Kabus

851 62 22
                                    

Harry'nin sarsılan bedeniyle Ginny uyanmış ve gece lambasını açmıştı. Harry'nin alnında birkaç ter damlası süzülüyordu. Ağzından ise kesik kesik kelimeler çıkıyordu.

"Hayır, enişte. Orası karanlık.... oh, bir lamba.... yeterli.... evet..." Ginny duyduğu parça parça kelimeler ile dudağını ısırmak zorunda kaldı. Birkaç gün önce, herkesi eve yemeğe davet edip mutlu haberi vermeden önce, Harry çocukluğunu anlatmıştı. O günden sonra kabusları çocukluk anılarına dönmüştü. Üç gündür benzer kelimeleri sayıklayıp duruyordu. Ginny, yataktan çıkıp Vernon Dudley başta olmak üzere, Dudley ailesini lanetlemek istiyordu. Felaket geçen çocukluğu, yıllar geçse de üzerinde bir yüktü. Kurtulamadığı bir yük.

Ginny, onun bedeninin daha fazla sarılmasını engellemek için seslendi.

"Harry, uyan hayatım."

Vernon Harry mektuplara ulaşamasın diye dış kapının posta girişi tahta ile çivilerken yüzündeki sinsi bakışı ile gülüp, küçük çocuğa alayla bakıyor.

"Harry, sadece kabus. Ben buradayım. Uyan lütfen."

Harry yakaladığı mektubu koşarak açmaya çalışıyor. Fakat Vernon izin vermiyor. Mektubu elinden zorla alıyor ve küçük merdiven altı dolaba atarcasına kolundan tutup içeri itiyor. Kapının üstündeki küçük delikten bakarken, Harry sinirli ve üzgün bir ifadeyle karanlık dolapta öylece oturuyor.

"Harry!" Ginny'nin sarması ile Harry aniden gözlerini açınca bir süre gözlerini kıstı. Bulanık görüntüyle nerede olduğunu kavramaya çalıştı. Rahat ve geniş bir yatak, gece lambası ve tavan başını kaldırınca değecek alçaklıkta değil.

"Harry, iyi misin?" Ginny dolmuş gözleri ile adamı incelerken Harry gülümsedi.

"Iyiyim, bir şeye mi ihtiyacın var hayatım? Beni neden uyandırdın?"

Uykunda daha fazla acı çekmeni istemedim.

"Kötü bir kabus gördüm. " yalan söyledi.

"Tek ihtiyacım sıcak kolların." Tam da Harry'nin ihtiyacı olan şeydi.

Harry gülümsedi. Kollarını açıp, karısını göğsüne çekti. Saçlarının arasına yumuşak bir öpücük kondurdu.

"Ben buradayım Ginny, kabus kovucu hizmetinizdedir."

Ginny kıkırdadı.

"Rahat bir uyku çekeceğim için minnettarım." Iltifat etti.

"Ben daha çok." dedi Harry fısıltıyla. Ginny'nin saçlarının kokusuyla kabus görmeden derin bir uykuya daldı.

***

"Sen ne saçmalıyorsun Ginny?" Hermione şaşkınca arkadaşına baktı. Ama Ginny hiçbir şaka belirtisi göstermedi.

"Saçmalamıyorum Hermione, oraya gideceğim." Ginny'nin kendinden emin sesini duyunca Hermione onu ikna etmeye çalışsa bile durduramayacağını biliyordu. Yine de şansını denedi.

"Gitmek istemene hak veriyorum ama Ginny, hiç kibar insanlar değiller ve tek gitmekten söz ediyorsun. Üstelik Harry duysa sana kızacağını da biliyorsun."

Ginny kabus gibi geçen geceyi hatırlayınca derin bir iç çekti. "Ben de kibar bir insan sayılmam. Hem onlar iyi bir dersi hak ediyor."

"Ginny, Harry elbet öğrenecek ve ondan gizli oraya gitmen doğru değil."

"Harry'i asla onlarla karşılaştırmak istemiyorum Hermione, o yüzden ne olursa olsun tek gideceğim ve öğrenmemesini sağlayacağım."

Hermione pes etmiş gibi konuştu. "Pekala, itiraz istemiyorum, ben de seninle geleceğim. Senin tek gitmene izin veremem."

"Buna gerek y-"

Hermione sözünü kesti. "Gerek var Ginny, itiraz istemiyorum."

"Hermione, ne kadar inatçısın." Ginny hamurdandı.

"Bana söyleyene bak." Hermione göz devirip, kahvesini yudumladı.

***

"Yeniden Privet Drive a taşınacaklarını düşünmemiştim." Hermione şaşkın görünüyordu. Savaştan önce Dursley ailesi Privet Drive daki evlerinden taşınmışlardı. Başta Vernon Dursley olmak üzere, ölüm yiyenlerin kendilerine saldırmasından korkmuşlardı. Savaş bittikten sonra Hermione geri döneceğini düşünmemişti. Çünkü Vernon Dursley ödleğin tekiydi.

"Ne demek bu?" Ginny Hermione'nin neden bahsettiğini anlamadı.

"Sonra anlatırım, hadi içeri girelim." dedi Hermione.

"Eh, hadi."

Ginny ve Hermione yan yana yürüdü. Ev büyük ve lüks görünüyordu. Evin kapısının önüne gelince yeni boyanmış  duvar ile karşılaştılar. Eve yeni geldikleri belli ediyordu.

"Boya kokuyor." Ginny burnunu eli ile kapattı.

"Iğrenç!"

Hermione onu evin girişinden uzaklaştırdı. Boya kokusundan uzaklaşınca Ginny rahat bir nefes bıraktı. Midesinin hareketlenmesini engellemek için çabaladı.

"Iyi değilsen sonra gelelim Ginny, hiç iyi durmuyorsun." Öğürmemek için midesine eli ile hafifçe  baskı yapan arkadaşına bakıp ekledi. "Her an kusacak gibi duruyorsun."

Ginny midesinin hareketlenmesi durunca yüzüne gülümseme yerleştirdi.

"Iyi fikir." Hermione onun gideceğini düşündü ama Ginny yeniden kapıya doğru gitti.

"Iyi fikir derken? Ginny, geri dönmüyor muyuz?"

Ginny sırıtıp kafasını iki yana salladı. Zili çalınca Hermione engel olmak için geç kalmıştı.

Ginny kapı açılmadan asasını çıkarıp burnuna kötü koku gelmesin diye büyü yaptı. Konuşması bitene kadar kusmak istemiyordu. Bitirdikten sonra, eh düşünebilirdi.

Sonuçta isteyerek yapacağı bir şey değildi, hamileydi ve boya kokusu pekala midesini bulandırıp kusmasına neden olabilirdi. Bunun için kimse onu suçlayamazdı.

***

Kısa  bir bölüm oldu. Diğerini uzun yazacağım. Içimde Dursley ailesine söylemek istediğim çok şey birikti:)

How to be a good dad?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin