Ortam birazda olsa durgunlaştıktan sonra söylediği söz ve o sinsi gülüşü beni ve kantine yeni girdiğini farkettiğim Hyunjin dahil herkesi hayrete düşürmüştü.
"Sonunda dişime göre biri."
Hyunjin hızlı ve kızgın bir şekilde buraya doğru geliyordu fakat baktığı kişi ben değildim. Hızlıca ilerlerken Minho'nun gözüne derin ve kızgın bir şekilde bakıyordu. Bu bakışları ben dahil kantindeki herkesi korkutacak derecedeydi. Minho ise onun aksine gayet alaycı duruyordu. Bu alaycı tavrı konuşmalarını bile etkiliyordu.
"Bu kadar sinirlenme takılıyoruz."
"Takılıyorsun ha. Takılmak ne demek göreceksin şimdi."
Hyunjin Minho'ya vuracakken araya biri girmişti. Bu kişinin de konuyu çok ciddiye aldığı söylenemezdi.
"Oww stepbrother kavgası. İzlemeyi severim ama sabah sabah değil. Başka zamana erteleseniz, saatin biraz daha geç olduğu bir zamana. Olmaz mı?"
''Stepbrother? Ne yani Minho'yla Hyunjin üvey kardeş mi? ''
''Aa merhaba Hyunjin'in yanındaki kız. Ben Han,Han Jisung tanıştığıma memnun oldum. Ve evet, havalı olsun diye ingilizce söylemiştim ama cahil insanları unuttum. Kusura bakma canım."
"Han işine bak."
"Aa Hyunjin benden de kıskanmazsın. Hem benim işim bu, aranıza girip ikinizi de uyuz etmek."
Daha fazla bu baskı dolu ortamda kalmak istemedim ve sınıfa çıkmaya karar verdim. Aralarından ayrılırken Hyunjin, Han ve Minho üçlüsü dahil herkes yine bana bakıyordu.
.....
Sınıfa vardıktan yaklaşık 10 dakika sonra hoca derse gelmişti. Hyunjin tekrar yanıma geldiğinde insanı uyuz edecek bir tavırla benimle konuşmaya çalışıyordu.
"Bak seni kıskanmadım."
"Biliyorum Hyunjin."
"Evet işte yani kıskanmadım. Ümitlenme yani."
"Biliyorum dedim ya."
"Yani senin için değil ben zaten Minho'yu sevmiyorum."
"AY YETER BE! Bİ SUS! ANLADIK BENİ SEVMİYORSUN. SANKİ BEN SANA BAYILIYORUM!"
"Kim Yu-jin bu iki oldu. Kapının dışına çık ve ben soruyu bitirene kadar bekle."
Hocadan da azar işitmemle beraber sınıftan çıktım ve hocayı bekledim.
......
Dersler bitmiş, okuldan çıkmıştım. Hyunjin kendini affettirmek için peşimden ayrılmıyordu. Affetmeyecektim. Onun yüzünden eğitim hayatımdaki ilk uyarımı almıştım.
Her zaman çalışkan biriydim fakat arkadaşlarımla eğlenmeyi de bilirdim. Öyle ki geçen seneye kadar arkadaşlarımla yapmadığım etkinlik kalmamıştı ta ki bu seneye kadar. Artık eski arkadaşlarım yoktu. Annem öldükten sonra yanımda durmamışlardı. Sert mizacım da bu olaylardan sonra oluşmuştu. Onlar bana acıdıklarını ne kadar dile getirdilerse şu an onların konumu da o kadar acınasıydı. Pişmanlık duymadım çünkü bana böyle davranmaları başta beni mutsuz etse de onlar sayesinde güçlenmiştim.
Ben tüm bunları düşünürken karşıma geçen Hyunjin'i fark etmediğimi anladım. Göğsüne çarpmıştım. Kafasını aşağıya doğru indirdi ve bana baktı.
"O kadar mı dalgındın? İki saattir senden özür diliyorum bir tek ayağına kapanmadığım kaldı."
"Onu da yapsaydın."
Dedim ve yoluma devam ettim. Biraz yürüdükten sonra arkamı döndüm çünkü Hyunjin onu affetmem için yalvarıyor veya bir şey söylemiyordu. Arkamı dönmemle birlikte Minho'yu görünce şaşırmıştım.
"Ne oldu beni beklemiyor muydun?"
İki günde bir bölüm yayınlamayı düşünüyorum.
Sizi seviyorum kendinize iyi bakın ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Just For You │ Hwang Hyunjin ️│
Fanfiction[MiniFic] TAMAMLANDI Birlikte merdivenlerden aşağıya indik. Çok garip bir olaymış gibi kantine inene kadar herkes bize baktı. İki tane kahve alıp dışarıya, okulun bahçesinde ki bir banka oturduk. "Annem sana nasıl davrandı?" Birden sorduğu soruyla...