"Evet, tam istediğim gibi olmuş, elinize sağlık. Çizimlerinizi toplantı odasına bırakın gerekli eklemeleri ben yapacağım. Bugün erken çıkabilirsiniz." Keiji ekibi tarafından çok seviliyordu. Yine bir hoşluk yapıp izin vermişti onlara. Hepsi onun gecenin kör vaktine kadar burada vakit öldüreceğini biliyorlardı ama yine de veda edip çıktılar. Keiji, yalnız kalmıştı. Normalde yalnızlığı severdi ama bu kez aklı doluydu.
"Randevunuz yoksa içeri alamam dedim beyefendi! Japonya'dan tanışıyor olmanız içeri böyle girebileceğiniz anlamına gelmiyor! Haber vereyim, beklemeyecekseniz güvenliği çağıracağım." Girişteki bağrışmalar dikkatini çekince elinde kahvesiyle ofis odasından çıktı Keiji. "Neler oluyor?" Gördüğü bedenle kupasını düşürdü. "Bokuto..." Mırıldandığında Koutarou eskisi gibi mızmızlanmaya başladı. "Akaashi! Beni içeri almıyorlar, Japonca konuşsa da aksanı çok kötü hem. Bir şey söyle beni alsınlar!" Keiji çalışanına dönüp girebileceğini söyledi ve çıkan kargaşa için özür diledi. Şimdi odasında ilk ve tek aşkıyla baş başaydı.
"Neden geldin? Ofisimde sana takım dikemem, bugün yoğunum ayrıca. Annemden iste." Koutarou sandalyeye oturmuş Keiji'nin masasındaki bir iki minimalist bibloyla oynuyordu. "Gelmem için sebep mi gerekiyor? Eskiden sınıfına bile sebepsizce geldiğimde mutlu olduğunu söylemiştin. Paris'e gelmişim o kadar..." Keiji gerildiğini hissetti. "Artık eskide değiliz, zorlaştırma ve git lütfen, Bokuto-san." Koutarou ayağa kalkıp karşısına geçti Keiji'nin."İkimiz arasındaki aptal benim sanıyordum. Ama benden bile aptal olmayı, nasıl başardın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝚏𝚘𝚛𝚎𝚑𝚎𝚊𝚍 𝚔𝚒𝚜𝚜𝚎𝚜 π 𝚋𝚘𝚔𝚞𝚊𝚔𝚊
FanfictionAkaashi Keiji, Paris'in en başarılı terzilerinden birinin mimar oğluydu. "Uzun zamandır, çok uzun zamandır, bu anı bekliyormuşum." *2020