Bölüme başladığınız tarihi ve saati buraya yorum olarak bırakabilirsiniz!
Bölüm Şarkısı: Nightcore - This is War
***
Bölüm 12: ANAHTAR
Gerinerek uyandığımda zihnim bomboştu, hiçbir şey düşünemiyordum. Bir süreliğine bu boşluktan yararlanarak öylece etrafıma bakındım, insanın zihni bomboş olunca etrafın güzelliğini daha da iyi anlıyordu.
İçinde bulunduğumuz ahşap ev oldukça güzel, mutfağı ise modernliğiyle bu eve oldukça tezattı. Evin içini saran kahverenginin ağırlığını yok eden beyaz ve pastel tonlarının kullanıldığı eşyalar ve el yapımı olduğu belli olan renkleri uyumsuz fakat değişik şekilleri ile renklerin uyumsuzluğuna aldırış ettirmeyecek kadar dikkat çekici güzellikte olan vazolarla süslenmişti.
Buna benzer vazolara, Aras'ın Beylerbeyi'ndeki evinde de rastladığımı fakat o vazolara dikkat edemeyecek kadar zihnimin dolu olduğunu hatırlıyordum.
Hayatım sıkıcı monotonluğundan çıkmıştı, her sabah uyandığımda yaptığım: 'Kahvaltıyı hazırla, Ulaş'ı uyandır, babamı uyandır, Tanem'i dinle, Ekrem'e şahitlik yap...' gibi uzayan evreler artık hayatımda yoktu. Her sabah, yeni bir belirsizliğe gözlerimi aralıyordum.
Yattığım yerden doğrulduğumda gördüğüm ilk kişi olan Rüya, mutfakta garip hareketler sergileyerek kahvaltı hazırlıyordu. Büyük ihtimalle cebinden kulağına doğru uzanan kulaklığıyla son ses müzik dinleyerek kendinden geçmişti. Gözlerim kısa bir an üstünde dolandıktan sonra koltuktan kalkarak kapıya ilerledim ve sessizce evin dışına çıktım.
Sahilden esen soğuk rüzgârları tenimde hissetmek uykumu açmış ve zihnime girmeye çalışan düşüncelerimi savurmaya başlamıştı. Temiz oksijeni içime çekerek toprak yolda yürümeye başladım. Derin bir nefesi sıkıntıyla dışarı verdikten sonra toprak yol, ince kumlarla yer değiştirmişti, kumsala ayak bastığımda dün akşamki hayallerim gözümde canlandı, annemi çok özlemiştim. Daha bir gün önce kardeşime veda etmeme rağmen şimdi onun da özlemi zincirlerini koparıp, içimdeki dalgaların vahşileşmesine neden olmuştu.
Kumsalı yarıladığımda, denizle arama belirli bir mesafe koyarak yere çöktüm ve dizlerimi kendime çekerek kollarımı iki yanıma yerleştirdim. Sırtımı gererek ağırlığımı kollarıma verdim ve serin deniz kokusunu içime çekerek etrafı incelemeye devam ettim. Bu sakinlik ve sonsuz güzellik altında arkadaşlarımı düşünmeden edemiyordum. Sahile en son gittiğimizde Tanem'in yanında yeni sevgilisi ve Ekrem'in de kız arkadaşı olma olasılığı taşıyan bir kız vardı. Bense onlardan biraz uzakta, denize daha yakın bir yerde yatmış yıldızların parıldadığı karanlık gökyüzünü izlemiştim.
"Fazla derinlere dalma boğulursun."
Aras'ın sesi tepemden geldiğinde yerimden sıçrayarak elimin altındaki kumların havalanmasını ve rüzgârla birlikte ağzıma kaçmasına neden olmuştum. Sinirle yüzümü buruşturduğumda, elimin tersiyle dilimi silmeye çalışıyordum Aras ise gülerek yanıma kurulmuştu.
Ona kısa ve boş bir bakış attıktan sonra tekrardan denize bakmaya başladığımda, "Uzun zamandır o denizin dibindeyim ve hâlâ yaşıyorum," dedim.
Beni inceleyen gözlerini denize yöneltmiş ve derin bir nefes alarak, "Ben de uzun zamandır Yeraltı'ndayım," demişti. Sesindeki samimiyete şaşırmıştım, gözlerim ilgiyle ona kaydığında o, gözlerini denizden ayırmamıştı. "Aşağıda, çok fazla dedikodu var. Çok fazla asılsız ama inanılan gerçekler var," dediğinde aklıma gözleri hakkında uydurulan efsaneler gelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERALTI
Ficción GeneralAras Soykan, Kendi karanlığının içinde, kaybolmuş ruhunun son parçasında nefretini, öfkesiyle körükleyerek intikamına tutundu. İntikamı, aradığı gerçekleri ondan adım adım uzaklaştırırken, kendisini yeni bir oyunun pençesinde; dağılmış bir ailenin p...