırım"

"Senden biraz zaman istiyorum Jimin, sana karşı duygularımı anlamadan sana yaklaşırsam seni kırmaktan korkuyorum"
"Jungkook az önce beni öpüyordun?"
Söylediği şeyle gülümsememe engel olamadım.
"Yani bundan sonrası için söylüyorum,
söz emin olana kadar öpmeyeceğim seni"

Biz gülüşürken kapıdan ses gelmişti
"Jimin Jungkook orda mısınız?"

"Evet efendim"

Biz içerde hala beklerken sonunda kapıyı açabilmişlerdi.

"Çok üzgünüm çocuklar kusura bakmayın"
"Önemli değil Bay Kim" Jimin'e bakarak konuşmuştum.

Derslerimizi kaçırmıştık o yüzden eşyalarımızı alıp eve gitmeye başladık.









Çok mu erken oldu ya

I want you to be my boyfriend / jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin