Bölüm 2

2.2K 183 54
                                    

Merhabaaaaa!👋🏻

(Kasım'20)

Yeni bölümü zevkle okumanızı dilerim.

*

Birce'nin Anlatımından;

Nihayet beklenen gün gelmişti. Yarın temeli atıyorduk. 

Şirketin hazırladığı programa göre önce temel atma töreni, ardından ufak bir resepsiyon olacaktı. 

Seul Belediye Başkanı, BigHit Şirket yetkilileri hatta şirket artistleri, medya mensupları davetliydi; bizim şirketimiz de tam kadro olarak törende ve resepsiyonda olacaktı. 

Ofisteki bütün kadınlar büyük bir heyecanla idollerden bahsediyorlardı. 

Heyecanlarını anlamamak imkansızdı. Çünkü idoller, taş bebek gibi çocuklardı, genel olarak.

Tamam, kabul ediyorum; ben de birazcık heyecan yapmış olabilirdim. Ama sadece birazcıktı... 

Kpop'a dair Bigbang ya da Super Junior gruplarından başka müzisyen tanımıyordum. Pekala televizyonda görüyordum ama şimdiye kadar hiçbiri için 'oturup araştırayım' gibi bir zahmete girmemiştim. 

Ben dramacıydım, popçu değil. 

Deselerdi ki yarın Lee Min Ho gelecek... oracıkta ruhumu teslim ederdim. Ya da Park Seo Joon veya Park Bo Gum, ya da ne bileyim Lee Jong Suk çığlıklar attırabilirdi.

O nedenle yarın için heyecanlı olsam da içim kıpır kıpır etmiyordu.

***

Ofisin kızları, bugünün son iş günü olmasını da kullanarak şefi ikna etmişti, yarınki törene hazırlık yapmak için işten 2 saat erkenden çıkıyorduk. 

Bu benim de işime gelmişti. Çünkü Kore'ye gelirken böyle bir olayın yaşanabileceği ihtimalini hiç düşünmemiştim. Dolayısıyla valizime gündelik eşyalarım dışında özel bir kıyafet koymamıştım.

Acilen bir alış verişe ihtiyacım vardı.

Lily'i arayıp durumdan bahsettim. 

Malum... Törene uygun hiç kıyafetim yoktu, buraya gelirken böyle bir durumla karşılaşacağımı hiç düşünmemiştim. 

Lily ise yine ablalığını yapıp yardıma koşmuştu. Canım arkadaşım alışverişte bana yardım edecekti.

Telefon görüşmemizde Lily, kendisini çalıştığı şirketin yakınlarındaki bir kafede beklememi söylemişti. 

Buluşacaktık ve yemek yedikten sonra da o butik senin bu butik benim gezecektik. 

Arkadaşım bu çevreye hakimdi. Eliyle koymuş gibi aradığı şeyi bulurdu. 

Öyle de olmuştu. 

Onun sayesinde içime sinen kıyafetleri elimle koymuş gibi bulmuştum. Beklenmedik şekilde de işimizi erken bitirmiştik. 

Henüz mağazadayken tören kombinimi çoktan yapmıştık:

Beyaz uzun kollu bir gömlek, altına da siyah fitilli kadife kısa şort-etek almıştık. İnce siyah çorapla da görünümü tamamlayacaktık. 

Lily; "Ayakkabı işini bana bırak. Yeterince harcama yaptık, artık durmamız gerek. Benim siyah uzun çorap çizmemi giyersin. Bence harika olur" dediğinde rahatlamıştım. 

You're Mine¹Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin