-3. Bölüm-

336 27 16
                                    

Multi Ares ve Leda temsili.

***

Herkesin kaderi doğmadan önce yazılır ve herkes kaderinde yazan hayatı yaşar. Hiç bir insan kaderini değiştiremez ama eminim ki çoğu değiştirmek istemiştir.

Ben şimdiye kadar kaderimi değiştirmeyi hiç istemedim. Mutlu bir hayatım vardı. Beni seven annem ve babamla mutluydum, iyi bir okul okuyordum. Tek sorunum pek arkadaşımın olmamasıydı ancak bunu da dert etmezdim. Kısacası hiç bir zaman daha fazlasını istemedim, kaderimle oynamak başka bir hayatı yaşamak istemedim. Ancak şuan elime kaderimi değiştirebilme şansı geçse ilk işim sıradan bir hayat istemek olurdu. Tek derdimin, ertesi gün okula giderken ne giyeceğimi düşünmek olmasını isterdim. Ama insan olmasam bile kaderimi değiştirmeye gücüm yetmezdi. Benim kaderim doğmadan önce yazılmıştı ve ben sadece yazılan kaderimin başrol oyuncusuydum.

"Leda?"

Dina'nın sesiyle daldığım düşüncelerden sıyrıldım ve başımı camdan kaldırıp ona bakmaya başladım.

Gerçekten de güzel bir kadındı. Uzun, dalgalı kızıl saçları, parlak ve gür duruyordu. Kusursuz diyebileceğimiz bir fiziği vardı. Yeşil gözleri ve beyaz teni saçlarıyla son derece uyumluydu. Kısacası tek kelimeyle mükemmeldi. Arabaya bindiğimizde Hera öne oturmuştu Ares ise sürücü koltuğuna. Dina'da benim yanımda oturmayı tercih etmişti.

Gözlerinin içine baktığımda düşüncelerini duyamadığımı fark ettim. Bu şaşırmama sebep olurken "Neden seni duyamıyorum?" diye sordum. Üstünlük taslayan bir gülüşle bana baktı. Bu gülüş itici değildi fakat üstünlük taslıyor gibi olması sinirlerimi bozmuştu. Yine de bir şey demedim. Zaten ne diyebilirdim ki?

"Biz yüceler, istediğimiz zaman kendimizi kapatabiliriz."

"Kendini kapatmak mı?" Anlamayan gözlerle ona bakmaya devam ettiğimde, "Şöyle anlatayım, bir yüce kendini kapatırsa ona hiç bir şey yapamazsın. Düşüncelerini okuyamaz, geleceğini göremez onu donduramazsın." Aslında bu duyduklarım beni hiçte şaşırtmamıştı. Çünkü Ares, Dina ve Hera son derece güçlü duruyorlardı.

Dina'nın beni cevaplandırması cesaretlenmemi sağlamıştı. Aldığım cesaretle aklımı kurcalayan diğer soruları da sormaya başladım.

"Anladım. Peki nereye gidiyoruz? Ne yapacaksınız bana? Farklılığım ne? Ben ya da biz aslında neyiz? Teyzem insan olmadığımızı söyledi de. Bu arada teyzem ve anneannem neden bizle gelmiyor? Gittiğim..."

"Nefes almayı denersen daha rahat konuşursun bence" sözlerimi kesen kusursuz ses Ares'e aitti. Sinirle ona baktığımda bir şey daha da çok sinirlenmeme sebep oldu. O az önce bana çok konuştuğumu mu söylemişti? Hem de gülerek. Resmen benle dalga geçmişti! Ama ben Leda'yım tabiki de somurtup ona zafer kazandırmam.

Önce gözlerimi devirdim ardından konuşmaya başladım.

"Bulunduğum duruma bakılırsa merak ettiklerimi sormam gerek değil mi?" ters bir şekilde konuştuğumda gülüşü yüzüne daha çok yayıldı. Dikiz aynasından bana baktığında bende gözlerimi kaçırmadan dik dik ona baktım. Çocukluğumdan beri bunu hep yapardım. Biri size dik dik bakıyorsa asla gözlerinizi kaçırmayın. Eninde sonunda gözlerini kaçıran o olacaktır. Ama Ares'te bunu biliyor gibiydi çünkü o da gözlerini kaçırmadan bana bakıyordu.

"Haklısın Leda. Ancak sorularına cevap istiyorsan karşındakine konuşması için zaman vermelisin." Ben Leda'ysam o da Ares'ti ve sanırım altta kalmaktan pek hoşlanmıyordu.

LEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin