gec yayinladigim icin ozur dilerim . Iyi okumalar...
《 Çağrı'dan 》
Sabah kalkıp duş aldıktan sonra kahvaltı için yola çıktım. Mine'nin apartmanına geldiğimde güneş gözlüğümü çıkartıp torpito gözüne koydum. Merdivenleri hızlı hızlı çıkarken anahtarı ariyordum. Anahtarı çıkartıp kapıyı sessizce açtıktan sonra yatak odasına dogru parmak uçlarım da yürümeye başladım. Mine aynanın karşısına geçmiş kahkaha atıyordu. Bu kızı anlamakta güçlük çekiyorum, hayatı o kadar karışık ki. Onu Tırtıllı parkta bankta yatarken bulmuştum. Masmavi gözleri ağlamaktan şişmiş ve kızarmıştı. Güçsüzlüğü titreyen bacakları ve dudaklarından belli oluyordu. " Çağrı! Sen mi gelmiştin ? Haber versene oğlum ödüm koptu." Mine saçlarını tutmuş bana sesleniyordu. Ona doğru giderken "Günaydın " dedim benden bağımsız çıkan bir ses ile."Hadi üzerine bir şey giyde kahvaltı yapalım. Şu makyajınıda sil korkunç görünüyorsun." Mine gardrobun önünde durmuş beni dinliyordu. Ona yaklaşarak " Beni anladın mı mine?" Diye sordum. Arkasını dönüp parmak uçlarında yükselince gözlerini gözlerime dikip "Anladım kötü çocuk " diyip odadan çıkmam için eliyle kapıyı işaret etti.Mutfağa girip tost yapmaya başladım. Bu evi Mine ile ikimiz tutmuştuk. Herşeyi kendi zevkine göre yapmıştı. Bardakların şekli ve rengine kadar. Bazen bu konularda cok ilginç ve bir o kadarda sıkıcı olabiliyordu. Belimdeki elleri hissedince önüme dönüp gözlerimi içi gülen mavi gözlere diktim.
《 Mine'den 》
Kendi kendime gülerken Çağrı gelmişti ve bana kahvaltı hazırlayacağını söyleyerek odadan çıktı. Onun yaptığı iyilikleri kimse yapmazdı. Gerçi yaptığı iyiliklere tabiki de karşılık bekledi. İstediği şeyler o kadar masumdu ki. Sadece sarılıp uyumak istemişti. Çocukluğundan gelen bir korkuymuş. Küçükken ya annesi ile ya da babasi ile yatarmış babası kaptan olduğu ve çoğu zamanını yurtdışında geçirdiği için annesine o kadar bağlı bir çocukdu ki. Annesi Nermin teyze 1 yıl önce kalp krizi sonucu öldü. Aldatıldığını öğrenen Nermin teyze vefat. Nermin teyze iptal. Neyse dalga geçmeyi bırakıyorum. Mavi askılı elbisemi giydikten sonra mutfağa doğru yürümeye başladım. Çağrı tost yapmaya çalışıyordu. Üzerinde siyah bir eşofman ve kaslarını belli eden mavi bir tişörtü vardi. Yavaş yavaş yanına gidip beline sarıldığımda biraz durduktan sonra bana döndü.Beni kucağına aldığında ayaklarımı beline doladım. Beni tezgahın üzerine bıraktığında yüzümü buruşturdum. "Kusura bakma prenses kahvaltı yapmamız lazım. Sonra da şu eline bakıcaz. " Çağrı elindeki tahta kaşığı elimi işaret eder gibi tutarken kaşlarını kaldırmıştı. Ona cevap verirken bağdaş kurmaya çalıştım. " Bak elimde gerçektende çok kötü bir sey yok ben unutmuştum bile onu. " cümleler ağzımdan çıkarken elime baktım. Gerçektende kötü gözükmüyordu. Çağrı herşeyi abartıyordu sadece o kadar. Çağrı sucuklu tostumu kucağıma koyarken teşekkür ederek onu izledim. Saçları baya uzamıştı. Birkaç haftadır görüşmüyorduk. Çünkü ben evden çıkmaya üşeniyordum. Bu süre zarfında kendine zaman ayırıp spor salonuna gitmiş olmalıydı. Vücudu en son gördüğümden daha biçimli ve güzeldi. Masaya doğru gidip sandalyeye oturduğumda ağzıma bir lokma atıp konuşmaya başladım. "Kendine iyi Bakmışsın. Bensizlik iyi gelmiş sana." Diyip gülmeye başladım. Çağrı peçete verdiğinde sustum ve ağzımı sildim. "Sensizliğin iyi geldiğini söyleyemem. Annem yine rüyalarıma girmeye başladı. Büyük ihtimal bu gece sendeyim sorun olur mu ?" Çağrı kaşlarını kaldırıp cevap beklerken ona gülümseyerek cevap verdim. "Tabiki de paşam ama bu gece film izlemeden bırakmak seni ona göre ." Çağrı burnumu sıktıgında keyfim yerine gelmisti. Bu onun tamam deme şekliydi. Doğrusunu söylemek gerekirse garip bir dostluğumuz, ilginç bir ilişkimiz vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Özgürlüğüm
Literatura FemininaBir insan, ne kadar özgür olabilir ? Kimin yanında özgür olabilir ? Onlar nasıl özgür olabilir ? Sıradan bir aşk hikâyesi gibi olsa da sürükleyici bir ikili...