Hiç bir zaman sabah erken kalkmayı sevmedim ve seveceğimide düşünmüyorum evet çok net. Ama çalışmalısın İris çalış ve mutluluk dolu uzun bir yolculuğa çık haydi kalk bakalım diyerek kendimi motive ettikten sonra hızlıca yataktan kalktım. Hızlı ve soğuk bir duşun ardından istemediğim kadar kendime gelmiştim bile. Niye tüpün biteceği gün benim sabah tatlı ılık mı ılık, sıcacık duşumu alıcağım zaman olurdu ki. Yaz gününe rağmen neredeyse kazak giyecektim ısınmak için. Ben sıcak yaz günlerinde bile sıcak olmasada oldukça sıcağa yakın suyla yıkanan biriyim bu hiçte iyi olmadı şimdi. Ben nasıl ısınabilirdim acaba bugün.
Kendimi ısıtamayacağıma emin olduktan sonra kendimi işe gidip koca bir kupa sıcak kahveyle avutmaya karar verdim. İşe gitmem için biraz erkende olsa napalım artık o meymenetsize bir kaç saat fazla katlanacaktım bugün. Meymenetsiz aklıma gelmişken bana hiç adını söylememişti. Gerçi bende sormamıştım kendisine ama soramazdım yapımda yoktu. Dışardan özgüven patlaması kendini beğenmiş biri gibi görünsemde tam tersiydim. Kendimi çirkin bulurdum ve oldukça utangaçtım.Özgüven desen bende ö'sü bile yoktu. Bunları düşünerek kötü başlayan günümü dahada moral bozucu yapmayı başarmıştım.
Hızlı sayılabilecek bir şekilde dükkandan içeri girdiğimde meymenetsiz bana arkası dönük bir şekilde yerleri silerken bağırdı
-Kapalıyız bir saat sonra açılacağız' dedi
-Şey ben geldim' dememle bana döndü. Yüzünde anlamlandıramadığım garip bir bakışla bana baktı. Ama gördüğüme emin bile olamadığım bir anda suratı tamamiyle ifadesiz bir şekilde döndü ve
-Neden erken geldin' dedi
-Bir büyük kupa kahve içmem gerek çünkü' dedim ve konuşmamız onun bana tekrar arkasını dönmesiyle son buldu. Ben tezgahın arkasına geçip kendime kahve hazırlarken onada bir kupa hazırlamaya karar vermiştim. Dün dikkat ettiğim üzere benim aksime o kahvesine sütte koyuyordu. Hazırladığım onun kahvesini elime alıp tam önünde dikildim. Bana ve kupaya bakmasıyla açıklamam gerektiğini düşündüm
-Sanada kahve yaptım. Dün sütlü içtiğini görmüştüm' dedim ve kupayı ona uzattım. Bir süre bana bakıp elimden kupayı aldı ve teşekkür edip yakında ki bir masaya oturdu. Tezgaha dönüp kendi kupamı aldım ve yanına gidip gitmeme konusunda kararsızlıkla oyalanırken kabalık olmaması için gidip karşısına oturdum. Yaklaşık 15 dakika geçmişti ve ben kahvemi kaynar bir şekilde içmeme rağmen hala ısınamamıştım tabi bunda bu süre boyunca sessizliğin bile sessiz olmasında da pay olabilirdi. Sabah aklıma gelen soruyu sormaya karar verdim. Sonuçta aynı işyerindeyiz ve günümüzün çoğu zamanını birbirimizi görerek geçiriyoruz evet en iyisi sormam.
-Adın neydi senin' dedim. Tanrım daha kaba ve mantıksız pat diye soramazdım heralde.
- Kemal'dedi suratında bir anlık gördüğüm bir tebessümle.
Ve bir konuşma seansımız daha sona erdi. Zaten dükkanında açılma saati geldiği için ben yerimden kalkıp elimdeki kupayla tezgaha doğru yürüdüm. Peşimden oda kupayı tezgaha koyup kapıyı açık durumuna getirdi. Yaklaşık 15 dakika sonra bir kaç kişi gelmişti de dükkanın havası biraz daha yumuşamıştı. Böyle böyle bir kaç saat geçtikten sonra kapıdan dün konuştuğum adam girdi ki adamı ben zaten 5 km bile fark ederdim öyle bir cazibesi vardı. Gülümseyerek bana doğru geldi ve önümde durdu.
-Günaydın. White mocha alabilirmiyim' dedi. Tabi diyip kahvesini hazırlamaya döndüğüm sırada gözüme meymenetsiz takıldı. Pardon adını öğrenmiştim artık ben. Gözüme Kemal takıldı. Masadaki bir kızla yüzünde tebessümle konuştuğunu gördüm. Bu durum neden beni oldukça şaşırtmıştı bilmiyorum. Belkide gülümsemesini ilk defa yakaladığım içindir. Gerçi bu durum şimdi benim merak etmeme de sebep olmuştu ya acaba kimdi ki bu kız. Ben bunları düşünürken kahvenin olduğunun habercisi bip sesiyle kendime geldim ve kahveye son rütuşlarını yapıp beni beklemekte olan cazibeye döndüm. Kahvesini uzatıp hesabı hallettikten sonra teşekkürler diyerek ayrıldı ve ben bir süre adamın arkasından baktım. Adam hem cazibeli hem de kibardı ve bu onu dahada çekici yapıyordu tabi.
Birinin size baktığını hissedersiniz ya banada aynen öyle olmuştu ve bir anda istemsizce Kemal'e döndüm ve gözgöze geldik. Benim yanıma yaklaşıp sessizce
- Biz burada müşterilere sarkmayız İris. O yüzden kendine çeki düzen ver' dedi. Duyduğum şeylerle adeta şok olmuş bir şekilde kalmışken o gelen başka bir müşteriyle ilgilenmeye başlamıştı bile.
Öğlen olduğunda ve dükkan neredeyse boşaldığında ben kendimi hala oldukça kötü hissediyordum. Bu içimi yiyip bitiren şeyi eğer suratına vurmazsam kesinlikle uyuyamazdım.Kemal'e doğru yanaşıp
-Sabah sen bana ne demek istedin'dedim
-Ne duyduysan o fazlası yok' dedi suratıma bile bakma gereksinimi göstermeden
-Bak benden hoşlanmıyo olabilirsin ki hoşlanmadığın gayet açık beni bu şekilde yargılayamazsın. Söylediğin sözün nerelere gideceğini eminimki sende çok iyi biliyorsundur. Daha iki gündür beni tanıyorsun ve sakın hakkımda yargıya varma' dedim
-O zaman bunları düşündürtecek eylemlerde bulunma'dedi bana dönüp suratıma doğru eğilirken. Yaptığı bu ani hareketle kendimi bir kaç adım geriye atıp aramıza mesafe koydum tıpkı birbirimize hissettiğimiz iyi düşünceler gibi.Yaptığım bu ani hareketle dün yine yüzünde gördüğüm şaşkın bakışla karşılaştım ve o bir şey söylemeden
-Bana belli bir mesafeden fazla yaklaşma ve sakın bir kez daha böyle ani hareketler yapma' dedim ve kendimi biraz hava almak için dükkandan dışarı attım. Mesafe problemimi hala çözememiştim ve çözemeyecektim de. Onun bana her yanaşmasında aklımda geçmişimin lanet görüntüleri beliriyordu ve ben bu yüzden bir süre kendime gelemiyordum.
Ne kadar süre dükkanın önünde durdum bilmiyorum ama içeri girdiğimde eski sessiz ve umursamaz Kemal'in geri döndüğünü gördüm.
Medyada Kemal
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalnızlık Uzun Bir Yolculuk
RomanceHayatın herkese sunduğu şeyler farklıdır. Kimisine anne-baba, kimisine de ailenin getirdiği acılar. Bana ise sadece boş bir fotoğraf. O fotoğrafta sadece ben varım yetimhane bahçesinde. İris'in hikayesi..