Aslında son anda vazgeçmiştim ben, geri çekilecektim. Hatta frene bile bastım. Ama her şey için çok geçti. Çoktan çarpışmıştık. Hem kimdi bu keçi inatlı şahsiyet.
Olayın verdiği kısa zamanlı şokla bir iki dakika öylece bakakaldım. Ve zihnimde bir kucak dolusu keşke ve soru işareti birikmişti.
Camımın tıklatılmasıyla kendime geldim ve kafamı çevirdim. Ilk defa böyle bir şey başıma geliyordu. Ve tamamen şu an camın arkasında muhtemelen bir ağız dolusu küfür sıralayan şahsiyetin suçuydu. İşte şimdi gerçekten sinirlenmiştim. Bu ne cürret ? Sen hem gel benim yerime göz koy üstüne bir de arabama çarp yetmezmiş gibi de gel küfret. Kapının ona çarpıp çarpmamasını umursamadan hızla açtım ve arabadan indim. Şimdi gösteririm ben sana.
"Manyak mısın yaa, ya daha hızlı olsaydık, ya daha ciddi bir şey olsaydı ? Koca otoparkta başka yer mi yok ? "diye çıkıştım tek nefeste. Sesimin tonundan ve yüksekliğinden şaşırdığı belli oluyordu. Bir elimle önüme düşen saçlarımı geri attım diğer elimle de konuşmasına izin vermeden onu ittim ve arabanın kaputuna bakmak için dolandım. Çok büyük bir hasar olmasa da can sıkıcıydı işte. Ağzımda bir küfür mırıldanıp tekerleğe tekme attım. Dersi kaçırdığım yetmezmiş gibi birde kendini beğenmiş bu sünepe yüzünden arabam mahvolmuştu.
"Asıl manyak olan sensin kızım tapuladın mı da konuşuyorsun? " demesiyle son noktaya gelmiştim işte.
"Aptala bak hem suçlu hem güçlü. Senin yüzünden arabam mahvoldu. Yetmezmiş gibi dersi kaçırdım. Gerizekalı! " diye bağırdım.
"Senin gibi veletlere ehliyet verenlerin aklına sıçayım" diye homurdandı ve bana aldırış etmeden arabasına yöneldi. Hızla kapısını açtı ve şoför koltuğuna geçti. Ardından motoru çalıştırıp çevik bir hareketle arabayı geri döndürdü. Tekerlekler acı sesler bırakırken hızla gözden kayboldu. Ben hala şoktan ve sinirden olduğum yerde duruyordum. Gerçekten uzun zamandan sonra ilk defa bu kadar sinirleniyordum. Bir kaç saniye daha öylece durup arabaya bindim ve en yakın tamircinin yolunu tuttum. Yol boyu daha önce duyduğum fakat ağzıma almadığım küfürleri saydırıp durdum. Sonunda bir tamirci bulduğumda arabayı bıraktım. Ardından bir taksi çevirip kafenin adresini verdim. O sırada telefonu çıkarıp annemi aradım. Ikinci çalışta açmıştı.
"Anne sana bir şey söyleyeceğim ama panik yapmayacaksın söz mü ? " diye direk lafa girdim.
"Kötü bir şey mi oldu Nur ? " panik lafını duyar duymaz panik yapmaya başladığına emindim.
" Hayır anne. Kötü bir şey olmadı. Sadece birisi arabama çarptı ve ..." al işte daha sözümü bitiremeden " Ne " diye bağırmıştı bile. Hayır kötü bir şey olsa arayabilir miydim acaba. " Bir şeyin var mı ? Nerdesin? Hastanede misin? Iyi misin ? Nur konuşsana " bir nesefte sormuştu bunları. Abartılı bir şekilde gözlerimi devirdim. Yemin ederim kalpten gitmeyeceğini bilsem suratına kapatırdım.
"İzin verirsen konuşacağım zaten. İyiyim anne bir şeyim yok. Hastanede falan değilim. Arabayı tamire bıraktım kafeye geçiyorum şu an. Ama dersi kaçırdım. Bana rapor ayarlayabilir misin ? " diye sordum.
" Nur bak doğruyu söyle annem gerçekten iyi misin " ah canım ya sesi titremişti. "İyiyim annem merak etme sapasağlamım. " dedim sesimi olabildiğince yumuşatarak. "Tamam çocuğum ben hallederim izni. Sende çok oyalanma eve geç dinlen tamam mı? Ben erken dönmeye çalışıcam" dedi. " Tamam" dedim ve telefonu kapattım. Zaten kafeye gelmiştik. Ücreti ödeyip indim ve kapıya doğru yürümeye başladım. İçerisi oldukça sakindi. Iki ya da üç masa vardı. Bir kahve söyleyip teras bölümüne geçtim. En köşedeki masaya oturup direk sigaramı yaktım. Burayı seviyordum. Bana huzur veriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yeşil Hayaller
Fiksi RemajaNe kadar güçlüsün ? Ne kadar dayanıklısın ? Ne kadar yıkılmazsın ? Acıların ya da sırtında taşıdıklarının yaşı var mı ? Peki seneler ? Peki ya hayaller ? Sahi senin hayallerin hangi renkteler ?