chapitre 2

1.2K 194 103
                                    

Keiji, elbise diktirmeye gelen hanımefendiye zorla gülümseyip ölçülerini alacağını söyledi. Gülmeyi seven bir yapısı yoktu, mutlu olsa bile. Mezurayı alıp kadının boydan boya, alınması gereken her ölçüsünü aldı ve annesinin masadaki defterine yazdı.
"Mimardın, değil mi?" Başıyla onayladı dudaklarıyla tuttuğu iğne yüzünden konuşamayarak. Lisedekine göre biraz daha uzamış yumuşak saçlarının ön tutamları, alnına dökülüyordu; kaşlarını çatıp hafif eğilmişti kumaşları çizerken. Kulağının arkasına sıkıştırdığı kalem ve gözlükleriyle odaklandığında daha bir çekici duruyordu.
"Çok yakışıklı ve başarılısın, kişiliğin de çok özel. Annen o kadar şanslı ki senin gibi bir oğlu olduğu için." Kapıdan bu konuşmayı duyan annesi gülerek girdi ve oğlunun arkasından saçlarını öptü. "Hem de nasıl şanslıyım bir bilseniz... Yüce tanrım iyi ki vermiş Keiji'mi bana."

Bir süre devam eden birkaç övgünün ardından Keiji utanıp daralmıştı, bu yüzden çizimlerini alıp atölye kısmından çıktı, terzi dükkanının büyük girişine geçti. Tamamıyla cam olan kapıdan içeri giren gün ışığıyla gözlerini kısıp kasanın başına geçti. Sandalyede dönerek çizmine eklemeler yaparken ana kapı açıldığında çalan zilin sesini duydu. Başını kaldırmadan sırayla üç dilde aynı cümle ile seslendi. İngilizce, Japonca, Fransızca. "Hoşgeldiniz, annem içeride bir hanımefendinin düzeltmelerini yapıyor. Size hemen döneceğiz." Ama duyduklarıyla elindeki kalemi düşürüp sandalyede sallanmayı bıraktı.

"Ben, Keiji için gelmiştim. Akaashi Keiji."

𝚏𝚘𝚛𝚎𝚑𝚎𝚊𝚍 𝚔𝚒𝚜𝚜𝚎𝚜 π 𝚋𝚘𝚔𝚞𝚊𝚔𝚊Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin