on

3K 331 234
                                        

yutkundum ve titreyen ellerimle zile bastım. işte birazdan beomgyu'nun evine girecektim, ve hatta belki de onun odasına girerdim!

aklıma gelen ihtimal kalp atışlarımı hızlandırırken nefesimi tuttum ve kendimi sakinleştirmeye çalıştım. tanrım, kameradan bile mükemmel olan yüzü kim bilir gerçekte ne kadar mükemmeldi.

nihayet nefesimi düzene soktuğum anda kilit sesi duyuldu ve kapıyı orta boylu ve oldukça zayıf bir kadın açtı. yüzü çok naifti, beomgyu'nun kime çektiği belli olmuştu.

"ah, sen yeonjun olmalısın? ben de eunbi. beomgyu'nun annesiyim."

kadına şirin olduğunu umduğum bir gülümsemeyle karşılık verdim ve içeri geçtim. bayan eunbi montumu almak için elini uzattığında çekinerek montumu verdim ve elimdeki kurabiye dolu paketi uzattım.

"hiç gerek yoktu yeonjun, asıl benim size kurabiye yapmam gerekirdi."

başımı iki yana salladım, zahmet etmesine gerek yoktu. "hayır efendim, biz zaten vaktimizin çoğunu ders çalışarak harcayacağız."

kadın bana gülümsedi ve aklına bir şey gelmiş gibi gözlerini büyüttü. "sen 11'lerin birincisiymişsin galiba?"

aslında gayet normal bir soru olsa da beomgyu'nun annesi sorduğu için istemsizce utanmıştım. hatta biraz sonra stresten ağlayabilirdim. belli etmemeye çalışarak mırıldandım. "evet, son sınavda öyle olmuştu."

bayan eunbi anladım dercesine başını salladı ve bana karşıdaki odayı gösterdi. "şu oda beomgyu'nun odası, oyun oynuyorsa duymamıştır bizi. sen git istersen, ben de size yiyecek getireyim."

kalbim son hız atarken adımlarımı beomgyu'nun odasına yönelttim. kapıyı iki kez tıklattım, cevap gelmeyince de seslendim. fakat hala hiçbir tepki gelmeyince korkuyla kapıyı açtım. beomgyu kulaklıklarını takmış, masasının önünde oturuyordu. iç çekerek yanına gittim ve korkutmamak için yavaşça omzuna dokundum.

bakışları bana döndüğünde ilk birkaç saniye duraksasa da ardından güzel gülümsemesini bana sunmuş ve kulaklıklarını çıkartmıştı. o gülümsemenin etkisinden uzun süre çıkamayacaktım.

"hoş geldin yeonjun."

hafifçe başımı eğerek onayladım onu, konuşabileceğimi sanmıyordum.

"resim çizmeye dalmışım, fark etmedim geldiğini." kendi haline güldü ve ekledi. "annemle tanıştığını tahmin ediyorum?"

sorarcasına baktığında yüzümdeki anlamsız ifadeyi mutlulukla değiştirdim. "evet tanıştık, çok şirin birisi kendisi."

göz devirdi ve kendini beğenmiş bir ses tonuyla mırıldandı. "ona çekmişim demek ki." başını eğerek bana yaklaştı ve fısıldadı. "sen onu bir de kızgınken gör."

tamam, metnin ana fikri annesinin çirkefliğiydi fakat ben ona bu kadar yakınken annesini falan düşünemezdim ki. şu an tek istediğim onu göğsüme yatırıp saçlarını sevmekti. belki birazcık da öpmek istiyor olabilirdim, birazcık.

kapının açılmasıyla düşüncelerim dağıldı. bayan eunbi elinde tuttuğu tepsiyi çalışma masasına bıraktı. içinde kakaolu süt ve benim getirdiğim kurabiyelerden vardı, istemsizce sırıttım.

"beomgyu, doyoung'u almaya gidiyorum ben. büyük ihtimalle teyzenle sohbete dalarız, siz rahat rahat dersinizi çalışın."

beomgyu hevesle kakaolu sütünü içerken annesini başıyla onayladı ve ona havadan bir öpücük attı. bayan eunbi odadan çıktığında beomgyu'ya sordum. "doyoung kardeşin mi?"

gözlerini büyüttü ve dudaklarının üzerinde oluşan sütten bıyığıyla mırıldandı. "sakın ha, öyle söyleme. küçük kuzenim o, anaokuluna gidiyor."

dehşete düşmüş bir şekilde bana doyoung'un yaramazlıklarını anlattığı sırada odaklandığım tek şey ne kadar sevimli olduğuydu.

---

---

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
online class, yeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin