Bölüm-4

5 0 0
                                    

Medyada 'Falling Slowly' şarkısı var ve İris

Ne kadar süre dükkanın önünde durdum bilmiyorum ama içeri girdiğimde eski sessiz ve umursamaz Kemal'in geri döndüğünü gördüm.

Hızlı veya yavaş sayılmayacak adımlarla tezgaha doğru yanaşıp kasanın başına geçtim tekrardan. Gelen müşteriler bir bir akarken Kemal ile aramızda ki sessiz savaş hala devam ediyordu. Benden ciddi anlamda rahatsız olmasının elbette farkındaydım fakat yapabileceğim bir şey yoktu benimle beraber çalışmak zorunda. İyi anlaşıp burada çalıştığımız süreyi daha eğlenceli hale getirebilirdik fakat kendisinin koyduğu bir konuşmama eylemi ve ardından da beni yargılaması olmayan iş arkadaşlığımızı da oldukça zedeledi. Ben umutlu biri değilim.. Aramızın düzelmeyeceğinin elbette oldukça farkındayım. Peki çabalayacak mıyım? Hayır. Hayatım boyu yaşam için çabalamış olan ben böyle küçük şeyler için çabalamıyorum malesef.

Bir bir müşteriler akıp giderken ve ben düşüncelerimle yine cebelleşirken Kahve Dükkanının sahibi Yasin amcanın içeriye girmesiyle tüm düşüncelerim dağıldı. Yasin amca yüzünde kocaman bir gülümsemeyle tezgaha doğru yaklaşıp selam verdi. Bir süre benimle ve Kemal ile konuştuktan sonra akşam dükkanda bir doğum günü kutlamasının olucağını söyledi. Kemal ve Yasin amca aralarında konuşurken gözüm Kemal'in yüz hatlarına takıldı. Her daim -ki bir kızla konuşurken oldukça sempatik tavırlar sergilemişti- sert olan yüz hatları oldukça sıcak ve sempatikti. Daha önce hiç bir müşteri ile yada kızlarla konuşurken bu yakınlık ve sıcaklığı göstermediğini fark ettim. Aslında bu haliyle daha çok çekilesi olmasının yanında oldukçada karizmatik görünüyordu. Düşüncelerimin dağılmasını Yasin amcanın benden bu gecede çalışmamı istemesi böldü. Bunu tabiki de kabul ettim. Yasin amca karısına-ki ona Yasin amca Kırmızı karanfilim diye sesleniyor- yapacağı oldukça hoş olacak olan doğum günü süprizi ile ilgili düzenlemelerden bahsettikten sonra da dükkanı kapatmamızı ve hazırlıklara başlamamızı rica edip gitti. Mevcut müşterilerin gitmesi ve dükkanı kapamamız 1 saati buldu. Hazırlanmak ve misafirleri beklemek için daha 2 saatten fazla süremiz olduğu ve bende bugün kendimi oldukça güçsüz hissettiğim için kendime en büyük boy kahve yapıp oturdum. Kemal süslemeler ve pastayı halletmek için dışarı çıktı. O dükkanda yokken temizliği yapabilirdim fakat içimden şuan bunu yapmak gelmiyor. Onun yerine sanki çok gerekliymiş gibi yine geçmişe daldım. Geçmişim benim için kara bir boşluktan daha fazlasıydı. Silmek isteseydim silermiydim peki? Bilmiyorum.. Sanırım daha kötü bir geçmişe sahip olmaktan korkuyorum. Bazen kendimde oldukça Polyanna sendromları sezsemde bunun pek üzerinde durmamaya çalışıyorum. Geçmişin etkisinin bende yarattığı ruhsal çöküntüler onları düşünmekten çok hatırlatıcak anlarda daha fazla etkili. Bunu artık aşmam gerektiğinin oldukça farkında olsamda kendi halinde bırakıp kimse sanki bana hatırlatamazmış gibi yapmayı tercih ediyorum.

Dükkanın kapısı açıldığında ve Kemal elinde poşetlerle içeri girdiğinde düşüncelerim dağıldı. Kafamı kaldırıp hiç Kemal'e bakmadım. Benimle burada yalnız olmaktan oldukça rahatsız olduğunu bilerek ve bende bu durumu çekilir kılmayı tercih ederek onunla ilgilenmemeye ve kahveme odaklanmaya çalıştım. Kemal'in içerde poşetten pastayı çıkarıp dolaba koyduğunu gözümün ucuyla izlediğimi de itiraf etsem iyi olur. Ben onu göz ucuyla takip ederken elinde poşetlerle bana doğru yöneldiğini gördüğümde sanki kahvem bana hayat hikayesinden bahsediyormuş gibi ona yöneldim tekrardan. Kemal'in yanımda dikilmesiyle ve poşetleri masanın üstüne koyup 

-Kalk bir sürü süs var' demesi ile kendime geldim.

-Rica kelimeleri o güzel Türkçemizde mevcut bilmem farkındamısın? dedim. Beni duymamazlığa gelip mutfağa yöneldi ve ben sinir krizi geçirmenin neredeyse eşiğindeyim. Bu çocuk kendini oldukça fazla önemsiyor sanırım.Oldukça sesli oflayarak süsleri ayıklamaya ve neyi nereye asıcağıma karar vermek ve süsleri asmak tam 1 saatimi almıştı. Bu süre içerisinde Kemal mutfaktan neredeyse hiç çıkmadı. Bir ara ayağım kayıp popomun üstüne düşmem ve oldukça gürültü çıkarmam sonucu mutfaktan hızla çıkıp bana doğru yaklaşırken sanki önünde duvar varmış gibi bir anda durdu. Suratından ne düşündüğünü anlamadığım sırada iyimisin diye sordu.İyi olduğumu söyleyip ayağa kalktığım anda sanki umrunda değilmiş gibi arkasını dönüp gitti. Buna içimden söylenirken o süsleri nasıl astım ve bitirdim hiç anlamadım zaten. 

Süsleri asmayı bitirip ben bitti diye bağırana kadar bir daha hiç konuşmadık. Ben yorulmuş bir halde koltuklardan birine yığılırken ve gözlerimi dinlendirmek amacıyla kafamı masaya gömdükten bir süre sonra masaya bir şey koyulmasıyla kafamı kaldırdım. Kemal önüme soğuk ve bol buzlu bir kahve koymuştu. Şaşkın gözlerle ağzımın içinde bir teşekkür geveledim ve karşıma oturmasını izledim. Bana hiç cevap vermeden ve aramızda hiç bir konuşma geçmeden doğum günü zamanına kadar oturduk.Doğum gününün başlayacağı zaman ortalığı son bir kontrol edip gelenleri beklemeye başladık.

Doğum günü beklediğimden oldukça az kişilikti. Toplasan bizim küçük olan dükkanımızda 10 kişi anca vardı. Yasin amca ve eşinin sempatik halleri beni gece boyu hayal alemlerinde gezintiye çıkarsada doğum günü keyifli geçiyordu. Bizim harıl harıl çalışmamızı beklerken ben meğerse doğum günü davetlisi gibiydik. Kişiler az ve yaş ortalaması -bize yakın bir iki kişi var- yüksek olduğu için oldukça sakin ve huzurlu geçiyordu. Tabi benim elinde bir adet keman ile Kemal'i görmeden önceydi o. Kemal yavaş adımlarla dükkanın köşesine yaklaşıp ayarlamalarını yaptıktan sonra 'Falling Slowly' çalmaya başladı. Bu şarkı benim en sevdiğim ve Kemal'i dinlerken yeniden anlamlarını düşündüğüm bir şarkı. Kemal kemanı ile bütünleşmişken davetlilerden çiftler dansa kalktı. Ben ise Kemal'den gözlerimi ayıramıyordum. Keman ve duygular bir olup kulaklarımdan sanki oluk oluk içime akıyordu. Bunlarla kendimi kaybettiğim sırada Yasin amcanın torunu olduğunu bugün öğrendiğim Serhat'ın bana pardon demesiyle kendime geldim.

Serhat gülümserken; 'benimle dans etmek istermisin?' dedi. Şuan için durup burada nefes dahi almadan Kemal'i izlemek istesemde Serhat'ı red etmenin ayıp olacağını düşünüp kabul ettim. Bir erkek ile yakınlaşmam gerekeceğinin farkındayım fakat artık bunu yapabiliyor hale gelmek istiyorum. Serhat'ın elimi tutması ile hafif irkildim ve belli etmemeye çalışarak ritme kendimi uydurdum. Serhat bana sorular sorup ilgimi çektiğini sansada benim şuan düşündüğüm tek şey Serhat'ın elimi tutan eli ve belimde duran eliydi. Bunları düşünmemeye çalışıp Serhat'ın sorularına cevap verirken gözüm tekrardan Kemal'e kaydı ve ifadesiz bir suratla gözlerimiz buluşurken şarkının son nakarat bölümüne geçti. Serhat ve ellerini unutup Kemal'e odakladım tüm herşeyimi. Biz bakışırken Kemal şarkıyı bitirdi ve gözlerini benden çekti. Ben garip bir hisle doluyken Serhat teşekkür edip yanağımı öptü ve içimde binlerce parçanın dağılma sesini duydum.

Beklemediğim bir hareket sonucu ben donup kalırken ve ruhumu toplamaya çalışıyorken etraftaki hafif paniğin farkındaydım ama kelimeleri tam seçemiyordum. Yere çökmüş olduğumu Serhat'ın bana uzanması ve benim tekrar irkilmem ile farkına vardım. Serhat anlamlandıramadığından belli olan bir surat ifadesi ile bana bakarken Yasin amcanın eşi Aysel teyze elimden tutup beni kaldırdı. Kalktığımda daha çok kendimdeydim artık ve Kemal'in arkası dönük mutfağa girdiğini ve kapıyı kapattığını fark ettim...

Yalnızlık Uzun Bir YolculukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin