Bölüme başladığınız tarihi ve saati buraya yorum olarak bırakabilirsiniz!
Bölüm Şarkısı: Nightcore - Don't You Worry Child
***
Bölüm 13: PLAN
İstanbul'a geri döneli yaklaşık bir hafta olmuştu, günlerim şaşırtıcı derecede sessiz ve sakin geçiyordu. Aras'la olan son konuşmamızdan sonra, eve geri döndüğümüzde vaktimin çoğunu Berk ve Rüya ile birlikte geçirmiştim. Onları tanımak, başlardaki nefretimi dindirmişti. İyi olduklarına dair tamamen güvenim olmasa da, onlarda kendi çapında istedikleri insanlara iyiydiler.
Rüya soğuk görünen ama fazlasıyla sıcakkanlı bir kızdı. Neşe doluydu ama dış dünyaya güvensizdi zamanının çoğunu Yeraltı'nda geçiriyormuş bu yüzden. Yanındaki bu iki erkekten, Berk ve Aras'tan, başkasına pek güveni yoktu. Berk'se, Aras nereye giderse gitsin her daim peşinde olurmuş. Çocukluk arkadaşı, kardeş, dost... Birbirlerine söyleyebilecekleri terimler çoktu. Aras ve Berk, canlarını gözleri kapalı emanet edebilecekleri kişilerdi, birbirleri için.
Onları tanımak, onları tanıyarak yargılamak güzeldi... Ama diğer yandansa, aklımda hâlâ Aras'ın söyledikleri vardı. Onu birini öldürmekle itham ederken, birinin ölümüne neden olduğumu duymak... Açıkçası kendimi toparlamak için arkadaşlarıma ihtiyacım vardı ve Berk ve Rüya'yı her gün böyle görmek, bu ihtiyacımı daha da arttırıyordu.
"Deniz?"
Berk elini gözümün önünde sallamaya başladığında, hızla geri çekilmiştim. Kaşlarım istemsizce çatılırken aynı şekilde Berk ve Rüya'nın da kaşları çatılmıştı. "Sorun ne? Suratın asıldı," dedi, Rüya. Sorarcasına kaşları kalkmış ve merakla mavi gözlerini bana dikmişti.
Başımı iki yana sallayıp, "Her zamanki halim," diyerek geçiştirdim ve ayağa kalktım. Sanırım uyusam daha iyi olacaktı, en azından bu kadar çok düşünmek yerine bir kâbus görür uyanır ve tekrar uyurdum. Şu son birkaç gündür tekrarladığım şey buydu, geceleri uyur kâbuslar görerek uyanırdım daha sonra da tekrar uyur yeni bir kâbus zihnimi rahatsız edene kadar düşüncelerden uzaklaşırdım.
Ayağa kalktığımda, salonun kapısında duran Aras'la göz göze gelmiştim. Bir hafta sonra ilk kez onu görüyordum. Genellikle odadan çıkmıyordum saat öğlen 3'ten 4'e kadar Rüya ile dizi izliyor, 6'dan 8'e kadar Berk ve Rüya'yla sohbet ediyordum. Saat sekiz olunca da odaya geçiyordum, Aras ise ben odaya girdikten yarım saat sonra eve gelirdi ve sanırım bugün salonda fazla vakit harcamıştım.
Ne kadardır böyle durduğumuzu bilmiyorum ama Rüya boğazını temizleyince düşüncelerimden sıyrıldım ve tam Aras'ın karşısına geçerek gözlerimi gözlerine diktim. Zihnimdeki tüm soru ve düşünceleri gerilere iteleyerek, "Bak benim hakkımda ne biliyorsun ya da ne düşünüyorsun umurumda değil ama kafamı karıştırmayı bırak. Benden ne istiyorsan almaya çalış, en doğal hakkım olaraktan sana izin vermeyeceğim, buna karşı koyacağım. Ayrıca, bana katil olduğumu falan söyleme, bu kadar basit görünen bir kelimenin ne kadar ağır olduğunu bilemezsin," dedim.
Aras'ın gözlerine bakmaya devam ederken, Aras da başını hafifçe öne eğdi ve siyah gözleri, gözlerimle buluştu. "Bir katil değilsen, o kelimenin ağırlığı altında ezilmezsin," dediğinde, sesi acımasızlık ve kinaye doluydu.
"İki kazaya sebep oldum, bildiğim kadarıyla hiç biri ölümle sonuçlanmadı ama ben o kazalarda yaralanan kişiler için bile vicdan azabı çeken birisiyim. Eğer bana söylenmediyse ve benim neden olduğum kazalar yüzünden birileri öldüyse-" cümlem yarım kalmıştı. Beni kolumdan tutarak merdivenlere sürüklemeye başladığında düşmemek adına peşinden koşar adım ilerliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YERALTI
Ficción GeneralAras Soykan, Kendi karanlığının içinde, kaybolmuş ruhunun son parçasında nefretini, öfkesiyle körükleyerek intikamına tutundu. İntikamı, aradığı gerçekleri ondan adım adım uzaklaştırırken, kendisini yeni bir oyunun pençesinde; dağılmış bir ailenin p...