*
iki genç çocuk, sessiz sokaklarda dolanırken bütün yıldızlar onların olmuştu. çekingence birbirlerine yaklaşıyor, fakat ikisi de hamle yapmaya fazlasıyla utanıyordu.
yürüdükleri tüm sokaklar sahile çıkarken geri dönüp bir daha turluyor, tekrar tekrar sahile varmaktan keyif alıyordu ikisi de.
istediklerini yapabilecek gibi özgür hissediyorlardı.
değiller, 21. yüzyılda kimse özgür değildir.
bu yüzden birlikte kendi küçük dünyalarını kurdular, milattan öncesinden başladılar. tüm gece onların oldu, geceyi yıl yapıp, gündüzü ölüm saydılar.
bir viski aldılar ve tekrardan vurdular sahile. yalnız kayıklar gibi sallandılar.
başları dönüyor, başa dönüyorlardı.
ikisi de birbirinden sarhoş, ikisinin de aklı ayrı bir hoştu. wooyoung kendini hoşlandığı çocuğa yakın tutuyor, san da onu ittirmek için hiçbir hamlede bulunmuyordu.
dudakları birleşti, ilk hamleyi kim yaptı kimse emin değildi.
wooyoung'un sırtı soğuk mermerle birleşirken kimin evinin önünde yiyiştikleri hiç umurlarında değildi.
şu an, şu saniyede, dudaklarının birleşiminden çıkan sesi duymak için canımı verebilirim diye düşündü wooyoung. nefes alış verişini duymak için kendimi feda edebilirim.
choi san ise aklı bir karış havada, elleri wooyoung'un belinde, dur durak bilmeden öpüyordu onu.
ikisinin de ciğerleri yanmaya başladığı için rahatsız hissederlerken birbirlerinden ayrıldılar ve san, kafasını wooyoung'un boynuna doğru yasladı.
bir süre soluklandı orada, kendine gelene kadar epeyce bir vakit geçmişti.
geri çekildiğinde onu dolu gözleriyle izleyen bir wooyoung ile karşılaştı. yavaşça inci tanelerini gözlerinden sildi ve dudaklarını öptü yeniden.
'wooyoung, ben de senden hoşlandım.'

ŞİMDİ OKUDUĞUN
afraid // woosan
Fanfictionuyandığımda, korkuyorum. korkuyorum san. -woosan {blind} au.