Bölüm-2

11 1 0
                                    

İstanbul’a geleli bir haftayı bir iki gün geçmişti ama ben hayatımı şimdiden düzene soktuğumu söyleyebilirdim. Her sabah yaptığım gibi yataktan kalkar kalkmaz hızlı bir duş alıp kendimi terasın o eşsiz manzarası eşliğinde gerinmeye bıraktım. Bir süre eşsiz Üsküdar manzarasını izledikten sonra giyinip kahve dükkanına doğru yola koyuldum. Bugün diğer elemanın döndüğü gündü..

Dükkana girmemle şok olmam bir oldu desem boşuna olmazdı sanırım. Bir haftayı geçkindir burada çalışmama ve sabahın körü olmasına rağmen hiç bu kadar burayı kalabalık görmemiştim. Şaşkın gözlerle sağıma soluma bakarken tezgahın arkasında tatilden dönen diğer çalışanın olduğunu gördüm. arkası bana dönüktü neyse ki. Ben insanlarla iletişim kurmakta oldukça zorlanan biriydim. Kahve dükkanında işi almak için  cenebaz biri gibi davranmış olsam da -ki normalde iyi arkadaşım olsaydı eminim çok fazla konuşan taraf olurdum- öyle biri değildim. Önlüğümü takıp tezgahın arkasına geçtim ve ağzımın içinde yuvarladığım bir merhaba gönderdim diğer çalışana. Şaşkın gözlerle bana dönen suratla bir daha şok oldum. Kahve minik gözler ve kumral saçlar arasında gidip gelirken çocuğun tezgah arkasından çık demesiyle kendime geldim. 

-kusura bakma ama çıkamam. burası oldukça kalabalık ve bende ikinci haftama başlamışken işten atılmak istemem doğrusu.' dedim.

bana ve üstümde ki önlüğe baktıktan sonra

-sen o zaman Yasin Amcanın söylediği şu yeni eleman olmalısın. Neyse o zaman dediğin gibi burası oldukça kalabalık hemen başlasan iyi olur' dedi

Çocuğun bana emir vermesine mi kızayım yoksa tanışmaya bile gerek görmemesine mi emin olamadım ve yazılı siparişleri hazırlamaya koyuldum.

Bir süre sonra kahve dükkanı sakinleşince kendime kahve yapmaya karar verdim. Ben kahvemi sütsüz ve şekersiz içerdim. Hayatın size getirdiği onca yükten ve acıdan sonra hiç bir kahve size acı gelmemeye başlıyor. Yine geçmişin acılarına gömülmüşken müşterinin seslenmesiyle kendime geldim.

-Kusura bakmayın. Buyrun ne alırdınız? 

Karşımda tahminen 20li yaşlarının sonlarında şık bir takım elbiseli biri duruyordu. Bu arada şu meymenetsiz surat neredeydi acaba?

-Rica ederim. Öyle dalmıştınız ki bir an hiç duyuramayacağım kendimi sandım. Lütfen bir white mocha.' diyip hafif bir tebessüm etti. Bir bu dudaklarını hafif oynattığı tebessüm ne kadar yakışabiliyorsa bu karşımdaki adama da bir o kadar fazla yakışmıştı. Adama bön bön baktığımı fark edip hemen kendimi toparladım. Hızlı bir şekilde siparişini hazırlayıp adama teslim ettim ve boş bakışlarla kapıdan çıkışını izledim.

Bu sırada yanımda ki hareketlenmeyle yan tarafıma dönmemle o meymenetsiz ile yüz yüze geldim. Ani bir refleksle geri çekilmemle elime kendime hazırladığım kahveyi dökmem bir olmuştu. Sıcak kahvenin tenime yaptığı kavurucu yanıkla hafif çığlık attım. Meymenetsiz hemen elimi tutup soğuk suya soktu ve elimi suyun altında incelemeye başladı.O elime doğru dikkatli bakışlarla bakarken, ben ona şok olmuş ifadeyle baktığıma emindim. Bunu fark etmemle hemen elimi çektim. Hayatım boyu hiç bir insan bana böle bir şey yapmamıştı. Düştüğümde saatlerce yerde ağlasam da yine kendimi teselli edip kalkan biriydim ben. Kimse hiç bir zaman elimden tutup beni gel bakalım dizin mi yaralandı senin dememiştir yada yaralanan bir yerime herhangi bir müdahalede bulunmamıştır. Bundan da önemlisi hiç bir karşı cins masum bir amaçla benim elimden şu zamana kadar tutmamıştır. 

Elimi ani çekmemle meymenetsiz suratın yüz ifadesinin değişmesi bir oldu ve bana anlamlandıramadığım bir bakışla baktı. Ben daha fazla böle bir bakışa maruz kalmamak için kendimi hızlıca tuvalete attım. Kendimi sakinleştirmem ve düşüncelerimden kurtulmam ne kadar süre aldı bilmesemde çıktığımda kahve dükkanı kalabalıklaşmaya başlamıştı.

Tüm gün hızlı bir tempoyla ve benim meymenetsiz surattan belli etmediğimi düşündüğüm bir tarzda kaçmamla geçti. Ben Dükkanın kapanmasına kalmadığım için hızlıca önlüğümü çıkardım ve sabahki gibi ağzımda gevelediğim bir kaç cümleyle dükkandan çıktım. Kafamda yine geçmişin ve bugününde eklendiği ağır düşüncelerle ne ara eve vardım ve ne ara yatağıma attım kendimi bilmiyorum. Uyuya kalmadan önce son düşündüğüm şey elimin normalden daha az acıyor olduğuydu.

Yalnızlık Uzun Bir YolculukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin