Sabah uyandığımda saate baktım ve Kübran'nın beni uyandırmadığını fark ettim.
Ben uykuya aşık bir insan olduğum için saatin çalmasına aldırış bile etmem genellikle. Kübra da olmasa ne okula yetişebilirdim ne de hastaneye. Beni her sabah uyandırmaktan bıkmadığını söylesede buna pek inanmıyorum.
Benim giyinip hazırlanmam en fazla 10 dakikamı alıyorsa Kübra'nın en az yarım saatini alıyor. Bu yüzden kahvaltı masasını da ben kurarım her zaman.
Heralde Kübra'nın yaptığı onca makyajı ben yapsam veya her sabah saçlarımı değişik modellere büründürsem aynı zamana ihtiyaç duyarım. Bu süs püs olayları beni aşıtığı için işi tadında bırakmayı tercih ederim.
Saat tam olarak 9:45'i gösteriyordu ve benim aslında tam 3 saat önce Kübra tarafından uyandırılmam gereksede beni neden kaldırmadığının sebebi dünkü olaydan kaynaklanıyordu.
Dün hastaneye gelen adamların benim orada çalıştığımı nerden öğrendikleri açıkcası kafamı baya kurcalıyordu. Acaba bu bilgiye nasıl ulaştılar? Onlara hastaneden birilerinin yardımda bulunması imkansız. Çünkü benim gerçek soyadımı bilmiyorlar ve beni Deniz Öztürk olarak tanıyorlar.
Şu an tek düşündüğüm oturduğum yeri öğrenmemeleri. Eğer burayı da bulurlarsa benim başımın derde gireceği gibi Kübra'nın da bu olaydan mağdur kalacağına emindim. Buna izin veremezdim.
Yine korku hissediyordum. Yine içime bir ateş düşmüştü. Benim yüzümden arkadaşıma kötü birşey olmasından korkuyordum. Kübra'nın başına bir olay gelse benim içim parçalanır buna dayanamam.
Bu yüzden yatağımdan fırlayıp laptopumu aldım. İnternette kiralık daire bulma ümidi ile bir kaç sitede araştırma yapacaktım ki kapı çaldı.
"Allah Allah, bu saatte kim gelmiş olabilir ki?", demiştim kendi kendime. Bunu demem bile normal değildi çünkü ben asla kendi kendine konuşan bir insan değilim.
Birden bütün bedenimdeki tüyler ürperdi. Yine her bir yanımı korku sarmıştı. Ya babamın adamları çaldıysa kapımı? Ya beni burdada buldularsa?
Kapıya doğru gitmeye korkuyordum. Birden aklıma bir fikir gelmişti. Polisi mi arasam acaba? Yok bu olmazdı. Sonra birde benim çift kimliğe sahip olduğumu anlasalardı kabak yine benim başıma patlardı.
Yavaş adımlarla kapıya doğru ilerliyordum. Tam kapıyı açacakken aklıma babaannemin nasihatı gelmişti.
"Asla kapıyı kim o diye sormadan açma benim güzel kızım!"
Bu sözü aklıma geldi o an ve kısık bir ses tonu ile "Kim o?" diye sordum. Beni duymamış olmalılar ki sorumu daha yüksek ses tonu ile tekrarladım.
"Ben yeni komşunuz", diye karşılık verildiğinde içim biraz da olsa rahatlamıştı.
Sağol babaanne, nasihatların gerçektende işe yarıyormuş. Ya sormadan açsaydım kapıyı da karşımda babamın adamları dursaydı? Aman Allah'ım düşüncesi bile korkunç.
Kapıyı açtığımda karşımda bir kadın duruyordu. Saçları koyu kahverengi tonlarında ve arkaya toplanmış idi. Açık teni ve mavi gözlerinin birbirine uyumu denizin kum ile uyumluluğunu andırıyordu. Karşımda duran kadına baktığımda içimde bir sıcaklık hissediyordum.
"Merhaba, ben Selma. Buraya dün akşam taşındım. Karşıki dairede oturuyorum." Kadının elinde bir tepsi vardı. Üzeri bezle örtülmüş bir tepsi.
"Merhaba Selma hanım. Tanıştığıma memnun oldum. Ben Deniz."
Bana baktığında gözlerinin dolduğunu fark ettim. Aynı anda da gülümsüyordu bana.
"İçeri buyurmazmısınız?", diye sordum ve bana karşılık olarak "Yok ben size rahatsızlık vermek istemem" cevabını verdi.
"Estağfirullah ne rahatsızlığı, çok memnun olurum" dediğimde beni baştan aşağı süzüyordu.
Üstümde hala pembe tonlarındaki, ponpon kuyruğa sahip ve asılı tavşan kulakları olan pijamam vardı. Kadının içeriye girmeye tereddüt etmesi gayet normaldi.
"Siz şöyle salona buyrun ben iki dakika üstümü değiştirmeye gidip geliyorum."
"Teşekkürler. Beni dert etmeyin siz işinize bakın lütfen", diyerek tebessüm ediyordu.
Dolabımı açtım ve elime hangi kıyafetin geçtiğini umursamayıp hemen giyindim. Saçlarımı tarayıp arkadan bağladım.
Ben her zaman hızlı hazırlanan biri olmama rağmen üstümü değiştirmem iki dakikamı bile almamıştı.
Salona girdiğimde karşılaştığım manzara ile birlikte şaşırmam bir olmuştu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Denizde fırtına
RomanceBen Deniz. 21 yaşındayım ve tıp fakültesinde okuyorum. Beni dışardan görenler sıradan sıkıcı bir hayata sahip olan bir kız olarak algılasalar da hayatla ve babamla mücadele savaşı verdiğimi bir ben bir de Allah bilir anca.