O Gün

46 2 0
                                    

Multi : Evrenin küçülüğü.

Eve girince ilk baş Berk Uzay'a öldürücü bakışlar attı. Bense o sırada telefonuma gelen mesajın ne olduğunu merak edip açtım. Berktendi. Asansör arada sırada iki kapının arasında duruyor. Bimmeyin. Zamana ve umursamazlığıma lanet edip bizimkilere döndüm. "Bakışlarınızla birbirinizi öldürmekten vaz geçin. Ve bna biriniz popcorn yapsın." "Çok istiyorsan git kendin yap." Oflayıp mutfağa girdim ve dolaptan tencereyi aldım. Ben mısırları patlatmaya başlayınca içerden sesler gelmeye başladı. " Sen kimsinde o kızın yanında dolaşıyorsun lan?!" "Sen kim oluyosunda bana hesap soruyorsun?" Uzay'ın sesi Berk'in kine göre daha sakindi. "Evren'in çocukluk arkadaşıyım." "Ne değiştirir? Genede bana hesap soramazsın." Berk'in sinirleri kesin gerildi. O nasıl bişeye. Neyse gidip şunları durduriyim. "popcornlar hazıır. Hadi Berk film koy." Berk filmlerin olduğu yere gitti ve film koydu -korku filmi ama pn krkm ki s.s.-Bende ikisinin ortasına oturdum. Ama asıl sorun hangi yanımda kim var bilmiyordum. Sol tarafıma doğru yokulunca burnuma dolan harika koku ve sağ taraftan gelen öldürücü bakışlar la Uzay'a sokulduğumu anladım. Uzay koluna omzuma atınca bende kolumu onun beline doladım.

-------------------------

Sabah uyandığımda burnuma aşağıdan harika kokular geldi. Halam krep yapmıştı. Akşam Berk kıskançlıktan çatladığı için beni eve o bırakmıştı. Saate baktığımda okula geç kaldığımı gördüm. Normalde takmam ama beni bu gün okula çeken bir şey var. Hemen dolaba gidip üzerimi değiştirdim. Okulnun forması vardı ama en inek öğrenciler bile giymezdi. Merdivenlerin korkuluğundan aşağı kaydım ve evet villada oturuos problem? Halama "Günaydııın. Hoşça kaaaaal. Okula geç kaldım. " diyip çıktım. Kadının gözleri yaşardı. Yemin ederim. Ben okula geç kalsam bile kaplumbağ hızıyla giderim. Kadın alışık değil okula bas buny hızında giden bana. Hemen kaykayıma atladım ve okula doğru gitmeye başladım. O kadar hızlı gitmişim ki geç kalmama rağmen daha herkes gelmemişti. Sırama geçtim ve ilk defa dolabımdan kitaplarımı çıkardım. Tüm Sınıf bana uçan domuz görmüş gibi bakıyordu. Ben eşyalarımı çıkarırken öğretmen geldi. Dolaplar sınıfın içinde de evet. Öğretmen ve tüm sınıf bana tuhaf tuhaf bakınca onlara dönüp "ne?! Hiç mi dolabından eşyasını çıkaran kişi görmediniz? " diye sordum. Melek heyecanla "gördük ama seni görmedik."dedi. "Iyi fazla alışmayın. Bu ilk ve son."deyip sırama geçtim. O sırada öğretmen. "Pekala milet. Bu ders sizden hayatınızda hatırladığınız ilk şeyi yazmanızı istiyorum." Dedi. Herkes defterini açtı ve yazmaya başladı. Nedenini anlayamadığım bir şekilde elim kalemime uzandı ve yazmaya başladım. Bir ders boyunca yazdıktan sonra bitirmiştim. O sırada zil çalınca öğretmen "ikinci ders herkese okutucam. Özellikle Evren sana. Ne yazdın tüm ders merak ettim." Dedi. Hoca böyle deyince tüm sınıf bana döndüm ve o uçan domuz görmüş bakışlarını attılar. Taktın sende uçan domuza haaa. Tüm Tenefüs boyunca sadece telefona baktım. Sınıftakiler arada geliyor, açık olan defterime bakıyor ve yazıları görünce ağızları açık hayretler içinde gidiyorlardı. Ders başlayınca hoca ilk baş beni okumam için tahtaya kaldırdı. Ilkokul muyuz neyiz yhaa. Of nedir bu. Itiraz etmeden kalktım çünkü içimde bişeyler beni okumam için itiyordu.
O gün....
Ben belkide hayatımda çok şey yaşamışımdır küçükken. Belki bir kaza geçirmişimdir. Belki yüksek bir yerden düşmüşümdür. Ama bilmiyorum. Daha doğrusu hatırlamıyorum. Bana ilk hatırladığım günün ya da şeyin ne olduğunu sorarsanız size sadece 3 yıl öncesi derim. O gün... O gün benim yeniden doğmamı sağladı. O gün değiştim. O gün bambaşka biri oldum. Ve bu bambaşka biri o gün doğdu. Annem ile birlikte oturmuş film seyrediyorduk. Kapı açılınca annem açmaya gitti. Sonra ise bir çığlık duyuldu. Hemen kapıya koştum. Birisi annemin boğazına bıçağı doğrultmuştu. Annem ve beni salona itekleyip iki sandalyeye bağladı. Biraz sonra kardeşin Umut merdivenlerde belirdi. Çocuk bizi öyle görünce puta döndü. O sırada adam arkasına geçip "Beni iyi dinle. En ufak bir hatanda ablan ve annem ölür. Beni anladın mı? Şimdi telefonu çıkar ve babanı ara. Anlaşıldı mı?" Umut onaylarca başını salladı ve babamı aradı. Bir kaç dakika içinde babamda geldi. Adam beni çözdü ve kapıyı açmam için ittirdi. Kapıyı açıp babam içeri girdiğinde artık dayanamayıp ağlamaya başladım. Babam ilk başta ne olduğunu anlamadı ama sonra beni sakinleştirmek içi sarılmaya kalktığında adam arkasından vazoyla kafasına vurdu ve babam yere yığıldı. Sonra ise ağzımda bir baskı hissettim. Ancak ne olduğunu çok geç anlamıştım. Yavaş yavaş gözlerim kararmaya başladı. Son hatırladığımsa annemin çığlığı ve yanına yığıldığım babamın başındaki kan oldu... Gözümü açtığımda ise ağlayan halamla karşılaştım. O sırada içeri Berk girdi ve halımın omzuna dokunup onu dışarı çıkardı. Berk benim çocukluk arkadaşım. Onunla ilk eski evimizin bahçesinde tanınmıştık. O günden beri de hep yanımda. Berk üzgünce yanıma oturdu. Sanki bir şey vardı. Anlamıştım. Boğazını temizledi ve "Evren. Malesef aileni kaybettik."dedi... Benim hayatımın o gün başladı. Normalde ailesi ölen bir kişi yıkılır maf olur. Bende öyle oldum. Yıkıldım. Bende o gün öldüm onlarla. Ama sadece eski ben öldü. Onun yerine ise yeni birisi doğdu. Benim hayatımda hatırladığım ilk şey o. Herşey o zaman oldu çünkü.

Sınıfa baktığımda öğretmen dahil herkes ağlıyordu. En çokta Melek Sema ve Nilay. Çünkü onlar o gün sadece benim ailemin cenazesine değil en iyi arkadaşlarınının da cenazesine gelmişti. Sırama geçtim ve öğretmen göz yaşlarını silerek Melek'i tahtaya çıkardı. "Öğretmenim Sema ve Nilay biz aynı günü yazdık. Hepimizin gözünden o günü yazdık. Olur mu?" Diye sorunca öğretmen onayladı. Sema benim hemen önümde Nilayla oturuyordu. Kalktıklarında sıranın oturma yerinde kendi fotoğrafımı gördüm. Cidden benim eski fotoğrafım bunlarda ne arıyor? Ailem ölmeden bir kaç ay önce Nilay çekmişti o fotoğrafı (multide ki) Melek başladı.

"O sabah kitap okuyordum. Birden bire telefinum çalmaya başladı. O kadar çok arayanım yoktur aslında. Telefona baktığımda Cenk arıyordu. Cenk Evren'in çocukluk arkadaşıydı. Bide ikizi vardı Berk. Telefonu açtığımda Cenk "hemen hastaneye gel. Evren'in ailesini ve Evren'i vurmuşlar." Diyip kapattı. Ilk baş sık geçirdim. Kim yapabilirdi böyle bir şeyi. Hemen Sema'yı aradım ona "Evren'i ve ailesini hastaneye kaldırmışlar hemen Nilay'a haber ver ve bize gelin." Dedim. Çok geçmeden ikside geldi ve abime söyleyip bizi hastaneye götürmesini istedik. Hastaneye vardığımızda Berk'i bulduk ve ona ne olduğunu sorduk. Bize "Evren'in ailesi malesef öldü ama Evren vurulmamış bile. O yüzden bu gün taburcu olcak." Dedi. Evren'in yanına girdiğimizde yüzümüze bakmadı. Ilk baş ne olduğunu anlayamadık ama bize "Artık sizin dostluğunuza ihtiyacım yok. Gidin" deyince resmen yıkıldık. Evren ölmemiş olabilirdi ama biz onu kaybetmiştik. O artık bizim ölene dek dostumuz olan Evren değildi. Çünkü biz o cenazede sadece Evren'in ailesini değil kendinide toprağa verdik. Ilk hatırladığım şey belki başkadır. ben ilk bu hatırladığım günü o gün olarak hatırlıyorum." Dedi. Sonra defteri Sema aldı. "Telefonum çalınca kim olduğuna baktım. Melek arıyordu. Açınca Melek'in ağladığını duydum ben ne olduğunu soramadan o "Evren'in ailesini hastaneye kaldırmışlar hemen Nilay'a haber ver ve bize gelin." Dedi. Telaşla Nilay'ı aradım. Açınca ona "Evren'in ailesine mi ne bişey olmuş çabuk Meleklere git orda buluşçakmışız." Deyip evden çıktım. Hemen Meleklerin evine gittim. O sırada Nilay'da gelmişti zaten. Hemen Melek'in abisinin arabasına bindik ve hastaneye gittik. Orda Berk'i gördük. Bişeyler diyordu ama ben dinlemiyordum. Sadece Evren'i düşünüyordum. Sonra içeri girdik ama o bize bakmadı. Sadece ömrümde duyduğum en soğuk ve katı sesle "Artık sizin dostluğunuza ihtiyacım yok. Gidin" dedi. En iyi dostunun seni terk edip gitmesi ve senin ortada dımdızlak kalman nedir bilirmisiniz bilmem ama o an benim tüm dünyam yıkıldı. Başka şeylerde oldu benim hayatımda. Mesela ailem boşandı. Ama ben onda bile kendimi bu kadar yalnız bu kadar sahipsiz ve ortada hissetmemiştim." Onlar konuştukça elim boynumdaki kolyeme gitti. Aynı kolyeden dördümüzdede vardı. Dostluk kolyemizdi bu kolyeler bizim. Kalp şeklinde bir kilit vardı uçlarında. O sırada defteri Nilay aldı. Artık dayanamayacağımı biliğimden öğretmenin yanına gittim ve lovobaya gitmek için izin istedim ve lovobaya gittim. Biraz ağladıktan sonra yüzümü yıkadım ve sınıfa geri döndüm. Zaten başkası kalkmıştı. Sırama geçtim ve dersi dinlemeye devam ettim.
Uzay'ın ağzındaaaaaaaaaan.

Artık kesinleşmişti. Ailesini öldürdüğüm kişi Evren'di. Gerçi o zamandan bu zamana o kadar değişmişti. Ama onu tanımıştım. Simdiyse tek sorun onu kendime aşık etmemdi. Onu kendime aşık edicek ve sonraysa öldürücektim. Çünkü kendime ölen babama ve kardeşim Rüzgar'a söz vermiştim. O kızın babasını benim babamı öldürdü. Babam öldüğü için annem intihar etti. Şimdi hepsi bunun bedelink ödeyecek.

İNTİKAMIN RÜYASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin